KAVAKLIK’TA SERGİLENEN ZEKİ MÜREN POSTERİ

Osman Köker, Bir Zamanlar Yayıncılık’ın editörü, telefon numaralarının 4 haneli olması nedeniyle 1974 senesine ait olduğunu düşündüğü Kavaklık’ta organize edilmiş bir Zeki Müren Konseri posteri paylaştı Facebook’ta. Beni de etiketlemişti. Görünce posteri de hatırladım, konseri de.
Benim Facebook yorumum şöyleydi:
Günaydın Osman Bey, paylaşım için çok teşekkür ederim. Bizim evimiz-halen Sabah Gazetesi orada yayınlanıyor, ev olduğu gibi duruyor-bu alana 200 metre uzakta. Seneyi doğru tahmin ettiğinizi düşünüyorum. O konsere biz de gitmiştik. Zaten gitmesek de Zeki Müren’in billur sesi evimize ulaşırdı.
Kavaklık Gazinosu o yıllarda şahane bir yerdi. Masalar yemyeşil doğal çimlerin üzerinde yer alırdı. Zeki Müren’i dinlerken ayağınız çimlerin üzerinde dinlenirdi.
Kavaklık, Alleben Deresi etrafında oluşmuş bir mesire alanıdır. O zamanlar, dere doğal toprak zeminde akardı. Bahar aylarında zaman zaman sel gelirdi, suyun coşkulu sesi bizim evden duyulurdu, korktuğumu hatırlıyorum. İşte o sellerden birisi oktogonal* şekilli gazino binasında bulunan ne kadar sandalye, tabak, kaşık, çatal, bıçak varsa alıp götürmüştü.
Murat Uçaner, Kavaklık Gazinosu binasının Cumhuriyet öncesi dönemde Ermeniler tarafından yapıldığını söyledi bana. Hatta bir benzerini de Kırkayak Parkı içine yapmışlar. Kırkayak’taki binanın tepesinde yine oktogonal şekilli bir oda varmış. Benzer binaların Adana’da Seyhan Nehri kenarına yapıldığını ve onların da tepelerinde oktogonal küçük odalar olduğunu eski Adana fotoğraflarında gördüm. O zamanlar moda idi herhalde.
Celal Doğan 1989-2004 senelerinde 3 dönem belediye başkanlığı yaptı. O dönemde fotoğrafta gördüğünüz gazino binası bir misli genişletildi. Alleben Deresi’nin yatağı betonla döşendi. İtiraz etmiştik, o da “dere yatağının ıslah çalışmasını DSİ yapıyor” demişti. Sonra gördüm ki pek beğendiğimiz Eskişehir Porsuk çayının içini de yine DSİ beton döşemiş…
2004 senesinde yerel seçimi AKP kazandı. O da Kavaklık bölgesinin Maanoğlu Köprüsü civarını esaslı şekilde katletti. Sankopark AVM için Alleben Deresi’nin yatağını değiştirdiler, milyonlar harcayıp, orada bir gölet oluşturdular.
Çocukluğumun, gençliğimin tüm yılları buralarda geçti. Birkaç sene evvel turizmci arkadaşım Ayşenur Yılmazer bizi Kavaklığa yemeğe davet etti. Çocukluğumdaki doğadan eser kalmamış… Çim olan yerler kaldırım taşlarıyla döşenmiş, masalar ve sandalyeler o zemin üzerinde duruyor ve işin esprisi kaçmış.
O beton zemin üzerinde otururken pek sevindiğim beni çok mutlu edecek bir atmosfer vardı. Gazinoda yemek yiyen herkesi tanıdım, onlar da beni hatırladılar. Buna Kavaklık Gazinosu’nun garsonları ve hatta aşçısı dahildi… O kadar sevinmiştim ki… bir yere ait olmak ne güzel şeydi…
***
Paylaşımın yorum kısmında aslen Maraşlı, dedesi, babası ve annesi eczacı, amcası ve kuzenleri doktor olan Osman Köker* şunları yazdı:
“Çocukluğumdan hatıralar: Antep'te babamın meslektaşı bir dost bizi sürekli olarak "Alleben'de gazel çeğnemeye" davet ederdi. Ne kadar yaygın bir deyimdi bilmiyorum. Sonbaharda Alleben Deresi kıyısında zemin yapraklarla (gazel) kaplanmış, orada dolaşıyorsun ve piknik yapıyorsun ya da lokantada yemek yiyorsun. Dereye tahta sandalyesini atmış, ayaklarını suya sokmuş serinleyen, bir yandan da rakısını içen bir tip hatırlıyorum.”
-Benim cevabım: Osman Köker ahh ne güzel anlatmışsınız. Gazel, solmuş yaprak demek. Yaşlanana da “gazel oluk*” derler.
Antepliler’in adetiydi suyun içine ayaklarını sokup, rakı içmek.
Gazel depelemek, her Antepli’nin sonbaharda mutlaka yapması gereken bir işti. Osman Köker’le “gazel çeğnemek” mi?, “gazel depelemek” mi? deyimleri üzerine de tartıştık. Ben, her iki deyişin de doğru olduğunu, kullanana göre değiştiğini yazdım.
Kavaklığa benim kadar yakın oturan, çocukluğu ve gençliği Kavaklık’ta geçen ilkokul arkadaşım Ertuğrul Ahi’ye gönderdim paylaşımı, “ilave edeceğin veya çıkaracağın bir yer var mı?” dedim.
Bana şöyle bir cevap yazmıştı:
“Çok iyi hatırlıyorum, şişelerimizi alıp arkadaşlarla çimenlerin üzerinde dinleyip oynamıştık, bizim gibi bedavacılar gazinoda oturup yemek yiyenlerden daha kalabalıktı. Nil Kahvesi, Kırkayak Kahvesi garsonları, ocakcısı dahil hepimiz orada çok eğlenmiştik. Ayfercim bu güzel anıyı hatırlattın bana teşekkür ediyorum sana.”
***
*Osman Köker’in Maraşlı ailesi şu kişilerden oluşuyor:
Dedem Lütfi Köker: Eczacı
Babam Mustafa Köker: Eczacı
Annem Reha Köker: Eczacı
Amcam Ali Rıza Köker: İç hastalıkları uzmanı, doktor
Amcam Kemal Köker: Diş Hekimi
Amcamın oğlu İsmet Köker: Jinekolog doktor
Amcamın oğlu Faruk Köker: Göz doktoru
Ben Osman Köker: Eczacı Çırağı
*Oktogona: çokgen planlı yapılar
*gazel oluk: Gazel olmuş
