"Yuvarlak Masa" etrafında toplanılmalı...

YAYINLAMA: 13 Temmuz 2017 / 20.00 | GÜNCELLEME: 13 Temmuz 2017 / 20.00

Umuda kapılıp yaşamak, umutlarının gerçekleştiğini görmek çok mutluluk verici bir durumdur her kişi için... Tarif edilemez, tanımlanamaz bir ruh halidir bu ayrıca... Yaşamın umut kapılarını kendine kapayıp toplumla bağı süren kaç kişi tanıyorsunuz ki? Yok böyle kişi/ler...
Yaşam umuttur herşeyden önce...
Sabahleyin uyandığınızda aklınıza gelen yapacağınız iş umuttur. Onu başarmak yaşama bağlanmaktır herkes için.
Toplumsal anlamda düşünüldüğünde de aynı kapıya çıkılır. Fark, birinde kişisel, diğerinde toplumsal anlamda yarar gözetilir.
Bu görüş, genel anlamıyla toplumcu bir düşünce, sonuçta toplumcu eyleme dönüştüğünde de yararı söz konusu olur.
Tüm toplumlar; bu "toplumcu yararı" yeğler ve onun etrafında toplanır.
Bu değerlendirmeyi siyaset alanı için de düşünmenizi rica ediyorum.
Siyasetin genel amacı olan "toplumculuk"u unutup; sırf kendi çıkarlarını ön planda tutan kötü siyasetçi örneğini gördük/yaşadık, biliyoruz.
Siyasetin bir görevi de; ayrıştırmadan "toplumsal yarar"a hep birlikte ulaşıp, mutlu bir toplum yaratmaktır öncelikle...
Geliniz, o zaman başımızı iki elimizin arasına alıp; hiç bir siyasal etki/propaganda altında kalmadan "kişisel sağdu"yumuzu sakin sakin arayalım mı?
*Ben dost-post bilmem, tüm dünyada Türk'ün Türk'ten başka dostu var mı? Yok...
*Türk'ün ela gözüne hevesli, Türk aşığı Batılı bir ülke var mı? Yok...
*O zaman dünya ulusları arasında çıkar hesapları açısından yalnız mıyız? Evet!..
Bu, bir dış dünya değerlendirmesi olsun...
Ya iç değerlendirme?
*1946 yılında "Çok Partili Döneme" geçiş sonrasında demokrasinin gelişmesi/kökleşmesi için; demokrasi uğruna siyasal düşünce ve eyleminde "örnek"olmuş kaç siyasetçi gelip-geçti ülkemizden?
*Kaç siyasetçi sözünü ettiğimiz toplumsal yararı düşünüp ikbal, kişisel çıkar peşinde koşmadı?
*Hangi siyasetçi/ler seçildikten, koltuğa oturduktan sonra ve görevi bittikten sonra ona itibar etmeyip, arkasına bakmadan oradan korkusuzca çekip gitti?
*Hangi siyasetçi/ler, ülke ve ulus çıkarlarını/yararlarını "evvel bilip", kutsal sayıp "Parti Grup Kararı"na karşı çıkabildi?
*Ulusun bağrından seçilerek çıktığı halde; Yüce Meclis'te bile kendini alkışlatmak gereksinimi duymayan kaç siyasetçi biliyoruz?
Ve demokrasi adına daha nice soru...
***
Türkiye göz göre-göre bu noktaya geldi. Bu noktaya gelmesini bizden çok dış güçler istedi, bekledi. Çünkü, onlar da biliyorlar Türkiye'nin iç dinamiklerinin birliğini, bütünlüğünü...
Onla da biliyorlar Türklerin böylesi durumlarda "Kuvay-ı Milliye Ruhu" etrafında birleşip destanlar yazdığını...
İşte, şimdi tam o zaman...
Yapılacak öncelikli tek eylem var: Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Partili" sıfatını kaldırıp atacak; var olan tüm siyasal anlaşmazlıklara çözüm için parti başkanlarını bir ortak masa etrafında toplantıya çağıracak.
Bugün, bu "Yuvarlak Masa" etrafında buluşmayı en acil ve ulus adına yaşamsal buluyoruz.
Gayrısı ayrışmanın ilacı olur.

"Yuvarlak Masa" etrafında toplanılmalı...