Martin Raiser:
-Türkiye’deki görev süresi sona eren Dünya Bankası Ülke Direktörü Martin Raiser, Türkiye’deki kentleşmeyi övdüğü “İnşaatı Dert Etmeyin, Türkiye’nin Büyüyen Kentleri Kalkınma İçin Olumlu” başlıklı bir makale yazdı.
-Ankara’daki toplu konut projelerini öven Raiser, “Geceleri kırmızı, yeşil ve mavi ışıklarla aydınlatılmışlar ve yeni geliştirilmiş bir konut vadisinin zirvesinde duruyorlar, çeşmelerle, birkaç camiyle tamamlanmışlar ve karşıdaki tepede, durumları daha iyi olanlar için teraslı evler. Bu konutlar birbirini izleyen beşinci döneminde Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek için prestij projeleri.”
-Raiser Türkiye’deki görev dönemini, “büyüleyici ve doyurucu” biçiminde tanımladı.
ANKAR (ANKA) – Orhan Aysezen - Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Martin Raiser, sıklıkla ısınan içi siyaset tartışmalarının, Türkiye’nin kentleşmesinin uluslararası kıyaslamada olağanüstü başarı olduğu gerçeğini kararttığını bildirdi. Raiser, Türkiye’nin Kore’den sonra son 30 yılda dünyada en hızlı kentleşen ülke olduğunu bildirdi.
Türkiye’deki görev süresi sona ermekte olan Dünya Bankası Ülke Direktörü Martin Raiser “İnşaatı Dert Etmeyin, Türkiye’nin Büyüyen Kentleri Kalkınma İçin Olumlu” başlıklı bir makale yazdı. Dünya Bankası blogunda yayınlanan makalesinde Raiser, “Türkiye’de büyüleyici ve doyucru üç buçuk yılım sona ererken bir konu öne çıkıyor: Türkiye’nin son otuz yıldaki olağanüstü kentleşmesi ve bunun ekonomi için ancak daha da genel olarak sosyal kalkınma için anlamı” dedi.
Ankara ilk kez ziyaret edildiğinde kenti çevreleyen yol boyunca inşa edilen toplu konutların dikkat çekmemesinin mümkün olmadığını kaydeden Raiser şöyle devam etti:
“Geceleri kırmızı, yeşil ve mavi ışıklarla aydınlatılmışlar ve yeni geliştirilmiş bir konut vadisinin zirvesinde duruyorlar, çeşmelerle, birkaç camiyle tamamlanırken karşıdaki tepede, durumları daha iyi olanlar için teraslı evler var. Bu konutlar birbirini izleyen beşinci döneminde Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek için prestij projeleri.”
Kentsel gelişimin bugün Türkiye’de önemli tartışma konusu olduğunu belirten Raiser, “Yeni kentsel altyapılar için kurdele kesme törenleri ve geleneksel yerleşim alanlarının geliştirilmesine karşı ya da tarım arazilerinin inşaata açılmasına yönelik protestolar gündemde eşit yer alıyor. Bu Türkiye’de kent nüfusunun geçen 30 yılda iki katından fazla artarak bugün 50 milyonu aştığı gözönünde bulundurulduğunda belki sürpriz değil. Güney Kore hariç hiçbir ülke 1960’lardan bu yana daha hızlı kentleşmedi.”
Dünya Bankası Ülke Direktörü Martin Raiser, “Sıklıkla ısınan iç siyaset tartışmaları, uluslararası karşılaştırmada, Türkiye’nin kentleşmesinin olağanüstü bir başarı olduğu gerçeğini karartıyor. Brookings’in son yayınlanan raporu dört Türk kentini (İstanbul, İzmir, Bursa ve Ankara) gelişen piyasa ve artan istihdam fırsatları açısından dünyanın en dinamik 10 kenti arasında gösterdi” ifadesini kullandı.
Bu gelişmelerin sorunların bulunduğu gerçeğini inkâr etme anlamına gelmediğini kaydeden Raiser, “Ancak Türkiye hızlı kentleşme ile yaşam standartlarında yükselişi kaynaştırabildi. Sadece birkaç ülke 1980’lerden bu yana kentleşmede yüzde 10 büyümeyi döviz satın alma gücü paritesi ile 5 bin dolardan fazla kişi başına gelir artışıyla bir araya getirdi. Türkiye; Şili, Malezya, Çin, Güney Kore, Botsvana ve bir avuç OECD ülkesi ile birlikte bu ülkeler arasında.Diğer ülkelerde kentleşme ya (Hindistan’da olduğu gibi) politikalar nedeniyle bodur kaldı ya da kamu desteği ve plan olmadan, kent varoşlarıyla genişleyen şehirlerde bir araya gelip yoğunlaşmanın ortadan kalkmasına yol açarak ilerledi” dedi.
