Türkiye’nin iktidar partisinin sürpriz büyük zaferiyle sonuçlanan 1 Kasım seçimlerinin hemen ardından “başkanlık” tartışmalarının başlaması yabancı medyanın dikkatini çekti. “AKP ortak arayışında” diyen Alman medyası, “Cumhurbaşkanı Erdoğan anayasa değişikliği istiyor, ancak bunun için AKP’nin desteğe ihtiyacı var. Sıra yeni siyasi oyunlarda” yorumunu yapıyor.
“AKP ortak arayışında” başlıklı bir analizi yayınlayan Deutsche Welle, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlık hedefine “bir adım daha yakın” olduğunu düşünüyor. “Arzusu kendisine Cumhurbaşkanı olarak daha fazla yetki tanıyacak bir başkanlık sisteminin oluşturulması” görüşünü dile getiren DWelle, planla ABD’deki sistem arasında “ciddi bir fark” olduğunu söylüyor.
Analizde anayasa'nın değiştirilebilmesi için AKP'nin 317 koltuğunun yetersiz kaldığı belirtiliyor ve “Gerekli sayıya ulaşması için de iki senaryo ön plana çıkıyor” deniliyor.
Bu senaryolardan “birincisi” “AKP milliyetçi kartını oynamaya devam ederek Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) desteğini alarak ülkeyi daha sağcı ve tutucu bir çizgiye yönlendirecek. Bu, aynı zamanda PKK'nın askeri gücünü daha da çökertmek için saldırılara devam etmesi anlamına geliyor” sözleriyle anlatıyor.
İkinci bir senaryoda ise Halkların Demokratik Partisi (HDP) ile barış sürecini yeniden gündeme taşıyarak iki parti arasında bir yakınlaşma söz konusu olabileceğine işaret eden DWelle, şu görüşleri dile getiriyor:
“Seçimler bittiği için artık istikrarsızlığın ve güvenlik sorunlarının AKP'ye bir getirisi olmayacak. Bu nedenle HDP artık bir düşman değil, bir potansiyel partner olarak yeniden algılanabilir. Tüm yapılan ve söylenenlerden sonra halen iki partinin birlikte hareket etmesi tamamen seçenek dışı değil. Her ne kadar HDP, Erdogan'ın arzuladığı bir başkanlık sistemini kucaklamaya hazır olmasa da yerel yönetim meselesinin müzakere masasına getirilmesi ile yeniden alternatifleri görüşmeye yanaşabilir. “
DWelle, Türkiye'nin içinde bu senaryolar düşünülürken ülkenin aslında, mülteci krizi, uluslararası terör ve istikrarsızlık gibi küresel sorunlarının tam göbeğinde olduğunu unutmaması gerektiğini söylediği analizinde “IŞİD ile mücadelenin yıllarca süreceğini Ankara sonunda gördü. Bununla birlikte bu mücadele kapsamında Kürt meselesi de Türkiye için hassasiyetini korumakta” dedikten sonra Türkiye'deki üsleri kullanan kullanan ABD’nin, Erdoğan'ı “kızdırmak istemediği için Türkiye'deki demokrasi açığına ABD'nin sesinin cılız çıktığını” söylüyor.
Avrupa Birliği'nin (AB) durumunun da ABD'den çok farklı olmadığını belirtirken “tüm AB ülkeleri mülteci krizi endişesinden demokratik değerleri bir kenara itmiş durumda” görüşünün de savunulduğu analiz şöyle noktalanıyor:
“Batı medyası tarafından AKP zaferinin kutlanmamasını eleştiren Erdoğan'ın tavrı, aslında Avrupa liderlerinin gözardı etmeyi seçtiği sorunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Görünen o ki, hem ABD hem de AB ortak değerlere sahip çıkmak yerine kendi çıkarlarını gözetmeye devam edecek. Ancak bu değerlerin erimesi, Batı'yı rahatlıkla sırtını dayadığı müttefikinden mahrum bırakacak.”ANKA
“AKP ortak arayışında” başlıklı bir analizi yayınlayan Deutsche Welle, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlık hedefine “bir adım daha yakın” olduğunu düşünüyor. “Arzusu kendisine Cumhurbaşkanı olarak daha fazla yetki tanıyacak bir başkanlık sisteminin oluşturulması” görüşünü dile getiren DWelle, planla ABD’deki sistem arasında “ciddi bir fark” olduğunu söylüyor.
Analizde anayasa'nın değiştirilebilmesi için AKP'nin 317 koltuğunun yetersiz kaldığı belirtiliyor ve “Gerekli sayıya ulaşması için de iki senaryo ön plana çıkıyor” deniliyor.
Bu senaryolardan “birincisi” “AKP milliyetçi kartını oynamaya devam ederek Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) desteğini alarak ülkeyi daha sağcı ve tutucu bir çizgiye yönlendirecek. Bu, aynı zamanda PKK'nın askeri gücünü daha da çökertmek için saldırılara devam etmesi anlamına geliyor” sözleriyle anlatıyor.
İkinci bir senaryoda ise Halkların Demokratik Partisi (HDP) ile barış sürecini yeniden gündeme taşıyarak iki parti arasında bir yakınlaşma söz konusu olabileceğine işaret eden DWelle, şu görüşleri dile getiriyor:
“Seçimler bittiği için artık istikrarsızlığın ve güvenlik sorunlarının AKP'ye bir getirisi olmayacak. Bu nedenle HDP artık bir düşman değil, bir potansiyel partner olarak yeniden algılanabilir. Tüm yapılan ve söylenenlerden sonra halen iki partinin birlikte hareket etmesi tamamen seçenek dışı değil. Her ne kadar HDP, Erdogan'ın arzuladığı bir başkanlık sistemini kucaklamaya hazır olmasa da yerel yönetim meselesinin müzakere masasına getirilmesi ile yeniden alternatifleri görüşmeye yanaşabilir. “
DWelle, Türkiye'nin içinde bu senaryolar düşünülürken ülkenin aslında, mülteci krizi, uluslararası terör ve istikrarsızlık gibi küresel sorunlarının tam göbeğinde olduğunu unutmaması gerektiğini söylediği analizinde “IŞİD ile mücadelenin yıllarca süreceğini Ankara sonunda gördü. Bununla birlikte bu mücadele kapsamında Kürt meselesi de Türkiye için hassasiyetini korumakta” dedikten sonra Türkiye'deki üsleri kullanan kullanan ABD’nin, Erdoğan'ı “kızdırmak istemediği için Türkiye'deki demokrasi açığına ABD'nin sesinin cılız çıktığını” söylüyor.
Avrupa Birliği'nin (AB) durumunun da ABD'den çok farklı olmadığını belirtirken “tüm AB ülkeleri mülteci krizi endişesinden demokratik değerleri bir kenara itmiş durumda” görüşünün de savunulduğu analiz şöyle noktalanıyor:
“Batı medyası tarafından AKP zaferinin kutlanmamasını eleştiren Erdoğan'ın tavrı, aslında Avrupa liderlerinin gözardı etmeyi seçtiği sorunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Görünen o ki, hem ABD hem de AB ortak değerlere sahip çıkmak yerine kendi çıkarlarını gözetmeye devam edecek. Ancak bu değerlerin erimesi, Batı'yı rahatlıkla sırtını dayadığı müttefikinden mahrum bırakacak.”ANKA