Bu bir başka SABA

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Benim en sevdiğim makamların içinde Hüzzam’ın ayrı bir yeri vardır. Fakat SABA makamına ise, hani derlerya ‘baygınım’ diye. İşte, öyle bir durum bendeki. Saba makamına eğer giriş taksimi ney ile yapılırsa, keyfine doyum olmaz. Bir eseri tekrar tekrar dinleyebilirim. Hele bir tanesi var ki beni, benden alıp götürür. Eserin esas güftesini yazan kişi, edebiyat dalında kendini isbat etmiş özel bir şahsiyettir.
1794 yılında Mora yarımadasında dünyaya gelir. Babası Mora’da bulunan Cerrahi tekkesinin Şeyh’i Necip Efendi olduğundan, Abdurrahman’ın eğitimine özel ilgi gösterilir. Çocukluğunda özel derslerle Latince, Yunanca, Farsça, Fransızca, Arapca ve İbranice ile harmanlanır ve 6 lisanı ana dili gibi öğrenir. Bu eğitimi onu eserler vermeye yönlendirir.
Tarihte bilinen Mora isyanları sırasında Trapoliçe de mahsur kalır. Bir müddet sonra Mısır a geçmeyi başaran Abdurrahman Efendi, Mısır da Kavalalı Mehmet Ali Paşa nın oğlu İbrahim Paşa ya Mektupculuk ve Takvim Müdürlüğü yapmıştır. Bu arada Kahire de Cerrahi Tekkesini de kuran Abdurrahman Efendi, Kavalalı Mehmet Ali Paşa tarafından FERİK rütbesine yükseltilip, baş muavinliğe getirilmiştir.
Kahire de değişen Hidivlik sonucu Abrurrahman efendi Istanbul a gelerek Taşkasap’ta bir konak satın alarak Istanbul’a yerleşir. Cerrahi tekkesinin Karagümrük’teki Asithanedeki merkezine devam ettiği söylenir. Istanbul’a bağlı olarak Trabzon Valiliği, Bosna Valiliği ve Vidin valiliğinde de görevlendirilir. Edebiyata olan yatkınlığından, bu tayinler sürecinde, bir çok şiirler yazmış, verdiği eserler içinde bir kaç roman olduğuda bilinir. Onca devlet işleri arasında edebiyata verdiği bu eserler, Saray tarafından takib edilir. Bir süre ünlü Bulak Matbaasının müdürlüğünü de yapar.
1856 senesinde Osmanlı Devletinin Meclis-i Tanzimat Azalığına seçilir. Bu tarih aynı zamanda Duyun-u Umumiyenin kurulması ve Danıştayında kuruluş tarihidir. 17 Mart 1857 senesinde Osmanlı Devletinin Maarif işlerini bir çatıda toplama girişimini yürütmesi için Maarif-i Umumiye Nezareti’nin başına Abdurrahman Efendi getirilir. Devleti Osmaniyenin ilk Maarif Nazırı olur. Osmanlı döneminde bir kimse yaptığı bir işte başarılı ise, o kişiye bütün çelişkili işlere memur eder, o kişiye bu yük taşıtılır.
Girit te isyan başlayınca Paşalık rütbesi verilen Abdurrahman Paşa, Girit’e Vali olarak tayin olunur ve geri döndüğünde tekrar Maarif Nazırlığına getirilir. Abdurrahman paşa aslında bu tayinler sürecinde yazdığı şiirlerde, kendi isminden ziyade başka bir isim kullanır . Kullandığı mahlas Sami Paşa olarak kayıtlardadır. Yazmış olduğu eserlerde ve bilhassa şiirlerde Sami Paşa olarak ilgi çekmektedir.
Osmanlı dönemlerinde görev yapan bazı Paşa’lar edebiyatla uğraştıkları da doğrudur. Sami Paşa bilhassa Kahire’de kaldığı müddetce, yazdığı şiirlerde hissiyatını yansıtabilen ender şairlerden olduğu söylenir. Sami Paşa 1877 senesinde Meclisi Ayan’a üye olmuştur. Sami Paşanın bazı şiirleri çok güzel eserlerde güfte olarak kullanılmış, çok beğenilmiştir. Ömrü boyunca bir oraya bir buraya göderilmekten bıkkınlığını ifade ettiğine inandığım bu şiirin, bir sabah rüzgarında yazılmış olduğunu düşünmekteyim.
Bunlardan bir tanesi vardır ki ben çok severim. Son Mısır’a gönderildiği tarihte yolculukta yazdığı şiir, Saba makamında bestelendiğini biliyoruz.

Güftesi Sami Paşa,
Beste Suphi Ziya Özbekkan
Usulü Aksak
Makam SABA

Semt-i dildare bu demler seferin var mı saba
Dil-i hasret zedeye nev haberin var mı saba
Ben giriftar-ı elem bülbülü efgan zedeyim
Verd-i Bağ-ı eleminde güzerin var mı saba
Çini zülfünde o şuhun eserin var mı saba

Bu güzel eseri yine sevdiğim bir sesten sizlere dinletmek isterim.


http://www.youtube.com/watch?v=Hax232LGXvw





Bu bir başka SABA