Bianet, Gaziantep Üniversitesi öğrencileri ile seçimden beklentilerini, siyasi partilerin kampanyalarına nasıl yaklaştıklarını, seçime gidilen ortamı nasıl gördüklerini konuştu.
Gaziantep Üniversitesi öğrencilerinin 1 Kasım erken seçimlerinden beklentileri olumsuzluk havasında.
7 Haziran seçimlerindeki heyecanlı ortam, Pazar günü yapılacak olan tekrar seçiminde yok gibi. Seçimin adil bir ortamda yapıldığı düşüncesi ise öğrencilerin akıllarında soru işareti.
7 Haziran genel seçimlerinde tek başına olabilmek için yeterli milletvekili sayısına ulaşabilen herhangi bir siyasi parti sandıktan çıkmadı. Bu süreçten sonra başlayan koalisyon görüşmelerinden ise sonuç alınamadı. 1 Kasım 2015 tekrar seçimin yapılacağı tarih olarak belirlendi. Siyasi partiler yeniden milletvekili adaylarını belirledi ve tanıttı. Seçim bildirgeleri yayımlandı. Seçim kampanya ve propagandaları ise devam ediyor.
Seçime sayılı günler kala merak edilen konu seçimin nasıl sonuçlanacağı ve nelere çözüm olacağı. Bu konuda üniversite öğrencileri ne düşünüyor? Seçimden beklentileri neler, partilerin seçim kampanyalarına nasıl yaklaşıyorlar ve her partinin propagandasını yapabilmesi için özgür bir ortam var mı? Gaziantep Üniversitesi öğrencileri ile gerçekleştirdiğimiz röportajda bu konular üzerine görüşler aldık.
"Kaos ortamındayız"
letişim Fakültesi'nde Gazetecilik Bölümü 4. Sınıf öğrencisi Norşin Öncel, erken seçimde önemli olan konuların 'barış' ve 'kadın' olduğunu belirterek şunları söyledi:
"Türkiye halklarının birbiriyle iletişimi ve anlaşması için çözüm kalıcı bir barış. 7 Haziran seçimleri öncesi ve 1 Kasım seçimine uzanan süreçte Diyarbakır, Suruç ve Ankara'da katliamlar yaşandı. Tüm bunları göz önüne aldığımızda şu an bir kaos ortamındayız. Bütün bu ölümlere rağmen herkesin seçimden beklentisi kalıcı bir barış olacaktır. Bu seçimden sonra umut ettiğim şey kadına karşı şiddetin ve tacizin olmadığı bir ülkede yaşamak.1 Kasım seçimlerinden sonra kadınların iş hayatında daha fazla yer almasını ve bunun bütün toplum tarafından da benimsenmesini bekliyorum.
"Seçimler özgür ortamda geçmiyor"
"Seçimler özgür bir ortamda geçmiyor. 5 Haziran' da Diyarbakır' da ve 10 Ekim'de Ankara'da yaşanan katliamlar seçimlerin özgür bir ortamda geçmediğinin en büyük kanıtı. Yaşanan katliamlar birer tehdit unsuru. Demokratik ilkelere göre seçimlerin özgür bir ortamda geçmesi gerekir. Yaşanan bu katliamlar demokratik ilkelere ters düşmekte. Ana akım medya seçimlerin özgür bir ortamda geçmediğinin bir diğer kanıtı. Baktığımızda iktidar yanlısı haberler daha çok temsil ediliyor. Muhalif olan partilere temsil hakkı daha az. Ana akım medyanın ticari bir kuruluş olması ve ticari olan bu kuruluşun iktidarın elinde olması sonucu partilerin adil ve eşit temsil olanağı bulması imkânsız. Gerçekler süzgeçten geçirilip, gücü elinde tutanların ideolojilerine uygun haber metinleri haline getiriliyor.
