Yardım kurumları ve insanlar...
Yaşama anlam kazandıran insan, kimi zaman aptalca işler yapıyor. Kısacası yaptığı kimi işleri ağzına burnuna bulaştırıyor. Biliyorsunuz, ülkemizin en büyük yardım kuruluşu Osmanlı döneminden gelen Hilal-i Ahmer'in devamı Kızılay olup; uluslarası kabul görmüş bir hayır kurumumuz olarak da hizmetleriyle dikkat çekiyor.
Bir başka, ama aynı amaçlı kurumumuz; adı siyasilerce sık sık değiştirilse de Çocuk Esirgeme Kurumu...
İlkokul sıralarında öğrenciler arasında bu kurumlara yardım kolları seçer, para toplardık.
Mutlu olurduk yardım etmekle...
Karnelerimizin süsü olurdu bu iki kuruma yardım amacıyla yapıştırılan pullar.
Bunlar, yaşı 50'yi aşmış olanlarımızdan kimilerinin belleklerinde birer anı olarak duruyor.
Şimdilerde hayır yapılacak kurum arandığında bu iki kuruluşun adı hiç anılmıyor nedense.
Yani, unutulmaya terk edildiler.
Nicedir, çeşitli vadilerde çeşit- çeşit yardım cemiyetleri/dernekleri boy attı. Kimileri de başta Kızılay ve Çocuk Esirgeme Kurumu dururken yardım adreslerini bu yeni türeti derneklere yönlendirince ülkede bu anlamda çok başlılık aldı başını gitti.
Tabii ki başıboşluk da...
Elbette ki, yolsuzluk/suistimal de...
Bu derneklere ilişkin uluslararası yolsuzluk iddiaları haberlerini nice yıldır okuduk gazetelerden...
Sonuç: ?..
Xxx
Niçin böyle olur? Bu soruyu sanıyorum düşünen her insanımız kendine sormuştur ve de sormalıdır.
Yani, ülkede devletin denetiminde -gerçi ötekiler de öyle ama- tarihi yardım kurumları varken yeniden-yeniden yardım cemiyetleri/dernekleri kurmanın anlamı ne olabilir ki?
Bana kalırsa, yardımların bölünmesinden ve de yardımın yavaş ulaştırılmasından başka ne işe yarar?
Kaldırdığınız her taşın altından yardım kurumu...
Oysa, ulusal anlamda yardım kurumlarımız Kızılay, Yeşilay, Çocuk Esirgeme Kurumu vb. yurttaşlarca sahiplenilse, yardımlar bu kurumların şubelerince toplansa ne sakıncası var?
Yardımda bütünlük sağlanır, bu mu acaba sakınca?
Yardımseverler bu kurumların şubelerinde görev alarak daha etkin dayanışma ve bütünleşme sağlanır. Yoksa bu mu birilerinin işine gelmiyor.
Hayırda bulunmak, iyilik yapmak kutsal dinimizin gereği...
Bunu bilmeyen yok.
Ama, böyle bir zorunluluk varken bütünleşmeyi/birlik olmayı bile yardım yapmada/iyilikte niçin istemiyoruz?
Birisi bu soruya çıkıp dürüstçe yanıt verebilmeli...
Ama ben söyleyeyim: Her işimize bulaştırdığımız siyaset, yardım/iyilik yapma duygularımızı da ayrıştırdı, ne yazık ki...
Xxx
Bizim bu konuda sözümüz var, bilirsiniz: "Meyve veren ağaç taşlanır." Acılı/kederli günümüzde hemen yanıbaşımızda olan ulusal yardım kurumumuz Kızılay, Çocuk Esirgeme, Yeşilay vb. kuruluşlarımızı daha çok sahiplenme günlerini yaşıyoruz.
Bu gerçeği unutmayalım.