HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin Diyarbakır il binasında gerçekleştirdiği basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Parti genel merkezlerinde çıkartılan yangının seçim sürecini hiç etkilemeyeceğini vurgulayan Demirtaş, “Genel merkezimizin yerine çadır kurarız üç saatte yine veririz. Asla engelleyemezler. Evet arşivimiz, evraklarımız yakılmış olabilir ama tüm evraklarımız dijital ortamda da kayıtlıdır. Adaylarımız daha sonra çağrı yaptığımız saatte evraklarını yeniden getirebilirler. Zannetmesinler ki oraları yaktılar yıktılar HDP seçime giremez. Yok öyle yağcılık, bunlar ucuz oyunlar” dedi.
Yıl 2015, sözde ileri demokrasi.
Biz bu rezalete, halkın katliamına göz yumamayız
Cizre’de olan gazetecilerle konuştuğunu belirten Demirtaş, “Bu gazeteciler ‘biz Kobane’de de gazetecilik yaptık böyle bir şey görmedik’ dediler. Yıl 2015, sözde ileri demokrasi. Biz bu rezalete, halkın katliamına göz yumamayız. O nedenle bugün arkadaşlarımızla birlikte Cizreye hareket ediyoruz. birtek talebimiz var o da sokağa çıkma yasağı kaldırılsın. Biz durumun stabil hale gelmesi için girişimlerde bulunmaya gidiyoruz. Eğer Cizre kaymakamı, Valisi, içişleri bakanı ve geçici hükümet samimilerse HDP heyeti bunun için yola çıkıyor. Sokağa çıkma yasağını kaldırsınlar, insanlar cenazelerini defnetsin, yaralılarını hastaneye götürsünler. Durumun şiddetsiz bir ortama dönüşmesi için bizim üstümüze ne düşüyorsa ben dahil bütün arkadaşlarım katkı sunması için gidiyoruz biz oradaki sivilin, askerin, polisin de canını korumaya gidiyoruz. Her birinin annesi babası var. biz hepsinin canına saygı duyduğumuz onların hayat hakkının kutsallığına inandığımız için gidiyoruz. Umut ediyorum ki bu iyi niyetli girişimimiz doğru anlaşılır ve engellenmez. Orda çocuklar, kadınlar, asker genç ölürken biz sırtımızı dönüp normal hayatımızı yaşayamayız” ifadelerini kullandı.
“Bütün halkımıza bu linç olaylarından dolayı geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum” diyen Demirtaş şunları kaydetti:“Saldırıya uğrayan, direnen bütün partililerimize buradan dayanışma duygularımı iletiyorum. Bunlar kendi kin ve öfkelerinde boğulacaklar. Bu kadar toplu vicdan yitimi bir parti yönetiminde ve onun gazetecilerinde olamaz. Aynı anda bu kadar vicdan yitimi, allahsızlık bu kadar yoğun biçimde yaşanamaz. Adamlar bütün gün savaş, savaş operasyon, kökünü kazıyacağız diyorlar. Hükümete çağrı yapmayanlar sadece HDP barışı sağlayabilirmiş gibi yapabilir mi. Kusura bakmasınlar. Hükümet bu savaş politikalarında ısrarlı olduğu müddetçe HDP kandile 30 defa gitse ne olacak. gece gündüz savaş çığırtkanlığı yapanlar bunlar. Zaten bizim dışımızda barışı arayan var mı?”
“Cizre’de seçimin nasıl yapılacağını merak ediyorum” diyen Demirtaş, “Yüksekova’da, Ardahan’da, Erzurum’un birçok ilçesinde, Van’da, Mardin’de, Şırnak’ta nasıl olacak. yani durumu bir ateşkes pozisyonuyla stabil hale getiremezsek nasıl seçim çalışması olacak. ben bir realiteden söz ediyorum. Seçim yapalım tabi ki ama seçim yaptırmama niyetlerini anlatmaya çalışıyorum. Durum şuanda iyi değil. İnsanlar aman sandık kurulsa da neşeyle gidip oy versek ruh halinde değil. Bizim önceliğimiz seçim falan değil. Kanı durdurmaya çalışıyoruz. Alçakça bir politikaya karşı barış mücadelesi yürütmeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
Demirtaş, basına sansürün kabul edilemez olduğuna vurgu yaparak, “ama öyle sansür uygulanacak bir dönem de geçmiştir artık. Basın emekçileri de zor koşullarda dayanışma içerisinde olmalıdır” dedi.