"Umut var"
7 Haziran seçimlerinde halk heyecanlıydı ve barışa inanıyordu. Yaşanan katliamlardan sonra halk heyecanını yitirmiş olsa da tekrar barışın geleceğine dair umut var. Ülkede yaşanan savaş hali partilerin politikalarına karşı bir soğukluk yarattı. Toplumda bazı şeyler değişmedi. İnsanlar yine ölüyor, kadınlara hala tecavüz ediliyor vaat edilenler vaat edilmekle kalıyor. Tüm bu yaşananlara rağmen insanların öldürülmediği, kadınların ve çocukların yaşadığı, özgür bir Türkiye için umut var.”
"Hiç bir siyasi parti bana samimi gelmiyor"
Eğitim Fakültesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü 4. Sınıf öğrencisi Mehmet Başar, siyasi partilerin halka ulaşmakta sıkıntı yaşadığını ortada bir temsil sorununun olduğu söyledi.
"1 Kasım seçimlerinden pek olumlu bir beklentim yok. Bir kez daha iktidarın kurulamayacağını düşünüyorum. Bu seçimde hiç bir siyasi parti bana samimi gelmiyor. Çünkü herkesin oyunu istediği partiye verebileceği demokratik bir ortamda seçim yapıldığına inanmıyorum. Umarım bu düşünce beni yanıltır.
"Seçimden sonra istikrarın olmadığı bir Türkiye bizi bekliyor. Kampanyalar ve vaatler halka ulaşmakta sıkıntı yaşıyor. Bu yüzden herkesin düşüncesi açık ve net bir şekilde temsil edilemiyor. Vaatleri ile beni kendine çeken bir siyasi parti yok. Genel itibariyle seçmenlerde umutsuzluk havası var.
"Hiç bir siyasi partinin ülkenin geleceği hakkında tek başına yetkiye sahip olmaması gerek. 7 Haziran seçimleri de bize bunu gösterdi. Halkımız tek başına iktidar olacak herhangi bir partinin olmadığını kararlaştırdı. Koalisyon tercihi ise maalesef başarılı olmadı. Bu sonuç siyasi partilerin Türkiye geleceği için yeterli olmadığını göstermekte. Tekrarlamak gerekirse Türkiye' de bu kötü gidişatı ve olumsuz atmosferi değiştirecek gerçekçi bir siyasi parti yok."
"İçimde karamsarlık duygusu uyanıyor"
Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Bölümü 2. öğrencisi Fatmagül Araz "Türkiye'deki siyasi partilerin seçim kampanyaları hoşuma gitmiyor" dedi.
"Yolsuzluk yapan parti sanki böyle bir şey ortada yokmuş gibi seçim kampanyası yürütüyor. Aynı şekilde toplumun belli kesiminde ismi terör ile anılan bir parti de barıştan söz ediyor. Bir diğer parti de bunlarla koalisyon kurmak için görüşüyor. Burada samimiyetten bahsetmek söz konusu olamaz. 7 Haziran seçimlerinden sonra MHP'nin şartları kabul edilmeli ve koalisyon kurulmalıydı. AKP sırf iktidarını kaybetmemek için ülkeyi tekrar seçime götürmek isteyip diğer siyasi partileri de buna mecbur bıraktı. İşte görüyoruz her türlü gizli kapaklı iş dönüyor, askerlerimiz ölüyor. Böyle bir ortamda hiçbir şey düzelmez. 1 Kasım erken seçimleri içimde karamsarlık duygusu uyandırıyor.
"Seçimlerin özgür bir ortamda yapılmadığını şöyle özetleyebilirim; Türkiye' de kim iktidarda ise özgürlük o siyasi partinin. Diğer siyasi partilere sürekli kısıtlamalar uygulanıyor. Örnek vermek gerekirse mitinglerde bir takım olaylar çıkartılıyor, partiler veya liderler sürekli hedef gösteriliyor. Bu durum özgür ve demokratik bir seçim ortamına ters düşer."
"Koalisyon olacak"
Mühendislik Fakültesi Mühendislik Bölümü 3. Sınıf öğrencisi Ramazan Ekinci, seçimlerin özgür bir ortamda geçmediği düşüncesinde:
"7 Haziran seçimlerinden sonra AKP tek başına iktidar kurabilecek milletvekili sayısına ulaşamadı ve koalisyon görüşmeleri süreci başladı. Koalisyonun kurulması kaçınılmaz bir durum gibi gözüktü ancak partiler arası uzlaşma sağlanamadı. Koalisyon kurulabilseydi Türkiye yeni ve huzur dolu bir sürece girebilirdi. 1 Kasım erken seçimlerinde sonuç yine koalisyon olacak diye düşünüyorum. Bu seçim AKP iktidarının yeniden tek başına iktidar olma hayallerinin sonu olacak.