Dünya Bankası’nın son Türkiye Kentleşme Değerlendirmesi (Turkey Urbanization Review) başlıklı raporunun Türkiye’nin kentleşmesindeki başarının sebeplerini anlamaya yardımcı olacağını anlatan Raiser, öncelikle Türkiye’deki arazilerin büyük bölümünün devlete ait olduğunu hatırlattı. Raiser şöyle devam etti:
“Bu köyden göçenlerin kentlerde; önce hoşgörüyle karşılanan, sonra intifa hakkı ve sonra da göç edenleri mülklerine yatırım yapmaya teşvik eden, belediyelerin de kamu hizmetleri götürmelerini sağlayan yasal tapu verilen kamu arazilerine yerleştikleri anlamına geliyor. Böylece Türkiye kentsel varoşların oluşumundan kaçınırken aynı zamanda ekonomik fırsatlarla uyumlu bir şekilde kentlere göçü cesaretlendiren mülkiyet hakları yarattı.Bu göçmen yerleşimleri, 1980’lerin sonundan itibaren ve son 10 yılda hızlanarak çağdaş konut geliştirme alanlarına dönüştü.Devletin konut kurumu TOKİ’ye kamu arazileri üzerinde geliştirme hakkı verildi, mevcut sakinlerin barınakları çağdaş apartman daireleriyle değiştirildi.Artan kentsel yoğunlaşma, bu kendi kendine finansman modelini yaşayabilir kıldı.
Böylece Türkiye’de kentleşme sadece iyileşen ekonomik fırsatlarla değil aynı zamanda halkın temel hizmetlere erişimi, dolayısıyla bir araya gelip yoğunlaşmanın ekonomik yararlarından sağlanan takviyeyle de ilişkilendi.” (ANKA)
-Türkiye’deki görev süresi sona eren Dünya Bankası Ülke Direktörü Martin Raiser, Türkiye’deki kentleşmeyi övdüğü “İnşaatı Dert Etmeyin, Türkiye’nin Büyüyen Kentleri Kalkınma İçin Olumlu” başlıklı bir makale yazdı.
-Ankara’daki toplu konut projelerini öven Raiser, “Geceleri kırmızı, yeşil ve mavi ışıklarla aydınlatılmışlar ve yeni geliştirilmiş bir konut vadisinin zirvesinde duruyorlar, çeşmelerle, birkaç camiyle tamamlanmışlar ve karşıdaki tepede, durumları daha iyi olanlar için teraslı evler. Bu konutlar birbirini izleyen beşinci döneminde Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek için prestij projeleri.”
-Raiser Türkiye’deki görev dönemini, “büyüleyici ve doyurucu” biçiminde tanımladı.
ANKAR (ANKA) – Orhan Aysezen - Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Martin Raiser, sıklıkla ısınan içi siyaset tartışmalarının, Türkiye’nin kentleşmesinin uluslararası kıyaslamada olağanüstü başarı olduğu gerçeğini kararttığını bildirdi. Raiser, Türkiye’nin Kore’den sonra son 30 yılda dünyada en hızlı kentleşen ülke olduğunu bildirdi.
Türkiye’deki görev süresi sona ermekte olan Dünya Bankası Ülke Direktörü Martin Raiser “İnşaatı Dert Etmeyin, Türkiye’nin Büyüyen Kentleri Kalkınma İçin Olumlu” başlıklı bir makale yazdı. Dünya Bankası blogunda yayınlanan makalesinde Raiser, “Türkiye’de büyüleyici ve doyucru üç buçuk yılım sona ererken bir konu öne çıkıyor: Türkiye’nin son otuz yıldaki olağanüstü kentleşmesi ve bunun ekonomi için ancak daha da genel olarak sosyal kalkınma için anlamı” dedi.
