Güzelliğin arkasına saklanan çirkinlik

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Halil Cibran’dan harika bir hikaye ile başlayalım:

Yaratıcı, dünyayı ve sonra diğer şeyleri yaratmış. Sonra çevredeki eksikliklere bakmış ve iki şeyin eksik olduğunu fark etmiş, güzellik ve çirkinlik. Bu yüzden yarattığı son iki şey güzellik ve çirkinlikmiş.

Doğal olarak güzelliğe güzel elbiseler, çirkinliğe çirkin elbiseler giydirmiş. Ve onları yeryüzüne göndermiş. Bu uzun bir yolculukmuş. Onlar yeryüzüne varınca, kendilerini yorgun ve pis hissetmişler. Bu yüzden ilk olarak banyo yapmaya karar vermişler. Henüz sabah erkenmiş. Daha güneş doğmamış. Onlar elbiselerini gölün kenarına bırakmışlar ve göle girmişler. Su çok harikaymış. Ilık ve enfesmiş. Doya doya suyun keyfini çıkarmışlar.

Su çok hoşuna gittiği için güzellik gölün ortalarına kadar yüzmüş. Dönüp arkasına bakmış, ama çok şaşırmış. Çünkü çirkinlik ortalarda yokmuş. Güzellik kıyıya geri dönmüş, ama kıyafetleri ortada yokmuş. O zaman ne olduğunu anlamış. Çirkinlik kıyafetleri çalmış ve gitmiş. Hikaye burada bitmiş.

Ama o günden beri çirkinlik güzelliğin elbiselerini giymiş ve güzellik de çirkinliğin elbiselerini giymek zorunda kalmış. Güzellik elbiselerini almak için hep çirkinliğin peşinde koşmuş. Ama bir türlü onu bulamamış. Çünkü çirkinlik her zaman bir adım önde hareket etmiş.

Çirkinlik kendini bir şeyin arkasına saklamak, numara yapmasına yardımcı olacak bir şey bulmak, sahte bir maske takmak ister. Güzellik bunu hiç düşünmemiştir. Çirkinliğin onun elbiselerini çalıp ortadan kaybolabileceğini aklının ucundan bile geçirmemiştir.
Ü
Kalbi iyilikle atan bir insanın yönetici, amir, bakan, başbakan, devlet başkanı, komutan olmak gibi bir ihtiyacı yoktur. Bu çirkin güç politikası oyununa harcayacak zamanı da yoktur. Yeterince enerjisi vardır. İyilik enerjiyi beraberinde getirir. O müzik üretir. Şiir yazar. Sanatla uğraşır. Bilim yapar. İhtiyacı olan her şey ona sunulmuştur zaten. İyiliğin güzelliği de içsel bir güce sahip olmasıdır.

Dışardan güce ihtiyacı olan hiçbir şeyin iyi olmadığından emin olabilirsin. Bu, içsel anlamda vasıfsızdır, ödünç bir hayat yaşar. Bu yüzden hayatta şu garip durumla karşılaşırız. Her zaman kötü insanlar iyi pozisyonlara erişirler. Sadece kendi dönemlerinde değil, tarihte de saygın bireyler olurlar.

Tarihte Mevlana’nın, Yunus’un, Ahmet Yesevi’nin, Lao Tzu’nun, Konfiçyus’un isimlerini dipnotlarda bile zor görürsün. Ama 50 milyon masumu öldürmüş olan Cengiz’i, Büyük İskender’i, Hülagu’yu, Hitler’i ilk sıralarda görürsünüz.
Çirkinlik, bu insanlarda gücün arkasına saklandı. Çirkinlik, bazen adaletin arkasına saklanır. Bazen dinin arkasına saklanır. Adamın içi dışı yalandır, dolandır, sahtedir ama kendini çok dürüst, çok dindar, çok adil diye sunar topluma. Önde gözüken güzellik elbisesini çıkardığınızda arkadaki çirkinliği görürsünüz.

Kendine dışardan güç devşiren insanlardan uzak durun. Mevlana’nın, Yunus’un sevgisi içseldi. İçsel sevgiden kimseye zarar gelmez. Günlük politikalardan, tartışmalardan, kavgalardan uzak durun. Unutmayın sadece bir hayatınız var ve siz onu çarçur ediyorsunuz.

Güzelliğin arkasına saklanan çirkinlik