"Siyasi partilerin seçim kampanyalarını özgür ve demokratik bir ortamda gerçekleştiğini söyleyemem. Gücün yanında duran medya yayın kuruluşlarının tüm siyasi partilere eşit bir şekilde yaklaşmaması ayrıca devletin, mu halif olan medya mecralarına baskı ve sansür uygulaması durumu açıklar nitelikte. Barış adı altında gerçekleşen mitinglerde rahat bir şekilde dolaşan canlı bombalar ve bu canlı bombaların neden olduğu ölümler son bulmadan zaten özgür bir seçim ortamından bahsetme ihtimali yok.
"Siyasetçilerin öncelikli odak noktası insan olmalı"
Gaziantep Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü 4. Sınıf öğrencisi İnci Adıgüzel, "Siyasetçilerin öncelikli odak noktası insan olmalı" dedi.
"Geçici AKP hükümeti halkın iradesi olduğunu iddia ediyor. Halkın iradesi ile meclise giren HDP'yi hedef gösteriyor. İnsanlık kavramı içerisine kendi seçmen kitlesini koyup diğer partilere oy veren seçmen kitlesini ötekileştiriyor. Yalnızca oy hırsı için siyasi partilerin böyle propagandalar yapması yanlış. Bu durum samimi değil.
"Önemli bir konu ise toplumsal cinsiyet sorunu. Kadınlara söz hakkı tanımayan erk zihniyet bir an önce toplumdan arınmalı. Partiler kadına karşı şiddet ve tecavüz gibi konularda daha etkin yasaların üstünde ortak çalışmalarla çözüm üretmeli. LGBTİ bireylere karşı hak ihlalleri uç noktalarda. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin göz ardı edilmemesi gerek. Siyasi liderlerin egolarını bir kenara bıraktığı, diyalog yolunun ön planda olduğu seçim sonucu ülkeye faydalı olacak."
"Barışın tekrar inşası için durum belirsiz"
"7 Haziran seçimlerinden sonra barış ortamının bozulmasının nedeni şu an ki geçici AKP hükümetinin tek başına iktidara gelememesi. Bunun devamı olarak seçimleri tekrarlama çabası da aklımda soru işareti yaratıyor. Bu nedenle 1 Kasım seçimlerinin barış konusunda nasıl bir sonuç doğuracağı belirsiz. 7 Haziran seçimlerinden 1 Kasım' a uzanan süreci göz önüne alacak olursak barışın tekrar inşası için durum oldukça belirsiz."
"İnsanlar mitinglerden korkar hale geldi"
"Seçim kampanyaları maalesef özgür bir ortamda geçmiyor. Türkiye' de yüzde 13 civarında oy almış bir siyasi partinin, Cumhurbaşkanı ve hükümet tarafından hedef tahtası haline getirilmesi toplumsal çalkantılara yol açtı. Türkiye'nin dört bir yanında seçim çalışmalarına saldırıların olması ve parti binalarının taşlanıp ateşe verilmesi vahim bir durum. Mitinglerde patlatılan bombalar da ölümlere ve toplumsal travmalara neden oldu. İnsanlar mitinglerden korkar hale geldi. Bu tür olaylar seçim kampanyalarının adil bir ortamda yapılmadığının kanıtı.
"AKP iktidarının elinde tuttuğu havuz medyası, yalnızca iktidar propagandası yapar durumda. Toplumun çoğunluğu ise yanlı yayın yapan bu medyayı izlemeye mecbur bırakılıyor. Alternatif medya organları ise muhalefet partilerinin propagandalarına yer verdiğinde teröre destek ile suçlanmakta. Halkın vergileri ile kamusal yayıncılık yapan TRT bile iktidar lehine çalışıyor. Özellikle HDP'nin temsili bu kanalda yok denecek kadar az. TRT kamusal yayıncılıktan çok taraflı bir yayın politikası güdüyor." Bianet
Gaziantep Üniversitesi öğrencilerinin 1 Kasım erken seçimlerinden beklentileri olumsuzluk havasında.
