AK Parti İl Başkanı nasıl belirlendi?
Siyasi partilerin haberlerini yapan muhabirler vardır. Güvenilir kaynaklara sahip oldukları için parti içinden aldıkları duyumları, verileri özel habere dönüştürüp kamoyunu bilgilendirirler.
Bu dünyanın her yerinde böyledir. Ben de ulusal ve yerel parti haberlerini belli muhabirlerin yazılarını takip ederek öğrenirim.
AK Parti’nin yeni il başkanının kim olacağını da merakla izliyordum. İktidar partisinin il başkanlığı, Gaziantep için stratejik bir makamdır. Partiye seçim kazandıran en önemli faktörün genel başkanın bizzat kendisi olduğu bilinse de, benim görüşüm ve tecrübelerim il teşkilatının sorumluluğu ve başarısı daha da önemlidir.
Parti muhabirleri yalnız duyumlarla başarılı gazetecilik yapamazlar. Partinin yapısını, tüzüğünü, teamüllerini, geleneklerini ve siyasilerin niteliklerini de bilmeleri gerekir. Aksi halde çuvallarsınız!
İyi haber kaynağına sahip olduklarını bildiğim birkaç muhabirden bu olayı takip ederken bende oluşan izlenim Hakan Aslansoy’un ipi göğüslemek üzere olduğuydu. Aslansoy’u ve ailesini de tanıdığım için kendi kendime, “Şanslı parti, düzgün ve başarılı insanlar bulabiliyorlar” diye mırıldanmıştım.
Okuduğum muhabirlerin hiçbirisi doğru tahmin yapamadı! “Sürpriz bir isim” diyerek çuvallamalarını örttüler!
Oysa, sonradan öğreniyoruz ki, bunun emareleri daha önce verilmiş! Ama farkına varılmamış! Şanlıurfa’da yapılan İl Başkanları toplantısına Başbakan Davutoğlu, Eruslu’yu bizzat davet etmiş. Danışmak, fikrini almak için davet edildiği tahmini yapılıyor.
Derin kulağa sahip bir arkadaşım bana, “Sana yeni bir şifre veriyorum. Bütün olayları bu şifre ile çözebilirsin: Bir dişi, bir erkek!” diye nasihatta bulunmuştu.
Birisini herkes biliyor. Gaziantep’in CEO’su, yani son sözü söyleyeni. Ama diğerinden galiba henüz çok kimse haberdar değil: Ökkeş Eruslu!
Başbakan Erdoğan Antep’e Dedeman’a geldiğinde, yanına korumaları bile almadan Eruslu’nun evine gidip başbaşa 2 saat konuşmuştu. O zaman, bunu bilenler ibrenin tekrar asıl sahibine döndüğünü anlamışlardı.
Dr. Güzelbey’le girilen ve Hürriyet’e manşet olan polemikte Eruslu yüzde yüz haklıydı. O haberin ertesinde yapılan basın toplantısında Dr. Güzelbey hamlık yapmış, Eruslu’yu üzmüştü. Ama Eruslu, hiçbir zaman asaletini bozup ona cevap verme tenezzülünde bulunmamıştı.
Ne oldu? Yıllar geçti, şimdi Dr. Güzelbey, istihbaratım doğruysa, Kanada’da emlakçılık yapıyormuş. Genel Sekreter’in de Afrika’da hayvan çifliği varmış. Eruslu ise burada dimdik ayakta duruyor. Bazen işi zamana bırakmak en doğrusu…
Lafı dağıttık biraz! İl Başkanı olması için karar verilen Eyüp Özkeçeçi’nin babası merhum Vedat Ağabey’i tanırdım. Bakır Han, Yeniçeri Sokak’ta komşumuzdu, kardeşi Cevdet Bey’le birlikte malzeme sattıkları, iyi iş yapan bir dükkanları vardı.. Çok kibar, beyefendi, iyi bir insandı. Eyüp Özkeçeci de tek oğluydu. Gaziantep eşrafından saygın bir ailenin evladı yani. Böyle ailelerin çocuklarından Gaziantep’e ancak fayda gelir, çünkü yanlış yapma hakları olmaz.
Bu durumda artık Hakan Aslansoy da milletvekilliği için aday gösterilirse benim için sürpriz olmaz.
Federasyonun acıklı hali!..
Hakem hataları son dönemde çok artınca, TFF seçim öncesi ağır baskı altına girdi.
TFF Başkanı Yıldırım Demirören aradığı çareyi
yakın bir gazeteci arkadaşının dahiyane fikrini sahneye koyarak buldu!
İlahlar bir kurban istiyordu!
Hakem Komitesi Başkanı Zekeriya Alp de, aranan kurbandı. Zaten bütün melanet hakemlerden kaynaklanmıyor muydu?
Amma velakin, Zekeriya Alp düzgün bir insandı ve işini de iyi yapıyordu. Hakemler formsuz olunca, başka ne yapabilirdi ki!
Demirören’in resen yetkisi vardı, Alp’i ilahlara kurban verebilirdi ama işin kitabına uydurulması gerekiyordu!
Demirören, senaryo icabı yakın arkadaşı, iş ortağı olan bir kulüp başkanını aradı, “Hani konuşmuştuk ya, üfür hadi, ama iyi üfür ha, sesi buradan, İstanbul’dan duyulsun”dedi.
Arkadaşı kulüp başkanı da üfürüğü bayağı kuvvetli biriydi! Ne de olsa, ‘Peygamberler Şehri’nin yetiştirdiği düzen adamıydı! Nefesini tuttu, ciğerindeki bütün havayı bir anda boşaltınca İstanbul’da TFF’deki ofisinde Zekeriya Alp sarımsaklı kokudan rahatsız oldu. “Bu ne biçim pis kokulu, dayanılmaz üfürük böyle!” dedi ve odasını terk edip gitti!
Demirören hemen üfürükçü ortağını aradı, “Sen neymişsin be abi!” dedi ve ekledi: “Tabata, Tabata…”
Yani, Swanili dilinde teşekkür teşekkür, demek!..
Gerisini futbolu takip edenler biliyor.
TFF Başkanı Demirören, senaryo gereği Alp’i övdü, yere göğe sığdıramadı, haberim olsaydı istifa lafını ettirmezdim, dedi! Ama işte bir kere olan olmuştu!
Şu tesadüfe bakın ki, hemen o gün TFF Yönetim Kurulu toplantısı yapılırken bari yeni Hakem Komitesi Başkanı’nı da seçelim dendi. Yine tesadüfler, toplantıda birden birisinin aklına Yusuf Namoğlu geldi! İşi uzatmanın da alemi yoktu, madem birisinin aklına geldi, bizim de başımıza gelsin diye hemen oracıkta karar aldılar, toplantı bitmeden de Namoğlu’nu arayıp başarılar dilediler.
Tesadüf bu ya, Namoğlu’nun da listesi hazırmış!
Birkaç gün sonra Demirören’in sahibi bulunduğu gazeteler, Demirören’e tam sahife ayırarak, yarım sayfa da resmini basarak, “Daha yapacak çok işimiz var” demecini yayınladılar. Böylece, Demirören’in adaylığı teyid edilmiş, önünün de açılmış olduğu iyice anlaşıldı.
Bu ülkede gerçekten demokrasi çok güçlü, kimse çaresiz kalmıyor!