Barolar yalnızca meslek örgütü değildir
Hukukçu olmak ayrı, hukuk nosyonuna sahip olmak ayrıdır.
Avukatların menfaatlerini savunmakla, baro başkanı olmak da farklı şeylerdir.
Baro başkanlığı; hele de Türkiye gibi hukuksal alanda büyük sıkıntılar yaşanan bir ülkede, çok önemli işlevi olan, söylemleri ve eylemleriyle toplumsal duyarlılık yaratıp, ses getirmesi gereken bir makamdır.
Bu makamlarının, hukukun üstünlüğü bağlamında, kanun yapıcı üzerinde ciddi anlamda baskı unsurları olmaları gerekir ve beklenir.
Meslektaşlarınızın lafı bile edilmemesi gereken iki kuruşluk menfaatini savunmak için Baro Başkanı olmanıza ve hukuk nosyonu taşımanıza gerek yoktur.
Türkiye hemen her alanda “hukuk” sorunu yaşıyor.
Adalet geç tecelli ediyor, hukuk sistemi her geçen gün biraz daha siyasallaşıyor, gazeteciler hapse atılıyor, bazı mahkemelerin verdiği kararlar toplum vicdanını rahatlatmıyor, kanatıyor.
Yaşanan hukuk sorununun en önemli ayaklarından birini ise ne yazık ki avukatlık mesleğini icra eden bazılarının tutum ve davranışları oluşturuyor.
Son yıllarda paralı üniversitelerden “hukuk nosyonu” edinemeden mezun edilen avukatlar, vatandaşı avukatlık mesleğinden nefret eder hale getiriyor.
***
Eline bir kurumun avukatlığını geçiren başlıyor vatandaşı tehdit etmeye.
Mesela, meslektaşları birini anlatıyor.
Eline bir borçlu geçirdi mi, 150 lira vekalet ücreti için telefon rehberini önüne alıp, o borçlu ile aynı soyadı taşıyan herkesi arayarak, “Akrabanız borcunu ödemiyor” diye aklınca borçluyu dosta düşmana rezil etmeye çalışıyormuş.
Yine dostumuz olan avukatlar, kendi vekalet ücretini almak için vatandaşın evine hacze giden avukatlar olduğunu anlatıyorlar.
Baro Başkanı, kırmızı kağıtlara basılmış mektuplarla Telekom’un borcunu tahsil edeceğim diye vatandaşa tehdit mektubu gönderen avukatlardan habersiz mi?
Neden mesleğin onurunu ve itibarını korumak için çaba gösterip, gereğini yapmıyor?
Çünkü, bir sonraki seçimde yeniden başkan seçilme kaygısı daha ağır basıyor.
***
Ülke bu kadar kritik bir dönemeçten geçerken, Gaziantep Barosu Başkanı, Türkiye’nin hukuki sıkıntılarını, toplumsal duyarlılıklarını dile geçireceği yerde, eften püften beş para etmez konularla uğraşıyor.
Yani tanrı aşkına stajyer avukatların adliyenin protokol kapısından girip girememesi bu kadar önemli mi?
***
Somali
Gaziantep’te kurumsal olarak Somali’ye en büyük yardımı Şahinbey Belediyesi yapmış. 1 milyonunun üzerinde bir yardım.
Büyük para vallahi tebrik etmek lazım.
Geçenlerde bir dostumuz söyledi, bir işadamı da trink 50 bin lira saymış.
Memleketin dört bir yanında camilerde açılan çarşaflar Somali için dolup taşıyormuş.
Türk insanının bu yardımseverliği beni her zaman çok etkilemiş ve şaşırtmıştır.
***
İlla da Deniz Feneri gibi olaylar ortaya çıktıktan sonra, insanların nasıl olup da yerine ulaşacağını düşünerek safiye duygularla bu kadar paraları bastırabildiğini bir türlü anlamamışımdır.
Zaten, böyle konularda tüm yolsuzluk ve usulsüzlüğe rağmen yine de para toplanabiliyor olması, vatandaşın halisane duygularının istismara ne kadar meyyal ve açık olduğunun da bir göstergesidir.
***
Şahsen, ne yapılan yardımların yerine ulaşacağına zerre kadar inancım var, ne de o toplayanlara bir kuruş veririm.