7 Haziran seçimlerindeki heyecanlı ortam, Pazar günü yapılacak olan tekrar seçiminde yok gibi. Seçimin adil bir ortamda yapıldığı düşüncesi ise öğrencilerin akıllarında soru işareti.
7 Haziran genel seçimlerinde tek başına olabilmek için yeterli milletvekili sayısına ulaşabilen herhangi bir siyasi parti sandıktan çıkmadı. Bu süreçten sonra başlayan koalisyon görüşmelerinden ise sonuç alınamadı. 1 Kasım 2015 tekrar seçimin yapılacağı tarih olarak belirlendi. Siyasi partiler yeniden milletvekili adaylarını belirledi ve tanıttı. Seçim bildirgeleri yayımlandı. Seçim kampanya ve propagandaları ise devam ediyor.
Seçime sayılı günler kala merak edilen konu seçimin nasıl sonuçlanacağı ve nelere çözüm olacağı. Bu konuda üniversite öğrencileri ne düşünüyor? Seçimden beklentileri neler, partilerin seçim kampanyalarına nasıl yaklaşıyorlar ve her partinin propagandasını yapabilmesi için özgür bir ortam var mı? Gaziantep Üniversitesi öğrencileri ile gerçekleştirdiğimiz röportajda bu konular üzerine görüşler aldık.
"Kaos ortamındayız"
letişim Fakültesi'nde Gazetecilik Bölümü 4. Sınıf öğrencisi Norşin Öncel, erken seçimde önemli olan konuların 'barış' ve 'kadın' olduğunu belirterek şunları söyledi:
"Türkiye halklarının birbiriyle iletişimi ve anlaşması için çözüm kalıcı bir barış. 7 Haziran seçimleri öncesi ve 1 Kasım seçimine uzanan süreçte Diyarbakır, Suruç ve Ankara'da katliamlar yaşandı. Tüm bunları göz önüne aldığımızda şu an bir kaos ortamındayız. Bütün bu ölümlere rağmen herkesin seçimden beklentisi kalıcı bir barış olacaktır. Bu seçimden sonra umut ettiğim şey kadına karşı şiddetin ve tacizin olmadığı bir ülkede yaşamak.1 Kasım seçimlerinden sonra kadınların iş hayatında daha fazla yer almasını ve bunun bütün toplum tarafından da benimsenmesini bekliyorum.
"Seçimler özgür ortamda geçmiyor"
"Seçimler özgür bir ortamda geçmiyor. 5 Haziran' da Diyarbakır' da ve 10 Ekim'de Ankara'da yaşanan katliamlar seçimlerin özgür bir ortamda geçmediğinin en büyük kanıtı. Yaşanan katliamlar birer tehdit unsuru. Demokratik ilkelere göre seçimlerin özgür bir ortamda geçmesi gerekir. Yaşanan bu katliamlar demokratik ilkelere ters düşmekte. Ana akım medya seçimlerin özgür bir ortamda geçmediğinin bir diğer kanıtı. Baktığımızda iktidar yanlısı haberler daha çok temsil ediliyor. Muhalif olan partilere temsil hakkı daha az. Ana akım medyanın ticari bir kuruluş olması ve ticari olan bu kuruluşun iktidarın elinde olması sonucu partilerin adil ve eşit temsil olanağı bulması imkânsız. Gerçekler süzgeçten geçirilip, gücü elinde tutanların ideolojilerine uygun haber metinleri haline getiriliyor.
"Umut var"
7 Haziran seçimlerinde halk heyecanlıydı ve barışa inanıyordu. Yaşanan katliamlardan sonra halk heyecanını yitirmiş olsa da tekrar barışın geleceğine dair umut var. Ülkede yaşanan savaş hali partilerin politikalarına karşı bir soğukluk yarattı. Toplumda bazı şeyler değişmedi. İnsanlar yine ölüyor, kadınlara hala tecavüz ediliyor vaat edilenler vaat edilmekle kalıyor. Tüm bu yaşananlara rağmen insanların öldürülmediği, kadınların ve çocukların yaşadığı, özgür bir Türkiye için umut var.”
