Batı, çok endişeli ve sinirli!..

YAYINLAMA: 10 Ağustos 2016 / 20.00 | GÜNCELLEME: 10 Ağustos 2016 / 20.00

Putin-Erdoğan buluşması dün gerçekleşti.

Bu buluşmanın ne kadar önemli ve tarihi bir buluşma olduğu konusunda henüz tam bilgimiz yok.

Batılı medya dün bu konu üzerinde epey spekülasyon yaptı.

Ben en çok BBC’nin manşetini beğendim:

Erdoğan’ın Putin ziyareti Batı’yı sinirlendirdi…

 

Dr. Michael Sahlin’in Batılı gözüyle yorumunu beğendim. Sahlin, emekli bir İsveçli büyükelçi. Şimdi SUITS’in başında. (Stockholm Üniversitesi Türkiye Çalışmaları Enstitüsü).

Şöyle diyor:

“Eğer zannediyorsanız ki, Erdoğan’ın Putin ziyareti, Batı’nın ilgisizliği nedeniyle alelacele verilmiş bir karar, yanılırsınız! Veya Putin’in yumuşak desteğine karşı Erdoğan’ın bir takdir ve teşekkür ziyareti, yine yanılırsınız.

İki ülkenin karşılıklı önemli yararları söz konusu. İyi giden ekonomik ve politik ilişkilerin, iki ülkenin kendi inisiyatifleri dışında bozulmasını iki lider kavradı ve kaldıkları yerden daha da ileri gitmek için işbirliği yapıyorlar.”

 

Alman Bild Gazetesi’nin de değerlendirmesini beğendim.

Onlar da, 1963 yılında çevrilen ilk ‘James Bond’ filmine atıf yaparak, Erdoğan-Putin buluşması için ‘From Russia with love/Rusya’dan sevgilerle…” başlığını kullanmış.

 

Ama en anlamlı başlık,  bir Alman düşünce kuruluşunun:
“Kimin kime ihtiyacı var? Erdoğan’ın Batı’ya mı? Batı’nın Erdoğan’a mı?”

Bu değerlendirmenin üzerinde durmak lazım. Almanlar böyle düşünüyorlarsa, bizim şu anda bildiğimizden daha fazla bildikleri var, demektir.

 

Putin; zeki, ihtiraslı, çok donanımlı, korkusuzca büyük riskler alabilen önemli bir lider.

Leningrad Üniversitesi’nde (Şimdiki adı St. Petersburg) hukuk okumuş. Yüksek lisansını ise ekonomi üzerine yapmış. Uzun yıllar KGB’de (Rus istihbarat kurumu) çalışmış. St. Petersburg’da belediye başkan yardımcılığı yapmış. Sportmen, kabına sığmayan bir lider. Ülkesini yıllardır tek başına yönetiyor.

 

İşte böyle bir insanla aşık atıyoruz.

Ama biz de hiç fena sayılmayız. Bizim ‘Şark Kültürü’müz evelallah her şeye şerbetlidir!..

 

  

 

Bugün köşemi Cengiz Halil Çiçek’in nostalji yazısı ile paylaşıyorum.

 

“O İYİ İNSANLAR, O GÜZEL ATLARA

BİNİP ÇEKİP GİTTİLER”

 

Edebiyatımızın en önde gelen yazarlarından Büyük Usta Yaşar Kemal, Demirciler Çarşısı Cinayeti kitabında, “Bindiler de çektiler gittiler, o iyi insanlar, o dünya güzeli atlara... O yiğitler, o her birisi kaplan örneği şahinler, o ceren gibi atlara bindiler de başlarını aldılar gittiler. Bir daha, bir daha hiç gelmeyecekler. Hiç hiç hiç! Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık. Şu dünyanın yaşaması müşkül hal ilen. Bin iyiyi bir kötüye kul eden” diyor.