Ankara ilk kez ziyaret edildiğinde kenti çevreleyen yol boyunca inşa edilen toplu konutların dikkat çekmemesinin mümkün olmadığını kaydeden Raiser şöyle devam etti:
“Geceleri kırmızı, yeşil ve mavi ışıklarla aydınlatılmışlar ve yeni geliştirilmiş bir konut vadisinin zirvesinde duruyorlar, çeşmelerle, birkaç camiyle tamamlanırken karşıdaki tepede, durumları daha iyi olanlar için teraslı evler var. Bu konutlar birbirini izleyen beşinci döneminde Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek için prestij projeleri.”
Kentsel gelişimin bugün Türkiye’de önemli tartışma konusu olduğunu belirten Raiser, “Yeni kentsel altyapılar için kurdele kesme törenleri ve geleneksel yerleşim alanlarının geliştirilmesine karşı ya da tarım arazilerinin inşaata açılmasına yönelik protestolar gündemde eşit yer alıyor. Bu Türkiye’de kent nüfusunun geçen 30 yılda iki katından fazla artarak bugün 50 milyonu aştığı gözönünde bulundurulduğunda belki sürpriz değil. Güney Kore hariç hiçbir ülke 1960’lardan bu yana daha hızlı kentleşmedi.”
Dünya Bankası Ülke Direktörü Martin Raiser, “Sıklıkla ısınan iç siyaset tartışmaları, uluslararası karşılaştırmada, Türkiye’nin kentleşmesinin olağanüstü bir başarı olduğu gerçeğini karartıyor. Brookings’in son yayınlanan raporu dört Türk kentini (İstanbul, İzmir, Bursa ve Ankara) gelişen piyasa ve artan istihdam fırsatları açısından dünyanın en dinamik 10 kenti arasında gösterdi” ifadesini kullandı.
Bu gelişmelerin sorunların bulunduğu gerçeğini inkâr etme anlamına gelmediğini kaydeden Raiser, “Ancak Türkiye hızlı kentleşme ile yaşam standartlarında yükselişi kaynaştırabildi. Sadece birkaç ülke 1980’lerden bu yana kentleşmede yüzde 10 büyümeyi döviz satın alma gücü paritesi ile 5 bin dolardan fazla kişi başına gelir artışıyla bir araya getirdi. Türkiye; Şili, Malezya, Çin, Güney Kore, Botsvana ve bir avuç OECD ülkesi ile birlikte bu ülkeler arasında.Diğer ülkelerde kentleşme ya (Hindistan’da olduğu gibi) politikalar nedeniyle bodur kaldı ya da kamu desteği ve plan olmadan, kent varoşlarıyla genişleyen şehirlerde bir araya gelip yoğunlaşmanın ortadan kalkmasına yol açarak ilerledi” dedi.
Dünya Bankası’nın son Türkiye Kentleşme Değerlendirmesi (Turkey Urbanization Review) başlıklı raporunun Türkiye’nin kentleşmesindeki başarının sebeplerini anlamaya yardımcı olacağını anlatan Raiser, öncelikle Türkiye’deki arazilerin büyük bölümünün devlete ait olduğunu hatırlattı. Raiser şöyle devam etti:
“Bu köyden göçenlerin kentlerde; önce hoşgörüyle karşılanan, sonra intifa hakkı ve sonra da göç edenleri mülklerine yatırım yapmaya teşvik eden, belediyelerin de kamu hizmetleri götürmelerini sağlayan yasal tapu verilen kamu arazilerine yerleştikleri anlamına geliyor. Böylece Türkiye kentsel varoşların oluşumundan kaçınırken aynı zamanda ekonomik fırsatlarla uyumlu bir şekilde kentlere göçü cesaretlendiren mülkiyet hakları yarattı.Bu göçmen yerleşimleri, 1980’lerin sonundan itibaren ve son 10 yılda hızlanarak çağdaş konut geliştirme alanlarına dönüştü.Devletin konut kurumu TOKİ’ye kamu arazileri üzerinde geliştirme hakkı verildi, mevcut sakinlerin barınakları çağdaş apartman daireleriyle değiştirildi.Artan kentsel yoğunlaşma, bu kendi kendine finansman modelini yaşayabilir kıldı.
Böylece Türkiye’de kentleşme sadece iyileşen ekonomik fırsatlarla değil aynı zamanda halkın temel hizmetlere erişimi, dolayısıyla bir araya gelip yoğunlaşmanın ekonomik yararlarından sağlanan takviyeyle de ilişkilendi.” (ANKA)