Eski Ramazanlar
Eski Ramazanlar’da yapılan her iş güzel, her iş hayra ve iyiliğe dönük olurdu. O zaman elektrik olmadığından camilerin içi- dışı, minarelerin şerefeleri kandillerle süslenirdi. Fitilleri de süpürge çöpüne sarılmış pamuktan olurdu. Gerekli çöp ve pamukları, o mahallenin çocukları ev ev dolaşarak, koro halinde“-ya süpürge, ya pamuk!..” diye bağırarak toplarlar cami avlusunda, müezzin efendinin nezaretinde yaparlardı.
Ramazan geceleri dolup taşan camilerin başında Hacı Nasır Camii gelirdi. Hafız Tevfik Efendi teravih namazını süratli kıldırması ile meşhurdu.
Camiden çıkanlar çoğunlukla kahvelere gider, çaylar içilir, Karagöz veMeddahlar seyredilir, açık olan çarşılar, dükkanlardan alış veriş yapılırdı. Ramazan’ın 15’inde davulcular maniler, gazeller söyleyerek bahşiş toplarlardı:
Kar yağdı, kürekİster
Damlara direk ister
Benim karnım tok’dur amma
Arkadaşım börek ister…
Dom dom da dom dom…
Mahallemin zengin bey ve efendileri Ramazan’da en az bir kere iftar sofrası açarlardı. Camiminimamına, müezzinlerine, yoksullara ve yakın tanıdıklarına yemek verirlerdi.
Ramazan’ın renkli görüntülerinden biri de sahur vakti, minarelerden gelentemcit sesleri olurdu. O mahalleden güzel sesli olanlarmüezzinlerle beraber minareye çıkar kasideler, koşmalar okurlardı.
Bir minarenin sesi öbürüne karışır, ikinci davul çıkıp da imsak topu atılıncaya kadar bu güzellik devam ederdi.
İmsak topu atılınca ağızlar çalkalanır,“niyet ettimRamazan-ı Şerifin yarınki orucuna” diye niyet edilirdi.
Erkekler camiye gider, kadınlar da ortalığı toplayıp yatarlar.
Yavaş yavaş evlerin ışıkları söner, sesler kesilir, sahur şu dua ile sona ererdi
“Allah her yıl yeniRamazanlar’a çıkarsın.. Amin!