“Rapor ortada, aslında pek bir ilerleme olmadığını, tersine bir gerileme olduğunu açıkça gösteriyor”
Avrupa medyası, Avrupa Komisyonu’nun bir aya yakın bir gecikmeyle Salı günü yayınladığı Türkiye İlerleme Raporu’nu tartışmaya devam ediyor. “Rapor ortada, aslında pek bir ilerleme olmadığını, tersine bir gerileme olduğunu açıkça gösteriyor” gibi görüşler dile getirilirken AB'nin kendi ilkelerine Türkiye'yi bağlayabilmesi için üyelik müzakelerenin yeniden başlaması gereğinin altı çiziliyor.
Deutsche Welle, “Demokraside ilerleme yok” başlığı ile verdiği yorumda Avrupa Birliği'nin Türkiye’yi çok yakından takip ettiği İlerleme Raporu’nda görüldüğünü, Türk yetkililerin ise, çıkan sonuçlardan memnun olmadığını belirterek, “Türkiye’deki sancılı demokratik süreci neler bekliyor?” sorusunu soruyor.
“Türkiye hafta sonunda Antalya’da gerçekleşecek olan G20 Zirvesi’nde dünya liderlerini ağırlamaya hazırlanırken İstanbul’da genç gazeteci Canan Coşkun 12 Kasım’da gerçekleşecek duruşmasını bekliyor. Suçu mu? Araştırmacı gazetecilik.Coşkun, işini yaptığı için yargılanıyor” sözlerine girilen yorumda, “Türkiye ile ilgili İlerleme Raporu ortada, aslında pek bir ilerleme olmadığını, tersine bir gerileme olduğunu açıkça gösteriyor” deniliyor.
DWelle, “İfade özgürlüğü ve toplanma özgürlüğü konularındaki kötüye gidiş, hukuk ve güçler ayrılığının bağımsızlığı noktasındaki yıpranma, Cumhurbaşkanı’nın anayasal rolünü aşması ve internet yasakları gibi birçok konunun Türkiye’yi Avrupa standartlarından uzaklaştırdığının raporda ele alındığını” anlatıyor.
Türk hükümetinin ise, rapordaki bazı ifadelerin haksız, abartılı ve kabul edilemez olduğunu açıklayarak cevap vermekte gecikmediğini söyleyen DWelle, yorumunda şu görüşler de dile getiriliyor:
“Seçim zaferinin ardından Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), sınırsız bir güce sahip olduğunu düşünse de, bu yanıltıcı bir algı. Müttefiklerinin Türkiye’ye ihtiyacı olduğu kadar Türkiye’nin de onlara ihtiyacı var ve AB’nin, ilerleme raporunu açıklamayı seçim sonrasına ertelemesinin kimseye faydası dokunmadı. Bu karar AB’nin zayıf gözükmesine, AKP'nin ise kendini daha güçlü hissetmesine neden oldu.”
DWelle “Önümüzdeki dönemde AB’nin Türkiye’ye daha belirgin mesajlar vermesi gerektiğini” de söylediği yorumunda, “Ara sıra yapılan 'Türkiye önemli bir müttefik’ açıklamaları yeterli olmuyor” dedikten sonra yorumunu şöyle noktalıyor:“Sığınmacı krizini aşmak için yapılan finansal yardımlar ise, sorunu çözmek için yeterli değil. AB'nin kendi ilkelerine Türkiye'yi bağlayabilmesi için daha güçlü bir etkene ihtiyacı var. Bunu sadece mülteci ya da Suriye sorunu çözmeye çalışmakla değil, bölgedeki demokrasiyi kuvvetlendirerek yapmalı. Bu hedef uğruna üyelik görüşmelerini yeniden başlatmaktan daha etkili nasıl bir mesaj olabilir? Esas soru ise, Türkiye bu mesajı algılayıp doğru yönde adım atacak mı? Zorlu da olsa bu yolda devam etmek herkesin çıkarına olacaktır.”ANKA
Avrupa medyası, Avrupa Komisyonu’nun bir aya yakın bir gecikmeyle Salı günü yayınladığı Türkiye İlerleme Raporu’nu tartışmaya devam ediyor. “Rapor ortada, aslında pek bir ilerleme olmadığını, tersine bir gerileme olduğunu açıkça gösteriyor” gibi görüşler dile getirilirken AB'nin kendi ilkelerine Türkiye'yi bağlayabilmesi için üyelik müzakelerenin yeniden başlaması gereğinin altı çiziliyor.
