Majestelerinin Milletvekili

YAYINLAMA: 17 Ekim 2012 / 20.00 | GÜNCELLEME: 17 Ekim 2012 / 20.00

Gaziantep Milletvekili Nejat Koçer’in dün Akşam Gazetesi’ndeki röportajını okuyunca şaşırmadım ama çok yagırgadım.

                                                               ***

Tecrübesiz bir politikacı için çok talihsiz bir söyleşi! İleride bu röportaj hep önüne çıkacaktır.

                                                               ***

Demokrasi’ vurgusu yapıyor Koçer, Esad’a “Reformları başlat, ülkeyi genel seçimlere götür” dendiğini, ama bunun yapılmadığını söylüyor.

Bunu geçelim, bu tez basında Sudan gibi örneklerle yüzlerce kez çürütüldü!

                                                               ***

Ekonomiye geçmeden evvel maddi bir hatayı irdeleyelim.

Koçer diyor ki: “Halepçe katliamında Türkiye 500 bini aşkın insana kucak açtı.”

(Halepçe katliamının 20’inci yıldönümünde 22 mart 2008 tarihli Günay Aslan’ın haberinden çok kısa bir bölüm)

110 bin sığınmacıdan kala kala 30 bin kişi kaldı. Kalanların büyük çoğunluğu da dönüş hazırlığında. Peşmerge liderleri "Çok kötü bir yıl geçirdik. Aç geldik aç kaldık. Üryan geldik, üryan kaldık. Zulümden kaçtık, zorbalığa tutulduk" diyorlar. Geldikleri gibi gidiyorlar, kırgın, ümitsiz.”

                                                                              ***

Bunun AK Parti iktidarı ile bir ilgisi yok. Ama, sığınmacı sayısı ve muamele, Koçer’in iddia ettiği gibi değil, hiç değil.

 

Röportajı yapan genç gazeteci arkadaşımız Güney Yılmaz, “Aynı zamanda eski Gaziantep Sanayi Odası Başkanı olan Koçer, Suriye sınırına kuşbakışı 30 kilometre uzaklıktaki Gaziantep kalesi eteklerinde gerçekleşen röportajda çarpıcı değerlendirmelerde bulundu” diyerek bir giriş yapmış.

                                                                              ***

Savaşın 30 kilometre uzağındaki büyük bir kent meğerse bu işten bayağı yolunu bulup faydalanıyormuş!

Hani, “Önce yaralayacaksın sonra pansuman yapacaksın!” diye argo bir laf var ya, savaş sonrası yakılıp yıkılan kentlerin yeniden imar edileceğini, bunun da biz olacağımızı ima ederek (Bölgede kriz sonrası fırsatlar ortaya çıkacak) şöyle diyor:

Suriye nüfusunun dörtte birine pasaport verilmiş. Dörtte üçü hayatı boyunca yurt dışına çıkmamış, hatta nüfus cüzdanı olmayan kişiler. Dolayısıyla Suriye'de başlayan rahatlama, demokratikleşme gerek turistik, gerek ekonomik anlamda bölge illerde karşılıklı çok iyi bir süreci ve birlikteliği başlatacak. Hem Halep'e hem Şam'a faydası olacak, hem bizim bölgemize faydası olacak. Halep ve Şam kentlerinin yakılıp yıkılmasına çok üzülüyorum. Bu kentlerin çok önemli tarihi, mistik değerleri bulunmakta. Gaziantepli için bu bölgenin önemi Türkiye'de yaşayan başka bir insan için daha farklı. Sonuçta bir sınırda yaşıyoruz.”

                                                                              ***

Adamların ülkesi harabeye döndükten sonra Esad’ın yokluğundan istifade demokratikleşecekler ve komşusu bizlerle elele, mutluk içinde hep beraber yaşamımızı renklendireceğiz!

Böyle bir yoruma karşın dilim tutulduğu için söyleyecek kelime bulamıyorum!

 

 

Şimdi gelelim asıl önemli yoruma. Koçer şöyle diyor:
Bundan 5 yıl önce imzalanan serbest ticaret anlaşması kapsamında Suriye gümrük vergilerini 9 yılda sıfırlayacaktı. 9 yılda sıfırlanacak vergilerin 5'inci yılındaydık ve hala yüzde 50 oranında gönderilen mallara vergi uygulanıyordu. Halbuki Suriye'den Türkiye'ye gönderilen mallar sıfır vergi ile ülkemize giriyordu. Böyle bir anlaşma vardı ve bu aslında Suriye'nin lehine bir anlaşmaydı. Bu olaylardan dolayı serbest ticaret anlaşması askıya alındığı için aslında Türkiye zarar etmedi, kaybetmedi, aksine kazandı. Suriye'den gelen birçok kategorideki ürünler ülkemizi sıkıntıya sokuyordu. Örneğin ayakkabı, saya, trikotaj sektörü başta olmak üzere birçok sektörde sıkıntı başlamıştı. Dolayısıyla Suriye ile gelinen süreçte ekonomik ilişkilerin durmasının ülkemize hiçbir zararı olmadı.

İşte bu nedenle Türkiye kaybetmedi aksine kazançlı çıktı. Başta Gaziantep olmak üzere sınıra yakın illerin ekonomisi bilinenin aksine olumlu etkilendi!

                                                                              ***

Gaziantep Ticaret Odası Başkanı Mehmet Aslan aynı fikirde değil!

Suriye ile ticaret durmuş durumda. Olaylar öncesinde sadece Suriye’ye 100-150 milyon dolar ihracatımız vardı, Ortadoğu’ya yaptığımız transit geçişler de durdu.” (Suriye’den geçilip ulaşılan 11 Ortadoğu ülkesine ihracatın durduğunu kastediyor!)

Kilis Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Özçiloğlu’da Koçer’le aynı yorumu paylaşmıyor:
Kilis ekonomisi Suriye’ye bağlı bir şehir. Günde 3-5 bin kişi geliyor, sıcak parayla
alış-veriş yapıyordu. Bu da tamamen durdu.”

                                                                              ***

Mehmet Aslan’la Mehmet Özçiloğlu’nun yorumlarını dün Milliyet’teki ekonomi profesörü Güngör Uras’ın köşesinden aldım.

Güngör Hoca çok dertli, neredeyse, ‘Mahvolduk’ demeye getiriyor, “Suriye faturası çok büyük” itirafında bulunuyor.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Suriyeli sığınmacılar için şimdiye kadar 400 milyon lira kaynak aktardıklarını, ancak belediyelerin ve devletin genel harcamalarının bundan çok daha fazla olduğunu söylüyor. Yani, bir milyar (katrilyon) liramız siz sağolun!..

                                                                              ***

Nejat Koçer’i bu talihsiz röportaj ile değerlendirecek değilim.

Koçer’in vizyonu, çalışkanlığı, yaratıcılık gücünü bilenlerdenim.

Ben bu röportajı bir yol kazası olarak kabul ediyorum.

Buradaki dik duruşunu, partisinde de sürdürebilmeli.

 

 

 

 

 

 

 

Majestelerinin Milletvekili