IMF “Göçmen Dalgası’nın Avrupa’da Meydana Getirdiği Ekonomik Zorluklar” başlıklı bilgi notu yayınlandı. Notun “Türkiye’deki Suriyeli Göçmenler” bölümünde Türkiye’nin dünyada en fazla göçmen barındıran ülkelerden biri olduğu belirtildi. Notta “Krizin başladığı 2011 Martı’ndan bu yana Türkiye yaklaşık 2 milyon Suriyeli göçmeni kabul etti (Toplam Suriyeli göçmenin yüzde 47’si, kendi nüfusunun ise yüzde 2.5’i.) Yetkililerin tahminlerine göre Türkiye 2011’den bu yana, 400 milyon dolar yabancı katkı dâhil 8 milyar dolar, kabaca GSYH’sının yüzde 1’ini Suriyeli göçmeni barındırmak için harcadı” denildi.
Bilgi Notu’na göre 2014 sonu itibarıyla Suriyeli göçmenlerin yüzde 86’sı göçmen kamplarını terketti ve genellikle Türkiye-Suriye sınırı yakınındaki yerleşim yerlerine gitti. Bu göçmenlerin oranı yüzde 62 oldu. İstanbul’a gidenlerin oranı ise yüzde 21 olarak hesaplandı. IMF çalışmasında, “2014 göç reformu, göçmenlere geçici koruma statüsü verdi ancak kayıtlı emek piyasasına erişimlerine izin verecek koşullar henüz yürürlükte değil. Böylece şu an itibarıyla göçmenler sadece kayıtdışı sektörlerde çalışabiliyor” denildi. IMF şöyle devam etti:
“Göçmenlerin girişleri, düşük eğitim düzeyine sahip Türk kadın işçilerin kayıtdışı tarımsal işlerden çıkışlarıyla sonuçlanmış gibi görünüyor. Aynı zamanda yerli işçilerin çalıştıkları yüksek ücretli kayıtlı işlerin miktarı ve aynı şekilde yerliler için ortalama ücretler de istihdamda önemli bir kompozisyon değişiminin olduğunu ortaya koyarak, artmış durumda. Göçmenlerin kayıtlı emek piyasası tarafından absorbe edilmeleri çalışma izini verilip verilmeyeceğine ve bu izinlerle bağlantılı kısıtlamalara bağlı durumda.”
IMF AB’ye 2015’te yapılan sığınmacı başvurularının 30 yılda yapılanların en yükseği olduğunu bildirdi.
IMF’ye göre kısa vadede göçmen dalgasının makroekonomik etkisi GSYH’da ılımlı bir artış şeklinde oluyor, bunun nedeni ise sığınmacılara sağlanan desteğin mali genişlemeye yol açması ve yeni gelenlerin emek gücü arzında genişleme meydana getirmesi. Bu etki Avusturya, Almanya ve İsveç gibi üç ülkede yoğunlaşacak. Orta vadeli ve uzun vadeli etki ise göçmenlerin emek piyasasına nasıl entegre olacaklarına bağlı.
Göçmenlerin yerli işçilere göre düşük ücret almaları ve düşük istihdam oranları zamanla azalıyor. Göçmenlerin emek piyasasına başarılı bir şekilde entegrasyonu nüfus yaşlanmasından kaynaklanan negatif mali etkinin bir bölümünü de karşılıyor.
Halkların genellikle savaşlar sonucu yerlerinden edilmelerini bir “insani trajedi” olarak değerlendiren IMF, “2014 sonu itibarıyla dünyada zorla yerinden edilen insanların sayısı 60 milyona ulaştı. Bu rakam son 70 yılın en büyük rakamı. Bunlardan 14.4 milyonu göçmen. Rakam 2013 sonundaki ölçümlere göre yüzde 25 arttı. Büyük ölçüde Suriye’deki iç savaşa, diğer bölgeler yanında Afrika ve Balkanlar dâhil, Orta Doğu’daki huzursuzluklara bağlı bu hızlı artış aynı zamanda göçmen topluluğunun büyük kaynağını oluşturuyor.