Deutsche Welle, “Demokraside ilerleme yok” başlığı ile verdiği yorumda Avrupa Birliği'nin Türkiye’yi çok yakından takip ettiği İlerleme Raporu’nda görüldüğünü, Türk yetkililerin ise, çıkan sonuçlardan memnun olmadığını belirterek, “Türkiye’deki sancılı demokratik süreci neler bekliyor?” sorusunu soruyor.
“Türkiye hafta sonunda Antalya’da gerçekleşecek olan G20 Zirvesi’nde dünya liderlerini ağırlamaya hazırlanırken İstanbul’da genç gazeteci Canan Coşkun 12 Kasım’da gerçekleşecek duruşmasını bekliyor. Suçu mu? Araştırmacı gazetecilik.Coşkun, işini yaptığı için yargılanıyor” sözlerine girilen yorumda, “Türkiye ile ilgili İlerleme Raporu ortada, aslında pek bir ilerleme olmadığını, tersine bir gerileme olduğunu açıkça gösteriyor” deniliyor.
DWelle, “İfade özgürlüğü ve toplanma özgürlüğü konularındaki kötüye gidiş, hukuk ve güçler ayrılığının bağımsızlığı noktasındaki yıpranma, Cumhurbaşkanı’nın anayasal rolünü aşması ve internet yasakları gibi birçok konunun Türkiye’yi Avrupa standartlarından uzaklaştırdığının raporda ele alındığını” anlatıyor.
Türk hükümetinin ise, rapordaki bazı ifadelerin haksız, abartılı ve kabul edilemez olduğunu açıklayarak cevap vermekte gecikmediğini söyleyen DWelle, yorumunda şu görüşler de dile getiriliyor:
“Seçim zaferinin ardından Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), sınırsız bir güce sahip olduğunu düşünse de, bu yanıltıcı bir algı. Müttefiklerinin Türkiye’ye ihtiyacı olduğu kadar Türkiye’nin de onlara ihtiyacı var ve AB’nin, ilerleme raporunu açıklamayı seçim sonrasına ertelemesinin kimseye faydası dokunmadı. Bu karar AB’nin zayıf gözükmesine, AKP'nin ise kendini daha güçlü hissetmesine neden oldu.”
DWelle “Önümüzdeki dönemde AB’nin Türkiye’ye daha belirgin mesajlar vermesi gerektiğini” de söylediği yorumunda, “Ara sıra yapılan 'Türkiye önemli bir müttefik’ açıklamaları yeterli olmuyor” dedikten sonra yorumunu şöyle noktalıyor:“Sığınmacı krizini aşmak için yapılan finansal yardımlar ise, sorunu çözmek için yeterli değil. AB'nin kendi ilkelerine Türkiye'yi bağlayabilmesi için daha güçlü bir etkene ihtiyacı var. Bunu sadece mülteci ya da Suriye sorunu çözmeye çalışmakla değil, bölgedeki demokrasiyi kuvvetlendirerek yapmalı. Bu hedef uğruna üyelik görüşmelerini yeniden başlatmaktan daha etkili nasıl bir mesaj olabilir? Esas soru ise, Türkiye bu mesajı algılayıp doğru yönde adım atacak mı? Zorlu da olsa bu yolda devam etmek herkesin çıkarına olacaktır.”ANKA