Toplumun, “Birileri benim adıma yapsın” sünepeliği
Türk insanı kendi hakları konusunda giderek duyarsızlaşıp, tepkisizleşti.
Dün CHP Parti Meclisi Üyesi Yaşar Ağyüz ile, Türkiye’de en büyük geçim sıkıntısını yaşayan ücretlilerin, milletvekillerine kıyak emeklilik konusundaki tepkisizliklerini konuştuk.
Mesela, sanayisi ile ünlenen Gaziantep’te işçilerin, emeklilerin bir tepkisi oldu mu?
Hayır!
Yıllardan beri topu topu 25-30 kişinin ancak katıldığı eylemlerde aklınızda kalan etkili bir isim var mı?
Hayır!
Toplum, yıllardan beri, “Birileri benim adıma yapsın” sünepeliğinden bir türlü kurtulamadı.
Devlet öyle bir korku salmış ki toplum hakkını aramaktan aciz hale gelmiş.
Devlet ne yaparsa sineye çekilmesi alışkanlık olmuş.
Yıllarca körüklenen “komünizm” ve “dindarlık” kokusu yüzünden, askeri darbeler, demokrasiye darbe değil de “Ülkeyi tehlikelerden koruma ve kurtarma operasyonu” olarak algınır hale gelmiş.
“Bu memlekete komünizm gerekiyorsa ve komünizm yararlı bir şeyse onu da biz getiririz” yaklaşımının, ülkeyi yönetenlerin genel felsefesi olarak bugünlere kadar varlığını sürdürmesinin sonucu olarak toplum, hakkını arama onuru yerine, birileri benim adıma yapsın sünepeliğine sarındırılmış.
***
Dargelirlinin bu kadar geçim sıkıntısına düştüğü, gelir adaletsizliğinin dar gelirli aleyhine bu kadar bozulduğu, toplumun bu kadar dilenemez dilenci haline geldiği bir dönemde, milletvekillerinin kıyak emeklilik yasası ile maaşlarını kabartma girişimi şimdi tepki görmezse, milyonlarca işçi, memur ve emeklinin onbinlercesi bir araya gelip sesini yükseltmezse ne zaman yükseltecek?
Siz kimin parasından kayak emeklilik hakkı sağlıyorsunuz diye şimdi hesap sormazsa ne zaman soracak?
Haksızlığa karşı şimdi direnmeyip de ne zaman direnecek?
***
Sorun, yalnızca milletvekili kayak emekliliği de değil. Bu ülkede yaşayan herkesin demokrasi, insan hakları, hukuk ve özgürlükler sorunu var.
Bu ülke insanının yaşama hakkı sorunu var.
İkili konuşmalar, sohbetler hep devletin ve yerel yönetimlerin yanlış uygulamaları, adalet , sağlık ve eğitim sisteminden şikayetle geçiyor.
Fakat, bunlara karşı sesini yükseltmek hiç kimsenin işine gelmiyor.
Herkes, birileri benim adıma konuşsun, yapsın beklentisinde.
***
Bakın, Anadolu’da son birkaç yılda HES’lerin doğayı herşeyiyle yok ettiğinin farkedilmesi üzerine başlayan eylemler nasıl etkili olmaya başladı.
Mesela son haftalarda 5 ildeki 9 HES projesi için durdurma ve iptal kararı verildi.
170 HES projesinin bulunduğu Trabzon’da Fol Deresi üzerine yapılması planlanan proje ile Sivas Kemaliye Gökçeköy HES projesi mahkeme kararlarıyla iptal edildi.
Antalya Alakır Vadisi’ndeki 4 HES projesi mahkeme tarafından projelerin çevreye telafisi imkansız zararlar vereceği ileri sürülerek durduruldu.
Rize Güneysu Gürgen Vadisi HES Projesi, Rize İdare Mahkemesi tarafından iptal edildi. Giresun Büyükdere Çayı üzerine kurulacak HES için mahkeme durdurma kararı vermiş, Rize valiliği itiraz etmişti. Mahkeme valiliğin itirazını reddetti.
Anadolu insanının suyuna, toprağına sahip çıkma mücadelesi az ve yavaş da olsa meyvesini veriyor.
***
Su, toprak, ağaç, orman için başlatılan hakkını arama mücadelesini yaşamın diğer alanlarına da yayıp, bu komünizmi başkalarının getirmesini beklemek sünepeliğinden kurtulmamız lazım.