Geçen yıl ekim ayında AB ülkelerine 995 bin sığınma başvurusu yapılmıştı. Rakam 2014’ün aynı dönemine göre iki misli idi. En büyük artışlar Almanya, Macaristan ve İsveç’te görüldü. ANKA
Bilgi Notu’na göre 2014 sonu itibarıyla Suriyeli göçmenlerin yüzde 86’sı göçmen kamplarını terketti ve genellikle Türkiye-Suriye sınırı yakınındaki yerleşim yerlerine gitti. Bu göçmenlerin oranı yüzde 62 oldu. İstanbul’a gidenlerin oranı ise yüzde 21 olarak hesaplandı. IMF çalışmasında, “2014 göç reformu, göçmenlere geçici koruma statüsü verdi ancak kayıtlı emek piyasasına erişimlerine izin verecek koşullar henüz yürürlükte değil. Böylece şu an itibarıyla göçmenler sadece kayıtdışı sektörlerde çalışabiliyor” denildi. IMF şöyle devam etti:
“Göçmenlerin girişleri, düşük eğitim düzeyine sahip Türk kadın işçilerin kayıtdışı tarımsal işlerden çıkışlarıyla sonuçlanmış gibi görünüyor. Aynı zamanda yerli işçilerin çalıştıkları yüksek ücretli kayıtlı işlerin miktarı ve aynı şekilde yerliler için ortalama ücretler de istihdamda önemli bir kompozisyon değişiminin olduğunu ortaya koyarak, artmış durumda. Göçmenlerin kayıtlı emek piyasası tarafından absorbe edilmeleri çalışma izini verilip verilmeyeceğine ve bu izinlerle bağlantılı kısıtlamalara bağlı durumda.”
IMF AB’ye 2015’te yapılan sığınmacı başvurularının 30 yılda yapılanların en yükseği olduğunu bildirdi.
IMF’ye göre kısa vadede göçmen dalgasının makroekonomik etkisi GSYH’da ılımlı bir artış şeklinde oluyor, bunun nedeni ise sığınmacılara sağlanan desteğin mali genişlemeye yol açması ve yeni gelenlerin emek gücü arzında genişleme meydana getirmesi. Bu etki Avusturya, Almanya ve İsveç gibi üç ülkede yoğunlaşacak. Orta vadeli ve uzun vadeli etki ise göçmenlerin emek piyasasına nasıl entegre olacaklarına bağlı.
Göçmenlerin yerli işçilere göre düşük ücret almaları ve düşük istihdam oranları zamanla azalıyor. Göçmenlerin emek piyasasına başarılı bir şekilde entegrasyonu nüfus yaşlanmasından kaynaklanan negatif mali etkinin bir bölümünü de karşılıyor.
Halkların genellikle savaşlar sonucu yerlerinden edilmelerini bir “insani trajedi” olarak değerlendiren IMF, “2014 sonu itibarıyla dünyada zorla yerinden edilen insanların sayısı 60 milyona ulaştı. Bu rakam son 70 yılın en büyük rakamı. Bunlardan 14.4 milyonu göçmen. Rakam 2013 sonundaki ölçümlere göre yüzde 25 arttı. Büyük ölçüde Suriye’deki iç savaşa, diğer bölgeler yanında Afrika ve Balkanlar dâhil, Orta Doğu’daki huzursuzluklara bağlı bu hızlı artış aynı zamanda göçmen topluluğunun büyük kaynağını oluşturuyor.
Geçen yıl ekim ayında AB ülkelerine 995 bin sığınma başvurusu yapılmıştı. Rakam 2014’ün aynı dönemine göre iki misli idi. En büyük artışlar Almanya, Macaristan ve İsveç’te görüldü. ANKA