Daha önce CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile heyetler halinde bir araya gelerek durum değerlendirmesi yaptıklarını hatırlatan Demirtaş konuşmasını şöyle sonlandırdı: “Çözüm için kapılarımız her zaman açıktır. CHP zaman zaman bölgeye heyetlerini gönderiyor. Bir çaba var bir uğraş var Cumhuriyet Halk Partisi’nde bunu görmemek mümkün değil. Ama yeterli değil. Ülkenin ana muhalefet partisinin daha güçlü ses çıkarması lazımdır. Sayın Kılıçdaroğlu da önümüzdeki günlerde tekrar bir araya geliriz bir değerlendirme yaparız bunla ilgili bir kaygımız yok.” HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, HDP Genel Merkezi'ne ve parti binalarına gerçekleştirilen saldırılara ilişkin, “Neredeyse 60-70 odalı genel merkezimizin bir odası ateşe verildi. Arşiv ve seçim odamızın bulunduğu yer. Buradan sesleniyorum. Aklınızı başınıza alın” dedi.
Ankara valisi devlet kararıyla HDP’nin
genel merkezinin yakılmasına göz yumma talimatı almış
Demirtaş, parti genel merkezine gerçekleştirilen saldırıya ve bilgi işlem katının yer aldığı ikinci katın tamamen yanmasına ilişkin, “Genel merkezimiz polis eşliğinde işgal edildi yağmalandı ve maalesef arşivimizin bulunduğu ve seçim hazırladıklarının yapıldığı ikinci kattaki arşiv odamız yakıldı. Neredeyse 60-70 odalı genel merkezimizin bir odası ateşe verildi. Arşiv ve seçim odamızın bulunduğu yer. Dün Ankara Valisiyle yaptığımız talihsiz telefon görüşmesinden de anladım ki bu işin içinde zaten kendisi. Saygısızca, terbiyesizce bir şekilde genel merkezi yanan ve içerde üç danışmanımın mahsur kaldığı, diri diri yanmak üzere olduğu partinin eş genel başkanına saygısızca, terbiyesizce bir konuşma yaptıktan sonra telefonu kapatmıştır. Ankara valisi de anlaşılıyor ki devlet kararıyla HDP’nin genel merkezinin yakılmasına göz yumma talimatı almıştır. Buradan o devlet memuruna sesleniyorum. Şuanda arkanda duran bir iktidar yok. AKP’ye güvenerek sakın ola ki yanlışlar yapmayın. Hepiniz yargı karşısında hesap vereceksiniz. Bunlar size sahip çıkmaz. bunlar topladıkları paraları alır ülkeyi de terk ederler neye uğradığınızı şaşırırsınız. Geride size attıkları kazık kalır. Aklınızı başınıza alın” dedi.
Kaybedilen canların üniformasına bakmadan
siyasi düşüncesine bakmadan sahip çıkıyoruz
İçinden geçilen sürecin sıradan, normal, tesadüflere dayalı bir süreç olmadığına vurgu yapan Demirtaş, “Büyük kırılımlara yol açabilecek, Ortadoğu’da gelişme değişimlere yol açabilecek çalkantılı bir tarihsel dönemin içerisinde bulunuyoruz. Yapılan seçimlerde ortaya çıkan siyasi sonuçlarda, aritmetik meclis değişimlerinin çok ötesinde siyasi anlamlar içeriyor. Dolayısıyla böylesine kaotik bir dönemde ülkemizde de bir kez daha yeniden silahların konuşuyor olması ve bir devlet politikası olarak ülkemizin kan gölünü dönüşmüş olması Türkiye açısından çok büyük bir talihsizliktir. Her şeyden önce asker sivil gerilla kadın çocuk genç her gün maalesef insanlarımızı kaybediyoruz. Biz kaybedilen canların üniformasına bakmadan, siyasi düşüncesine bakmadan, etnik kökenine bakmadan bütün acılara “Amasız ancaksız” sahip çıkıyoruz. Biryanda da bu acıların son bulması için ısrarlı bir barış çağrısı yapıyoruz. Malesef halen ülkemizde kan akıyor. Maalesef ki halen genç bedenler tabutlarda Türkiye’nin dört bir köşesine gönderiliyor. Bu acıyı durdurma konusunda maalesef ki henüz başarılı olmuş değiliz. Bu savaşın başlamasında ve büyümesinde, bu operasyonları ve eylemlerin karar alma süreçlerinin hiçbirinde biz yokuz. Biz ne onaylayıcısı olduk ne de karar vericisi olduk. Çok şükür ki bu akan kanla ilgili Halkların demokratik Partisinin ‘zerreyi miskal’ kadar siyasi sorumluluğu yoktur. Siyasi kararı alan cumhurbaşkanı ve başbakan ikilisidir” ifadelerini kullandı.