 

Dayımın oğlu Kürşat’ın, 11 Temmuz 1998’de Gölbaşı Çatalağaç Köyündeki düğünü sırasında  çekilen bu fotoğraftakilerin tamamı Malatya Akçadağ Köy Enstitüsü’nden mezun olmuşlar. En gençleri olan babam Mehmet Çiçek Akçadağ Köy Enstitüsü’nün öğretmen okuluna dönüştüğü dönem mezunu. Mehmet Ali Gündoğ ve Mehmet Coşkun amcalar ile dayım Yusuf Çetin, Köy Enstitüsü mezunu öğretmenler. Mahmut Şahin amca ise Akçadağ Köy Enstitüsü’nün sağlık bölümünden mezun sağlık memuru. 

 

Dayım Yusuf Çetin, Akçadağ Köy Enstitüsü’nü bitirip ilkokul öğretmenliği yaptığı dönemde girdiği sınavı kazanarak Gazi Eğitim Enstitüsü’nde yükseköğrenimini tamamlamış. Milli eğitim çatısı altında Ankara Atatürk Lisesi, Kahramanmaraş Lisesi, Diyarbakır Ziya Gökalp Lisesi, Adıyaman Lisesi, Gaziantep Devrim Ortaokulu öğretmenlikleri, Gaziantep Halk Eğitim Başkanlığı, Gaziantep Eğitim Enstitüsü Müdürlüğü, Gaziantep İsmet Paşa Lisesi, Gaziantep Merkez Ortaokulu öğretmenliği yaptı, 5 Haziran 1977 – 12 Eylül 1980 yılları arasında Adıyaman Senatörü olarak Cumhuriyet Senatosu Üyeliği görevinde bulundu. Bu listede yanlış anımsamıyorsam Adıyaman Halk Eğitim, Bingöl Solhan ve Karadeniz’de bir ilimizdeki görev dönemleri yok. Tabii listede Adıyaman Lisesi’nde yöneticilik yaptığı sırada haksız talebi karşılanmayan öğrencisi tarafından ölümüne bıçaklanması da yer almıyor.

 

1 Ağustos 2016’da ebediyete intikal eden dayım Yusuf Çetin’in bir sözünü özellikle belirtmek istiyorum. Eğitim sistemi ve öğretmenlik mesleğinin geldiği durumu konuşurken, “Bizler köyün öğretmeniydik, şimdikiler bırakın okulu, sınıfın öğretmeni olduğundan görev aldıkları köyün gelişmesine katkı sağlayamıyorlar” demişti.

 

Babamın ilkokul diplomasında Başöğretmen olarak imzası bulunan Mehmet Ali Gündoğ ve öğretmeni Mehmet Coşkun amcaların da akrabamız olması bizler için her zaman gurur vesilesidir. Akçadağ Köy Enstitüsü’nün sağlık bölümü mezunu Mahmut Şahin amca uzun yıllar Gaziantep sağlık teşkilatında görev yaptı ve akrabalar dahil çevremizde “Doktor Mahmut” denilmezse eksik tanımlanmış olurdu.

 

Bu iyi insanların hepsi, Yaşar Kemal’in belirttiği üzere o güzel atlara binip gittiler. Yine Büyük Usta’nın “İnsan evrende gövdesi kadar değil, yüreği kadar yer kaplar” sözü de sanki bu güzel insanlar için söylenmiş. Yürekleri ile var oldular, daimi ikametgahlarına gitseler de bizlerle hep var olacaklar. Babam Mehmet Çiçek, Mehmet Ali Gündoğ, Mehmet Coşkun ve Mahmut Şahin amcalar ile ulu çınarımız, güzel insan, yüreği gibi gövdesi de büyük olan dayım Yusuf Çetin’e Allah’tan rahmet, evlatları başta olmak üzere bizlere sabır temenni ederim. Ruhları şad olsun.    

 

Batı, çok endişeli ve sinirli!..