Demokrasi treni ve tarikat/cemaat yolcusu...
Ortaokul sıralarında başladığım ve hala sürdürdüğüm kupür kesip biriktirme alışkanlığımı sürdürüyorum. Şimdi sayısı binleri aşan kesiklerden oluşan makale/fıkra koleksiyonum var.
Ne denli yararlı benim için bir bilseniz.
Ülkemin sosyal, kültürel, ekonomi, spor, siyaset tarihi var bu kesiklerde...
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Hüseyin Cahit Yalçın, Fatih Rıfkı Atay, Peyami Safa, Ahmet Emin Yalman, Bedii Faik, Nadir Nadi, Doğan Nadi, Hayri Alpar, Cevat Refii Ulunay, Kadircan Kaflı, Abdi İpekçi ve daha nice yazarımızın yazılarına ilişkin kupürler.
Geçmişe yolculuk adına bu kupürlere başvurduğum çok oluyor. Bu değerli yazarlarımız yaşadıkları/yazdıkları döneme ilişkin sorunlar üzerine açıkladıkları görüşlerinin ne denli isabetli olduğunu görüyorum bugün.
Ama neye yarar, kim/ler dün ile bugünü karşılaştırıp doğruyu aramaya çalışıyor ki?
İşte bu kupürlerden biri... "Fatih Harbiye" ya da "Dokuzuncu Hariciye Koğuşu"nun yazarı Peyami Safa, 13 Eylül 1957 tarihli Milliyet gazetesinde " Demokrasimiz alaturkadır!" başlıklı yazısında bakınız neye dikkatimizi çekmiş:
"DEMOKRASİMİZ fasıl heyetine benzer. Bütün sazlar aynı musıki cümlelerini çaldığı gibi, bütün partiler de aynı program maddelerini tekrar ederler. Aralarında ana fikir farkı yoktur. Olamaz da.
Batı demokrasileri de batı musıkisine benzer. Her sazın ayrı bir partisyonu olduğu gibi, her partinin ana fikirde ayrılan kendine has programı vardır. Demokrat, Sol, Cumhuriyetçi, Kralcı, Hristiyan, Merkez, Radikal, Sosyal-Demokrat, Sısyalist ve Komünist partileri, aralarında, iktidar mücadelesinden evvel fikir mücadelesi yaparlar.
***
Bizde niçin böyle?
Geri cemiyetlerde işbölümü yeter derecede teşekkül etmemiştir. Kasaba dükkanları yoğurttan radyoya ve basmaya kadar her şey sattıkları gibi, partiler de altı okvari fikirleri programlarına sokarlar. Üst tarafını da kanun silip süpürmüştür.
***
Demokrasimiz alaturkadır. Alaturka bir saz topluluğunda sazlardan biri veya bir kaçı eksilse eser yine tamam olarak çalınır. Partilerden biri veya bir kaçı eksilse, geri kalanlar da aynı programa sahip oldukları gibi...
Batı müziğinde orkestra sazlarından bir kaçı eksilse eser çalınamaz. Batı demokrasilerinde de bir kaç partinin eksilmesi parlamento orkestrasını işlemez hale getirir.
***
Alaturka demokrasi olmaz.
Olursa, işten anlayanların kulağına nahoş sesler gelir.
O zaman meşhur mısraı tekrarlamanın yeridir:
Çelebi böyle olur bizde konser didiğün."
***
Üstad Peyami Safa bu satırları yazalı tam 60 yıl oldu. Anlaşılıyor demokrasimizin çalkantılı yaşamı...
Hala tarikat/cemaat bahçelerinde turfanda demokrasi üretme şaşkınlığını yaşıyoruz. 15 Temmuz'un perde arkasındaki hain melanet açığa çıkarken bile kendimize aydınlık bir dönüş yapma birlikteliği yaşayamıyoruz.
FETÖ'nün ülkemizin/insanımızın başına saracağı belanın vahametini anlıyoruz da, cemaat/tarikat trenine "Durr!.." diyemiyoruz.
Niçin?
Demokrasi bahçemize -yeterli- bilim/kültür/sanat tohumu ekmeden hasatta bereket bekliyoruz.
Şimdi halk tabakalarına yeterli demokrasi bilincini öğretme/kazandırma zorundayız. "Siyaset açıkgözlülüğü" üzerinden koltuk muhafaza/koruma saplantısına kapılmış bir demokrasi anlayışıyla vardığımız nokta ortada...
Demokrasi treninde tarikat/cemaat yolcusu olursa olacağı oldu.
Meyvesi FETÖ oldu.