Sorumlu Sensin
İnsan bahane üretmekte mahirdir. Her şeyin bir bahanesi, sebebi vardır. Bireysel anlamda bahane üretiriz, toplum olarak da bahaneler üretiriz. Hiçbir insan sorumluluğu kendi üzerine almak istemez.
Sorumlu olmak zordur, kişiyi korkutur.
Eğer bir işiniz yoksa bunun sebebi hep başkalarıdır. Araba ile kaza yapıyor adam ve savunmasında alkollü olduğunu ifade ediyor. Yani sorumlu olan alkol ya da uyuşturucu… İnanılmaz bir şekilde hukuk sistemimiz de bu durumda suçta indirime gidiyor. Sanki bu adama alkolü ya da uyuşturucuyu başkaları zorla içirmiş gibi…
Sefaletinin sorumlusu sensin.
Fakirliğinin sorumlusu sensin.
Sen suçu, hatayı siyasilere yüklersin. Siyasiler de sorumluluğu iç güçlere, dış güçlere atarlar. Oh ne ala! Herkes kötü, sen iyisindir. Başarısızlığının sebebi sensin, çünkü çalışman gerektiğinde, kendini geliştirmen gerektiğinde, sen farklı şeyler yapıyordun.
Lisede öğrenciydik. Devlet yurdunda kalıyorduk. Akşam saat 20.00-22.00 arasında etüt yapardık. Ders çalışırdık. Biz ders çalışırken bazı arkadaşlarımız etütten kaçarlardı. Gidip kahvehanede 52 denilen kağıt oyununu oynarlardı. Biz ders çalıştık, üniversiteyi kazandık. O arkadaşlarımız üniversiteyi kazanamadı. Liseden mezun oldular. Fabrikada işçi olarak çalışıyorlar ve hala okey, pişpirik, 52 oynamaya devam ediyorlar. Yaşam koşulları çok zor tabi. Asgari ücretle geçinmek zorundalar. Bize imreniyorlar.
Hayatından sen sorumlusun. Bütün acılarından, bütün ıstıraplarından, başına gelen her şeyden sen sorumlusun. Çünkü bütün bunlar senin tercihin. Bunları sen seçtin. Bütün bunlar senin ektiğin tohumlar. Kimisi güle dönüştü, kimisi dikene…
Dün ektiğin tohumların meyvesini şimdi topluyorsun. Eğer kendi sorumluluğunu kabullenirsen, hayat sende basit bir hale gelir. Bir evrim geçirirsin sosyal yaşamında.
Sen her şeyden sorumlu olduğunu bilirsen, onu karar verdiğin anda bırakabileceğini de bilirsin. Bir başkası senin sefaletini bırakmanı, sıkıntını bırakmanı, hatta onları bir zevke, hazza, keyfe dönüştürmeni engelleyebilir mi?
Sen istemediğin müddetçe kimse bunu yapamaz. Hapishane de olsan bile kimse sen istemediğin müddetçe bunu yapamaz. Bedenine her şeyi yapabilirler. Ama ruhun hep özgürdür. Ruhuna kelepçe vuramazlar. Çaresizlik gözyaşı dökmek de, neşeli bir şarkı söylemek de senin sorumluluğunda…
Sorumluluğu hep başkalarına atıyoruz dedim ya, adam katil ama kendine “kader mahkumu” diyor. Yani kendisi sorumlu değil. Sanki o adamı kader öldürdü.
“Almanlar üçüncü havalimanını istemiyorlar. Vay hainler vay.” Yahu sen üçüncü havalimanını yap. Sen Almanların senden daha güçlü olmasını ister misin?
Sen Yunanistan’ın, Bulgaristan’ın, İran’ın, Türkiye’den daha güçlü olmasını ister misin? Hayır.
“Dış güçler Türkiye’yi yıkacak”. Ulan lahana kafalı, hangi dış güç Türkiye’nin kalkınmasını ister?
Yüzyıllardan beri sorumluluğu hem birey olarak, hem devlet olarak, hem de toplum olarak hep başkalarına atıyoruz. Eğer birisi kendi sorumluluğunu başkalarına atıyorsa sahtekardır, yalancıdır, dolandırıcıdır, sorumsuzdur. Hayatta kendinle ilgili her şeyin sorumlusu sensin. Önce bunu kabullen. Ama hayatta en büyük yük de sorumluluktur.
İnsan olma sorumluluğunu bizler üstlendik. Kutsal kitapta sorumluluğun “dağlara, taşlara verildiğini ama onların kabul etmediğini sadece insanın bunu kabullendiğini” okuyoruz. Sen de bireysel sorumluluğunu üstlendiğin zaman gerçek kendiliğine, kimliğine, kişiliğine kavuşacaksın.