"Hiç bir siyasi parti bana samimi gelmiyor"
Eğitim Fakültesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü 4. Sınıf öğrencisi Mehmet Başar, siyasi partilerin halka ulaşmakta sıkıntı yaşadığını ortada bir temsil sorununun olduğu söyledi.
"1 Kasım seçimlerinden pek olumlu bir beklentim yok. Bir kez daha iktidarın kurulamayacağını düşünüyorum. Bu seçimde hiç bir siyasi parti bana samimi gelmiyor. Çünkü herkesin oyunu istediği partiye verebileceği demokratik bir ortamda seçim yapıldığına inanmıyorum. Umarım bu düşünce beni yanıltır.
"Seçimden sonra istikrarın olmadığı bir Türkiye bizi bekliyor. Kampanyalar ve vaatler halka ulaşmakta sıkıntı yaşıyor. Bu yüzden herkesin düşüncesi açık ve net bir şekilde temsil edilemiyor. Vaatleri ile beni kendine çeken bir siyasi parti yok. Genel itibariyle seçmenlerde umutsuzluk havası var.
"Hiç bir siyasi partinin ülkenin geleceği hakkında tek başına yetkiye sahip olmaması gerek. 7 Haziran seçimleri de bize bunu gösterdi. Halkımız tek başına iktidar olacak herhangi bir partinin olmadığını kararlaştırdı. Koalisyon tercihi ise maalesef başarılı olmadı. Bu sonuç siyasi partilerin Türkiye geleceği için yeterli olmadığını göstermekte. Tekrarlamak gerekirse Türkiye' de bu kötü gidişatı ve olumsuz atmosferi değiştirecek gerçekçi bir siyasi parti yok."
"İçimde karamsarlık duygusu uyanıyor"
Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Bölümü 2. öğrencisi Fatmagül Araz "Türkiye'deki siyasi partilerin seçim kampanyaları hoşuma gitmiyor" dedi.
"Yolsuzluk yapan parti sanki böyle bir şey ortada yokmuş gibi seçim kampanyası yürütüyor. Aynı şekilde toplumun belli kesiminde ismi terör ile anılan bir parti de barıştan söz ediyor. Bir diğer parti de bunlarla koalisyon kurmak için görüşüyor. Burada samimiyetten bahsetmek söz konusu olamaz. 7 Haziran seçimlerinden sonra MHP'nin şartları kabul edilmeli ve koalisyon kurulmalıydı. AKP sırf iktidarını kaybetmemek için ülkeyi tekrar seçime götürmek isteyip diğer siyasi partileri de buna mecbur bıraktı. İşte görüyoruz her türlü gizli kapaklı iş dönüyor, askerlerimiz ölüyor. Böyle bir ortamda hiçbir şey düzelmez. 1 Kasım erken seçimleri içimde karamsarlık duygusu uyandırıyor.
"Seçimlerin özgür bir ortamda yapılmadığını şöyle özetleyebilirim; Türkiye' de kim iktidarda ise özgürlük o siyasi partinin. Diğer siyasi partilere sürekli kısıtlamalar uygulanıyor. Örnek vermek gerekirse mitinglerde bir takım olaylar çıkartılıyor, partiler veya liderler sürekli hedef gösteriliyor. Bu durum özgür ve demokratik bir seçim ortamına ters düşer."
"Koalisyon olacak"
Mühendislik Fakültesi Mühendislik Bölümü 3. Sınıf öğrencisi Ramazan Ekinci, seçimlerin özgür bir ortamda geçmediği düşüncesinde:
"7 Haziran seçimlerinden sonra AKP tek başına iktidar kurabilecek milletvekili sayısına ulaşamadı ve koalisyon görüşmeleri süreci başladı. Koalisyonun kurulması kaçınılmaz bir durum gibi gözüktü ancak partiler arası uzlaşma sağlanamadı. Koalisyon kurulabilseydi Türkiye yeni ve huzur dolu bir sürece girebilirdi. 1 Kasım erken seçimlerinde sonuç yine koalisyon olacak diye düşünüyorum. Bu seçim AKP iktidarının yeniden tek başına iktidar olma hayallerinin sonu olacak.
