Miras…
Bir arkadaşım söyledi, dün mezatta büyük bir satış varmış. İbrahimli’deki 1.100 metrekare bir arsa için 4 milyon 400 bin liralık keşif bedeli tespit edilmiş. Merhum Kazım Kafadar’ın varisleri ve küçük bir hisse de Z. Kepkep’in varmış, aralarında anlaşamadıkları için arsa mezatta satıldı. Mal paylaşımı böyle yapılınca hem değerinden bir hayli aşağıya gidiyor, hem de yüzde 20’yi bulan çeşitli masraflar satış bedelinden tenzil ediliyor.
Mezatta satış, keşif bedelinin yüzde 50’sinden başlıyor. Yani, mahkeme başkatibi satışı 2 milyon 200 bin liradan başlatacak. Şu sıralar gayrimenkul satışlarındaki sıkıntıdan dolayı belki de değerini bulamadan el değiştirecek.
Daha makul bir çare bulunamaz mıydı; bulunamıyor! Kardeşler, varisler birbirine karşı merhametsiz davranıyor.
Birkaç gün önce bütün gazetelerin birinci sayfasında Gaziantep mahreçli bir haber vardı: İki erkek kardeş, iki kız kardeşi tabanca ile öldürdü.
Kardeşlerin ikisi mezara, diğer ikisi de uzun yıllar kalacakları cezaevine gittiler.
Bunun mantıklı bir açıklaması olabilir mi?
Miras için öldürmek veya ölmek veya uzun yıllar deliğe girmek!
Buna ancak cehalet denebilir. Ama miras işinde eline tabanca almadan karşıdakini öldürebilen vicdansız profesörler bile var. Profesöre cahil denebilir mi?
İnsanoğlundaki bu hırs, paraya aşırı düşkünlük olunca, bir de buna vicdansızlık eklenince akla, hafızaya sığmayan işler yapabiliyorlar.
Ölüm hak; miras helal…
Kısaca böyle deniyor.
Arkadaşım bu sözü de şöyle tevsir etti:
Açgözlülük işte böyle meşrulaştırılıyor. Her duyduğumda söyleyenin ve muhatabı olanların yüzündeki kendinden emin tavra rağmen midemi bulandıran bir söz bu! Keşke rahmetli miras olarak biraz da ahlak bıraksaymış diyesim geliyor ama ölene mi kalanı mı hakaret etmiş olacağımdan emin olamadığımdan susuyorum.”
Miras konusunu çok iyi bilen arkadaşım sözlerine şunu da ekledi. İlginç buldum.
Ölü ile aynı dinden olmayan; varisi olduğu kimseyi öldüren; köle ve veled-i zina miras alamaz.
Bir hayli karışık işler (!) ne dersiniz?