Yağmur Duası
Gaziantebin en renklisimalarından biri olan merhum Şakir Sabri Bey hocadan dinlemiştim:
Yağmurun çok az yağdığı, kuraklık olduğu yıllarda insanlar ellerini göğe açar, yağmur duasına çıkarlarmış.
3 çeşit yağmur duası olurmuş:
Birinci dua’da mahşeri kalabalık toplanır, herkes elbisesini ters giyer, Kadiri dervişleri öne düşer, yeşil sancaklarını açar, mansar, kudüm ve haliliyelerin” Cüzzam… Cüzzam…Cüzzam…” sesleri arasında Düztepe’ye çıkarlarmış.
Tepede hep birlikte bütün eller göğe açılır, hocaların okuduğu dualara hep beraber “Amiiiin!”diye katılır, yine mansarların eşliğinde şehre dönerlermiş.
Yağmur duasının ikinci şeklindehalk camide toplanır, yuvarlak şekilde bağlanan bir asma çubuğu üstüne okunur, çubuk götürülüp dereye atılırmış.
Yağmur yine yağmazsa, çaresiz kalan halk, bir ot veyamerkep kafası bulur, ona okunur, yine dereye atılırmış!
Bu yılda yağmurumuz az yağdı. Dileriz yağmur duasına gerek kalmaz.
Yağmur duasını mizahi bir fıkra ile bitirelim diyorum:
Şehirlerimizin birinde yağmur yağmamış. Yağmur duasına çıkmaya mecbur kalmışlar. Halk, okullargrup grup yağmur duasına çıkıyorlar.
Bakmışlar ki bir okulun öğrencileri de yağmur duası için yollara düşmüş. Bizim Bektaşi gülmüş:
-Erenler, demiş, bu çocukları boşuna götürüyorlar. Onların duası kabul olmaz. Olsa idi, bir tane öğretmen kalmazdı dünyada!