Kaymak yeme
Gaziantep’e bahar gelince bir keyifli iş daha yapılırdı.
Baharda kaymak yemek…
Kaymak yemek için ya (Meydan’a) yani tabakhaneye ya da Türktepe’ye gidilirdi. Çünkü bu semtlerde inek, davar besleyen evler vardı.
Bir kere kaymak, lüle kaymağı veya pişmiş sütün üstünden toplanan sahan kaymağı değil…
Bu kaymak başka kaymak.. Fırından kaymak ekmeği alınır, bu semtlere gidilir.. Kaymakçı evi bilinmiyorsa gösterirler
Aha.. şu evde var, derler.
Dış kapıdan seslenirsiniz.
Kaymak var mı aba?
içeriden bir kadın sesi gelir.
Var var.. yukarı gelin!
Kaymak yemeye gidecekler önceden kaymakçı evine haber verirlerdi:
“Yarın sabah 12 kaymak istiyoruz. Bize ayırın.”
Ertesi gün, gün doğarken fırından kaymak ekmeği alınır, kaymakçı evine gidilir. Ekmeğini, kaymak yiyecekler fırından kendileri alıp getirirler. Çünkü kaymak batırılacak ekmek (soğumaya yüz tutmuş, ılık) olmalıdır.
Kaymak batırmak ta marifet isterdi: Sütlü hayvanı olanlar sütü sağınca, sahanlara, lengerilere, amadanlarakoyar, varsa bu dolabında, yoksa serin bir yerde 24 saat bekletilir. Kaymak sütün yüzünde toplanır. Kaymak ekmeği azıcık sütle ıslatılır, kaptaki sütün üstüne usulca yatırılır. Biraz durduktan sonra birden çevrilir, sahanlara, tepsilere konur. Üstüne süzme bal ya da toz şeker konur. İsterseniz kaymakçı evinde,isterseniz karşıdaki bostanların arasında, çimenlerin üstünde yersiniz. O günlerde nişanlı eviniz varsa onlara da kaymak göndermek adettir, tabi kaymaklar, kaymakla beraber marul ve kokulu gülde gönderilir...
İşte Gaziantep’te kaymak ve kaymak yemenin hikayesi bu.