İskenderun'daki hemşinli pastanesi
Hasan Alpagül, İskenderunda Petek pastanesinin sahibi. Petek pastanesinde baklavadan tutun, Halep tatlılarına, dondurma çeşitlerine, sütlü tatlılara, pasta çeşitlerine ve dondurmalı pastaya kadar tüm çeşitler mevcut. Bazı İskenderunlulara ve bana göre, İskenderunda en güzel künefeyi de yine Petek pastanesi yapıyor. Hasan Beyle ilk kez ne zaman karşılaştığımı hatırlamıyorum, ama Petek pastanesinin karadut daha doğrusu umrudut dondurması çooook eskiden beri belleğimde kalmış. Hep ahbablık ettiğimiz için babasının çok ilginç bir hikayesi olduğunu; yine babasının İran Şahının pastacısı olduğunu filan hep biliyorum. Hasan Beyin nasıl titiz bir adam olduğunu; malzeme alırken kılı kırk yardığını; dondurmasını sadece Belende yayılan siyah keçi sütünden yaptığını; baklava yapmak için Gaziantepten 15 kişilik bir ekip getirdiğini; Halep tatlıları yapmak için aynı şekilde Halepten ekip getirdiğini falan, Sofra Dergisine de yazmıştım. İnşaat yaptırdığımız için geçen bahar döneminde üç kez İskenderuna geldik. Hava uygun olmadığı için, evimiz yerine otelde kaldık. Akşam pek yapacak işimiz olmadığı için, Petek pastanesinin sahildeki kafesinde uzun saatler geçirme fırsatı bulmuştuk. Kafeyi de pek beğenmiştik. Salata istediğinizde, hakiki nar ekşisi, taze sıkılmış limon suyu ve Hatayın nefis zeytinyağından oluşan bir set getiriyorlar. Eşime göre, sırf bu lezzetleri algılamak için Petek Kafeye gidip, salata yemeyi değer! Hasan Bey ve abisi Necati Beyle sözünü ettiğim sahildeki Petek Kafede buluştuk. Kafe olduğu için, pastane ürünlerinin yanısıra çeşitli türde yemekler de var mekanda. Bazılarını denedim, gayet nefisti. Zaten ne yersem yiyeyim, illa yanında salata yiyorum. Fırsatı kaçırmamak için künefe ile dondurma bile yedim, iyi de ettim. Diyet bozuldu, ama değer! Hasan Beyin babası Hemşinli Tevfik Alpagülün pastacılık serüveni kendi babası ile 11-12 yaşlarında geldiği İstanbulda başlamış. Takvimlerin tahmini olarak 1911ri gösterdiği İstanbulda o zamanlar Rum pastaneciler hem meşhur, hem de pek popülermiş. Baba Alpagül, pastacılık mesleğini Rumlardan öğrenmiş yani. Derken, Hemşinliler arasında Moskavaya gidip, pastacılık yapmak pek moda olmuş, Tevfik Alpagülde modaya uyup Moskovaya gitmiş. Bu sırada 17 yaşındaymış. Kısa bir müddet pastacı yanında çalıştıktan sonra kendi dükkanını açmış. Bu sırada Rusyada devrim olmuş, bir müddet sonra da Tevfik Bey, geri Hemşine dönmüş. Hemşinde biraz kaldıktan sonra tekrar Moskovaya gitmeye karar vermiş. Ancak, o tarihlerde Rusyaya giriş çıkış sebest olmadığı için, Moskovaya geri dönerken muhteşem bir macera yaşamış. Önce, Çoruh nehrinden manda sırtında Rusyaya gitmiş, Batuma kadar neredeyse yürümüş, sonra da uzuuun ve korkulu bir tren yolculuğu ile Moskovaya ulaşmış. Tevfik Bey, Moskovada toplam yedi sene kalmış. Hemşine döndüğünde evlenmiş. O kadar ilginç ki, kendisi gelmeden eve gelini getirmişler. Rusya dönüşü, eve ulaştığında evde hiç tanımadığı genç bir kadın görmüş, siz kimsiniz? diye sormuş. Kadın, ben, Tevfikin eşiyim demiş! Yani kendi karısı, Hasan Beyin annesi ile bu şekilde tanışmış olmuş! Tevfik Beyin bir de Tahran macerası var. Orada da çok başarılı olup, Şahın pastacısı mertebesine bile ulaşmış. Artık bıkmış olmalı ki geri dönmüş. O sırada Malatyada ekmekçiye ihtiyaç olduğunu duymuş. Malatyaya gittiğinde, başka bir Hemşinli ile buluşmuş. Takviler bu sırada 1939 yılını gösteriyormuş. Hatay, Türkiye topraklarına katılmış ve İskenderunda pastaneye ihtiyaç olduğunu duymuşlar. Tevfik Bey ve hemşerisi İskenderuna gelip, Şehit Pamir caddesinde dükkanlarını açmışlar. Böylece Petek pastanesi, Moskova ve Tahran macerasından sonra İskenderunda devam etmiş. Hasan Bey, bir taraftan baba mesleği pastacılığı öğrenirken diğer taraftan tahsil yapmış. Kimya Mühendisi olmuş. Kimya Mühendisi olduğu için, pastane için gerekli olan tüm laboratuvar hizmetlerini de kurmuş. Hasan Beye babanızdan ne devraldınız? diye sordum. Babamın döneminde 80-90 yumurtanın akını, sarısını ayırır, elimizle çırpardık. Özellikle tatil dönemlerinde bu işi ben yapardım, kolum kopacak kadar ağrırdı... Şimdi öyle mi, herşey değişti, kimse elle yumurta çırpmıyor artık dedi. Sizden aldığım malzemeleri çok beğeniyorum. Sattığınız malzemeleri aynı zamanda pastane de kullanıyorsunuz. Baklavanız da bir Antepliyi mutlu edecek kadar mükemmel. Çıtanız çok yüksek yani, bu kadarını nasıl başarıyorsunuz? Evet, malzemenin en iyisini kullanmak zorundayız. Pahalı olması hiç önemli değil. Benim müşterilerim çok değerlidir, onlar için ucuz malzeme kullanmam söz konusu olamaz. - Hasan Bey, ben Gaziantep, Bebirgedeki su değirmeninde salep çekildiğini, hatta dordurmada salep kullanan herkesin Bebirgeye götürdüklerini sizden öğrenmiştim. Halen salebinizi orada çektirmeye devam ediyor musunuz? - Dondurma yapımında salep, sadece Türkiyede kullanılır. Hatta, Türkiyede de dondurma yapımında salep daha ziyade Maraş, Antep ve Hatayda kullanılır diyebilirim. - Avrupada, Roma dondurması çok meşhur değil mi? Onlar bilmezler mi salep kullanmayı? - Dondurma yapımında tamamen yapay ürünler kullanıyorlar. Salep kullanmadıkları için de dondurmaları sert olmuyor zaten. Çok ilginç... Bu röportaj için teşekkür ederim, bilmediğim ne çok şey varmış meğer...