Kent Konseyi
Geçtiğimiz Cuma günü Gaziantep Kent Konseyi Genel Kurulu, ‘Suriyeli Misafirlerin Şehrimiz Üzerindeki Etkileri ve Alınacak Tedbirler’ konulu gündemle toplandı.
Konsey Başkanı Mehmet Aslan’ın ciddiyeti, toplantıların hemen bütün üyelerin mevcudu ile başarılı ve verimli geçmesine neden oluyor.
Suriye konusu fevkalade önemli. Hani selefin, “Ben Belediye Başkanı olarak devam etseydim, her şeyi bırakır, yalnız bu konu ile ilgilenirdim” dediği gibi hayati bir konu. Ama iyi ki devam etmemiş, selef hangi dediğini yaptı ki Antep’te oturup da bu dediğini yapsın! Ama halef öyle değil; var gücü ile çalıştığı gibi iletişimdeki ustalığı ile Ankara’yı da kendine uyduruyor.
Vali Erdal Ata, Suriyeli misafirlerin sayısında nihayet 300 bin rakamına yaklaştı. Gerçi biz hala 500 bin de ısrarlıyız ama hiç olmazsa aramızdaki fark kapanıyor.
Metropol nüfusun bir milyon 500 bin, gelen misafir de 500 bin olursa, bu işin içinden nasıl çıkılabilir ki?
Bakan Başkan Cenevre’de bir toplantıya katıldı. Cenevre’nin nüfusu 190 bin ve oturduğu alan neredeyse Gaziantep kadar! Şimdi bu insanlara dese ki, bizim şehrimize 500 bin misafir geldi; öyle veya böyle karınları da doyuyor, yaşam da sürüyor! İnanırlar mı? Zannetmiyorum!
İşte mesele burada, dünyaya bunu anlatmak ve katkılarını istemek en doğal hakkımız. En küçük bir şey olunca, ‘İnsan hakları’ diye ayağa fırlayanların bunu bilmesi ve katkıda bulunması elzemdir.
Kent Konseyi dersine iyi çalışmış. STK’lardan raporlar almış, resmi kurumlarla istişarede bulunmuşlar ve toplantıda eksik bir şey varsa, onu da raporlarına eklemek üzere kaydettiler. Opr. Dr. Samet Bayrak, çok ciddi kalıtsal hastalıklardan bahsederek Suriyeliler’le olan ilişkilerde çok dikkatli olunması için önlem önerdi.
Başkan Mehmet Aslan, sorunları çözüm önerileriyle birlikte önümüzdeki günlerde ilgili Bakanlara, Başbakan’a ve Cumhurbaşkanı’na bizzat götürecek.
Konsey ciddi işler yapıyor. Oluşumu itibariyle de çok etkili olacağını tahmin ediyorum.
Mutlu et, mutlu ol...
Ülker Hanedanlığının sahibi Murat Ülker, dün Hürriyet Gazetesi’nde Vahap Munyar’ın köşesinde misafirdi.
Murat Ülker çok ilginç bir sanayici. Eğitimi, donanımı bayağı iyi; Boğaziçi Üniversitesi mezunu. Ama bunlardan daha ötesi, çok akıllı ve zeki bir işadamı.
Son 10 yılın en çok öne çıkardığı işadamı. Ferit Şahenk gibi bu devrin başka işadamları da var. Ama Ülker’in durumu çok farklı.
Murat Ülker, tam 7 sene önce (20 Kasım 2007) dünyanın çikolata markası Godiva’yı aldığında iş dünyası için büyük sürpriz olmuştu. Bir milyar dolara yakın nakit ödeme yapılan bu alım için Euro Bölgesi ekonomistleri temkinli yaklaşmıştı. ‘Godiva’ şüphesiz büyük bir marka ama genel kanaat değerinin çok üzerinde satılmıştı. Ayrıca böyle bir çikolata markasını yönetmek de epey maharet isteyen işti!
Daha sonra Ülker, Kuzey Amerikalı DeMet’s Candy Company’yi satın aldı. Geçen sene Aralık ayında gerçekleşen bu alım için 221 milyon dolar ödendi. Bu dev sektörün en önemli dergisi ‘Candy Industry’de okuduklarımdan sonra kişisel tahminim bu alım Amerika’daki ‘vize’ gibi bizim için başağrısı olan sorunların kökten çözümü içindi! (Candy’de Şölen’le ilgili okuduklarımı da ayrı bir yazı konusu yapacağım.)
Ülker, dünyanın 3’üncü büyük bisküvi üreticisi United Biscuits’i satın aldığında asıl en büyük sesi getirdi. Bu alım dünyanın en büyük ekonomi yayın organlarında, WSJ, Reuters, BBC, Bloomberg’te yer aldı. Bütün bu ciddi ajans ve yayın organlarının hiçbiri fiyat konusunda resmi açıklama yapılmadığı için, net bir yayın yapmadı. Ancak, bazıları 2 milyon İngiliz Pound’u, yani 3 milyar dolar gibi tahminde bulundular.
İngiltere’de bir sanayi kuruluşu almak çok ama çok zor, şeytanla aynı çuvala girmek gibi bir şey! Toplam 7100 işçinin 4 bin 600’ü İngiltere’deki 6 büyük kente yayılmış fabrikalarda çalışıyormuş. Bu ülkedeki işçi sendikalarının ünü malum!
Yine benim kişisel düşüncem, bu da stratejik bir alım!
Ödemede de ilginç bir yöntem olmuş. Ülker, yüzde 40 özkaynak kullanacakken, bankalar alım bedelinin yüzde 90’ını karşılamakta çok ısrarlı olunca, Murat Ülker de, “Peki, o halde neden olmasın!” demiş.
Ülker, bu sektörde çok zor bir rekabetin içinde bulunurken, hemen aynı paralara Koç, rekabetin pek olmadığı Tüpraş rafinerisini satın almıştı!
Büyük para haraketleri var, cesur tavırlar var!..
Siirtli Ethem Sancak da BMC’yi 725 milyon liraya aldığında yine ekonomik veriler ışığında kafamda soru işaretleri oluşmuştu. Ancak, Katar’lı Fon’un BMC’ye yüzde 49 ortak olması ve son olarak da tanesi 600 bin liradan 100 adet TOMA siparişi alınınca, demek ki doğru iş yapmışlar diye düşünmeden edemedim!
Ekonomiyi çok yönlü düşünmek lazım. Yani, ekonomi asla sadece ekonomi değildir! Stratejik yönü var, siyasi yönü var ve bazen nedenini bilemeyeceğiniz, ancak tahmin edebileceğiniz yönü var!
Ama illa da bir ekonomi tarifinde ısrarlıysanız, onu da en iyi Murat Ülker yapmış:
Mutlu et, mutlu ol...