"Siyasi partilerin seçim kampanyalarını özgür ve demokratik bir ortamda gerçekleştiğini söyleyemem. Gücün yanında duran medya yayın kuruluşlarının tüm siyasi partilere eşit bir şekilde yaklaşmaması ayrıca devletin, mu halif olan medya mecralarına baskı ve sansür uygulaması durumu açıklar nitelikte. Barış adı altında gerçekleşen mitinglerde rahat bir şekilde dolaşan canlı bombalar ve bu canlı bombaların neden olduğu ölümler son bulmadan zaten özgür bir seçim ortamından bahsetme ihtimali yok.
"Siyasetçilerin öncelikli odak noktası insan olmalı"
Gaziantep Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü 4. Sınıf öğrencisi İnci Adıgüzel, "Siyasetçilerin öncelikli odak noktası insan olmalı" dedi.
"Geçici AKP hükümeti halkın iradesi olduğunu iddia ediyor. Halkın iradesi ile meclise giren HDP'yi hedef gösteriyor. İnsanlık kavramı içerisine kendi seçmen kitlesini koyup diğer partilere oy veren seçmen kitlesini ötekileştiriyor. Yalnızca oy hırsı için siyasi partilerin böyle propagandalar yapması yanlış. Bu durum samimi değil.
"Önemli bir konu ise toplumsal cinsiyet sorunu. Kadınlara söz hakkı tanımayan erk zihniyet bir an önce toplumdan arınmalı. Partiler kadına karşı şiddet ve tecavüz gibi konularda daha etkin yasaların üstünde ortak çalışmalarla çözüm üretmeli. LGBTİ bireylere karşı hak ihlalleri uç noktalarda. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin göz ardı edilmemesi gerek. Siyasi liderlerin egolarını bir kenara bıraktığı, diyalog yolunun ön planda olduğu seçim sonucu ülkeye faydalı olacak."
"Barışın tekrar inşası için durum belirsiz"
"7 Haziran seçimlerinden sonra barış ortamının bozulmasının nedeni şu an ki geçici AKP hükümetinin tek başına iktidara gelememesi. Bunun devamı olarak seçimleri tekrarlama çabası da aklımda soru işareti yaratıyor. Bu nedenle 1 Kasım seçimlerinin barış konusunda nasıl bir sonuç doğuracağı belirsiz. 7 Haziran seçimlerinden 1 Kasım' a uzanan süreci göz önüne alacak olursak barışın tekrar inşası için durum oldukça belirsiz."
"İnsanlar mitinglerden korkar hale geldi"
"Seçim kampanyaları maalesef özgür bir ortamda geçmiyor. Türkiye' de yüzde 13 civarında oy almış bir siyasi partinin, Cumhurbaşkanı ve hükümet tarafından hedef tahtası haline getirilmesi toplumsal çalkantılara yol açtı. Türkiye'nin dört bir yanında seçim çalışmalarına saldırıların olması ve parti binalarının taşlanıp ateşe verilmesi vahim bir durum. Mitinglerde patlatılan bombalar da ölümlere ve toplumsal travmalara neden oldu. İnsanlar mitinglerden korkar hale geldi. Bu tür olaylar seçim kampanyalarının adil bir ortamda yapılmadığının kanıtı.
"AKP iktidarının elinde tuttuğu havuz medyası, yalnızca iktidar propagandası yapar durumda. Toplumun çoğunluğu ise yanlı yayın yapan bu medyayı izlemeye mecbur bırakılıyor. Alternatif medya organları ise muhalefet partilerinin propagandalarına yer verdiğinde teröre destek ile suçlanmakta. Halkın vergileri ile kamusal yayıncılık yapan TRT bile iktidar lehine çalışıyor. Özellikle HDP'nin temsili bu kanalda yok denecek kadar az. TRT kamusal yayıncılıktan çok taraflı bir yayın politikası güdüyor." Bianet
RSS