Biz kendi çocuklarımıza sarılamıyoruz
“Biz kendi çocuklarımıza sarılamıyoruz” diyen Demirtaş konuşmasını şöyle sürdürdü, “Çünkü bugünlerde o kadar çok çocuk babasız, annesiz kaldı ki, bugünlerde o kadar çok anne baba evlatsız kaldı ki biz evlatlarımıza sarılmaktan utanıyoruz. Biz mevzuya insani temelde yaklaşıyoruz” dedi.
Biz sizin alçaklıklarınızı 7 haziran öncesinde de gördük
“Terör gerekçesi, terör bahanesiyle genel merkezlerimizi ve parti binalarımızı yakıp yıkanlar biz sizin alçaklıklarınızı 7 haziran öncesinde de gördük” diyerek konuşmasını sürdüren Demirtaş, “Dolayısıyla iki gündür ortaya çıkan şey teröre ve şiddete tepki falan değil. AKP kararıyla Davutoğlu Erdoğan ikilisinin dağlarda çıkardıkları savaşı ve bir yönüyle şehirlere gönderdikleri cenazeleri oya dönüştüremedikleri için bir iç savaş çıkarma kararı aldılar. İki gündür onun provası yapılıyor ve milliyetçiyim diyenler de bunlara tetikçilik yapıyor. Her yerde AKP ve ırkçı güruhlar sokaklarda faşizmle Kürt adına ne varsa bakın HDP demiyorum, kürde benzeyen ne varsa her şeyi yakıp yıkma ve ülkede toplumun muhalif kesimlerine bu vesileyle diz çöktürme faaliyetleri yapılıyor. Sanmayın ki bu insanlar kendiliğinden sokağa çıkıyorlar. Protesto amacıyla sokağa çıkıp gösteri yapanların herkesi protesto etme hakları vardır ve biz saygı duyarız. Bu çerçevede sokağa çıkmış protesto edenlerin de eleştirilerini de dikkatlice dinleriz. Onları anlamaya çalışırız. Bu söylediklerim bizatihi AKP ve MİT eliyle örgütlenmiş tetikçileredir. Bunlar bizatihi isim isim tespitli bu iş görevlendirilmiş çetelerdir. İki günde 400’den fazla yerde saldırı yapılmıştır. Topluma şu mesaj verilmek istenmektedir. Bunlar tabi ki bunu yapabilirler çünkü devlete el koymuş durumdalar. Fakat şu parti binalarını yakıp yıkanlar, otobüsleri durdurup insanlara hakaret edip otobüsleri yakıp yıkanlar hepinizin görüntüsü var. işlediğiniz suçlar 20 yıllık zaman aşımına tabidir. Yani önümüzdeki 20 yıl içerisinde bu suçlardan tutuklanıp yargılanacaksınız. Ama illa hesabını vereceksiniz. Arkasında hükümet desteğini hissedip bunları yapanlar yazık size. Bakın arkanızda hükümet falan yok çünkü hükümet düşmüş durumda. Çoğunuz da cebinde çay parası bile olmayan fukaralarsınız. Onlara da üzülüyoruz acıyoruz. Aklınızı başınıza alın bu iktidar arkanızda duramayacak” ifadelerini kullandı.
Günlerdir Erdoğan Davutoğlu ikilisi
partimizi açıkça hedef gösteriyorlar
“Günlerdir Erdoğan Davutoğlu ikilisi partimizi açıkça hedef gösteriyorlar” diyen Demirtaş konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bütün bu olanlardan bitenlerden HDP sorumludur diyorlar. Ben inanıyorum ki bütün bu baskılara rağmen özgür hamim ve savcılar vardır. bunlardan haberdarız binlerce var. onlara çağrı yapıyoruz. Cumhurbaşkanından bunun delilini isteyin. Dökülen kandan bizim sorumlu olduğumuz dair bir tane delilleri varsa biz yargılanmaya hazırız. Bakın bu ülkenin alçak medyası Dağlıca’daki emri de benim verdiğimi yazdı. Onurlu hakim ve savcıları göreve davet ediyorum. Soruşturma açsınlar bize. Emri kim vermiş çıksın istiyoruz ortaya.”
