AHLAK ÜZERİNE (2)

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Tüm yaşamdan, Tüm İnsanlar ve İnsanlık İçin ve Devlette
Yine ahlakın en temel ögelerinden biri de insanların, toplumun hakları üzerinde doğrucu adil duyarlı hakları (hukuku) konusunda / ister kişiler, ister toplum hakkında/ kesinlikle yanlış-hatalı yollara sapılmamasını emreder. Aksi tutumda olanlara fasık (dinde yoldan çıkmış) adı verilir. Bu konuda 6. sure 49’da “Ayetlerimizi inkar edenlere yoldan çıkmalarından ötürü azab dokunacaktır” buyurulmuştur.
Her ne kadar, hemen hiçbir yazılı eserde ahlak kelimesinin bir karşılığı olarak yaratılışı, sebebi veya durumu karşılığı verilmemişse de, Kur’an ve hadislerin ışığında yaratılması, yaratılmışın ilk nedeni ve varlık sebebi algısı bende yerleşmiştir. K. kerimde “ben cinleri ve insanları bana ibadet (kulluk) etsinler diye yarattım” ayeti birkaç yerde geçmektedir. Bu durum da iyi ahlaklı olmak için kendisini yaratana, hayat verene, besleyip büyütene, her türlü gereksinimlerini sağlayıp onu görüp gözetene, koruyana teşekkür etmek gerekmez mi? O’na ortak koşmayan insan olmak zarureti vardır kesin kanısındayım. Bu düşünlere yana çizen ve uygulamalarda bulunmayan iyi bit ahlak sahibi olmadığını düşünmek hakkımdır.
İyi ahlakta var olan, görünen aranması gereken özellikler ve nitelikler nelerdir?
( Yaratılıştan ve Ruhtan Gelen Ana Haslet ve İçgüdüler ve İlgili Tutum-Davranış)
Sevgi Merhamet Acıma- Şefkat Saygı Doğruluk Hak-Adalet İyilik gibi temel yedi unsurdan oluşan bir bütündür. Vicdan ise bunların ve ilgili bağların insanın kendi nefsinde iç alemindeki muhasebesi ve oto değerlendirmesidir. Güzel dilimiz Türkçe’de bir atasözü nieliği kazanmış bir ibare vardır ki, bu sayılan ana öğelerin hemen hepsini kapsar: Yaratılanı sev Yaratandan ötürü.. Acıma- şefkatin dilimizdeki karşılığı sevecenliktir. Bir insan başka birinin yada başka insanların veya tüm toplumun haklarından hakkaniyete uymak suretiyle çalma, aşırma, ketmetme, yanlış ölçme, tartma vd. yollarla haksız iktisapta bulunursa Ali İmran (3) suresi 161. ayet: ‘Bir nebiye, emanete hıyanet yaraşmaz. Kim emanete (devlet malına) hıyanet ederse, kıyamet günü hıyanet ettiği şeyin günahı boynuna asılı olarak gelir. Sonra herkese- asla haksızlığa uğratılmaksızın- kazandığı (ecri veya günahı) tastamam verilir’ buyurulmuştur. Anlayan kadar!!!
Kötülüklerde sınır koyabilmek olanaksızdır, mamafih (bununla birlikte) iyiliğe şükretmemek insanları haksız yere kötülemek, hak yemek, haksız hatalı olarak bazılarına iltimas-kayırma yapmak, kişiler ve toplum kapsamlarında kötülük yapmak, ihanet etmek, yaşam haklarına tecavüzde bulunmak (dayak, yaralama, öldürme, zindana attırma vd.) bunların tamamı ahlak dışılıktır. Ya da en hafif deyimiyle ahlaksızlıktır veya onu aşmaktır.
Bu noktada 2. sure 191. ayette: “..fitne katılden beterdir” bunun anlaşılması babında müfessirlerce fitneyi dokuz kadar fenalık olarak saymışlar, ve başlıca: küfür, azgınlık ve sapkınlık, günah, rüsvaylık, insanı azdırmak, dahili ihtilaf, ayrılık, karışıklık, kavga olarak (kalkışma) olarak sıralanmıştır. Ne ilginçtir, dikkat çekicidir ki 15 Temmuz 2016 akşamı ortaya çıkan “darbe” olarak adlandırılan olaylar bütünü ülkemizde haksız ve zalimane caniyane çatışmalara neden olmak suretiyle fitne kelimesi olabildiğince aşan sonuçlara müncer olmuştur.
Bunlarda payı katkısı olanlar tüm din bilgilerimize göre affı olmayan günah ve zulümleri işlemişler ve kesin olarak cehennemi garantilemişlerdir sonucu çıkar.

AHLAK ÜZERİNE   (2)