“Etle tırnak edebiyatı yapmak kolaydır”
Demirtaş, “Etle tırnak edebiyatı yapmak kolaydır” diyerek şunları kaydetti:“Şehit cenazelerinde ağlamalı konuşan bu ülkenin düşmüş başbakanı Dağlıca’da şehit haberleri geldiği dakikada Konya’da gol coşkusuyla büyük bir sevinç yaşıyordu. Ve bir şehit çocuğunu da buna alet ederek büyük bir maç heyecanı yaşıyordu. Ve o saatlerde haberi vardı. Sonra çıkıp HDP’yi suçlayıp kendini temize çıkarma gayreti içinde olabiliyorlar. Bu ülkeyi çalan çırpan, bu çocukları saltanatınız için ölümlere gönderen siz fakat ne hikmetse binaları yakılan biz. Bu işte bir terslik olmalı. Türkiye toplumunun vicdanlı insanlarına sesleniyorum. Sizin sokaklarda linç etmeye çalıştığınız, partisini yakmaya çalıştığınız, bugüne kadar da kardeşim dediğiniz Kürt’lerdir. Bugün işte kardeşlik var mı yok mu onu göstermenin zamanıdır. Etle tırnak edebiyatı yapmak kolaydır. Türkiye’nin batısı bu işe ne diyor. Türk Kürt el ele verecekse bugün versin.”
Halkımız sakın ola ki bu tahriklere prim vermemelidir
Tahriklerin devam edeceğini öne süren Demirtaş, “Halkımız sakın ola ki bu tahriklere prim vermemelidir. Fakat biri sizin evinizi, partinizi yakmaya gelmişse, biri sizi linç etmeye geldiyse döverek öldürüyorsa ona karşı kendinizi savunmanız Türk Ceza Kanunu’na göre bir meşru müdafaa hakkı teşkil eder. Size partinizi, işyerinizi o partinizi binanızı yakmaya gelenleri anasından doğduğuna pişman etmeye hakkınız vardır. bunu da halkımız her yerde ama kimseye saldırmadan, ama hiçbir masuma zarar vermeden, kendini koruma orantılı meşru müdafaasını yapmalıdır” dedi.
Cizre, bir hayalet kente dönüşmüştür
Bütün parti binalarının akşama kadar onarılacağını belirten Demirtaş, “Oralar birlikte yaşamamızın garantisi olan merkezlerdir. Yakmaya devam ederseniz birlikte yaşama duygularını bitirmiş olacaksınız” dedi.
HDP heyetiyle birlikte Cizre’ye gideceğini hatırlatan Demirtaş, “Cizre altı gündür sokağa çıkma yasağının olduğu ve o günden beri polis, sivil, güvenlik gücü, çocuk -kadın -bebek onlarca insanın maalesef ki öldüğü bir hayalet kente dönüşmüştür. Gün içerisinde insanların kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için bir fırsat da sunulmuyor. Bu gibi durumlarda en vicdansız hükümetler bile halka ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için bir saat iki saat zaman tanırlar. 6 gündür kesintisiz sokağa çıkma yasağı var. Defin yasak defin. Cenazeler kokmasın diye insanlar dondurucuda cenazelerini bekletiyorlar. Ben şimdi bu basın toplantısını İsrail Filistin’e ne yapıyor başlığıyla anlatsaydım eminim ki bazı hükümet mensupları bu açıklamamı ağlayarak dinleyecekti. Hele o sulu göz olanlar hüngür hüngür ağlayacaktı. Müslümanız diyoruz ya hepimiz tamamına yakını neredeyse Müslüman bir halk. Şimdi o Müslüman halkın bebeklerine su verilmesin diye kendine Müslümanın diyen bir hükümet sokağa çıkma yasağı uyguluyor. Sizce Cizre bir kasımda pişman olup AKP’ye mi oy verecek. Ne değişecek. Bizde bir şey değişmeyecek biz daha da bileceğiz”ANKA
RSS