Sigara tutsaklığı ve kurtulma yöntemi...

YAYINLAMA: 01 Ağustos 2017 / 20.00 | GÜNCELLEME: 01 Ağustos 2017 / 20.00

Tiryakilik bir zaaf mıdır? Kimilerine göre zaaf... Kimilerine göre ise bir illet/hastalık... Ama, ne olursa olsun, kişinin kendi iç dünyasının eğilimlerine göre düşünce dünyasını, eylemlerini düzenlemesi akıl, dengeleriyle ters düştüğü zamanlar da olur.
Böyle durumların değerlendirilmesi; akıl ölçülerine vurulduğunda "Kendim ettim, kendim buldum" olur sonunda...
Bir tür dışa vurulmayan iç pişmanlıktan doğan "pişkinlik"tir yaşanan.
Bu yorum her kişiye göre değişebilir tabii ki...
Kimileri, onca yıllık bir zaafın sonunda yaşadığı durumun kişiselliğinden kaçmayı/kurtulmayı düşünüp toplumsallaştırmayı gönül rahatlığı kazanmayı ister böyle durumlarda.
Aslında bu "kendi kendini aldatmadır" böyleleri için...
Bu durum, kişinin içine çöreklenen zaafın boyut kazanarak büyümesidir bir tür...
Tiryakilik; anlamsız bir tutkuya kapılmanın, zaafın kişiyi tutsak edişinin yarattığı bir durumdur yaşayan için.
***
Tiryakilik çok farklı, çok renkli duyguların yaşandığı bir dünyadır kişilere göre...
Sorsanız; yaşadıkları "tiryakilik tutkusu"nun kendilerine olan zararlarını bile-bile durumları hakkında bir yakınma dökülmez dillerinden. Sadece bu olayın kendilerini tutsak eden durumunu ifade edenlere, içine düştükleri çemberin dışına çıkamadıklarını,
"- Yapamıyorum... Bırakamıyorum... Unutamıyorum..." gibi sözcüklere sığınıp; tutsaklıklarına kılıf hazırlar, akıl ölçülerine sığınıp teselli ararlar boşu boşuna.
Tabii ki bir boş avuntudur bu durum...
***
1960'lardan 1980'lere değin yirmi yıl sigara içtim..
Hem ne içim... Günde iki paket "kırmızı uçlu" Samsun sigarası... Bulamadığım zamanlarda yabancı markalı sigaralar.
Durumumdan anlayan kimi parlamenter arkadaşlarım da çalıştığım gazeteye sadece kendileri için üretilen Meclis Sigarasından karton karton gönderirlerdi.
O yirmi yılım; sigaraya sevdalı(!) günlerim olarak geçti.
Şimdi değerlendiriyorum da; çoğu arkadaşımın sigarayı bırakmam gerektiği önerilerine "yapamıyorum/bırakamıyorum" şeklindeki yanıtlarıma gülüyorum.
Ne kadar da zaaf içinde, ne kadar da kendime bu konuda egemen değilmişim.
Şoförümle bir Cuma günü göreve gittiğimizde, namaz kılmak için camiye girmeden nefesim sigara kokmasın diye güzelce abdest aldım. Gönül rahatlığıyla camide imamın okuduğu Kur'an-ı Kerim'i dinledim. Sonra namaza kalktık.
Ama daha ilk rekatta yaşamımın en utanç verici durumuyla karşılaştım. İlk rekatta gömleğimin cebindeki "kırmızı uçlu Samsun" paketinden bir tane sigara secde ettiğim yere düşmesin mi?
En ön saftayım... Bir bozuldum, pir bozuldum. Bir utandım, pir utandım...
İkinci rekatı nasıl kıldım bilemiyorum. Camiden çıkışta deniz 20 metre uzaklıktaydı. Sigara paketini öğle bir öfkeyle buruşturdum, öyle bir şut çekerek denize attım ki...
O anın öfkesini hiç unutamıyorum.
***
Şöyle düşünüyorum, kendimize zararı dokunan onca yıllık kişilere/arkadaşlarımıza kırılabiliyor, küsüyor, darılıyor, konuşmuyoruz.
İlişkilerimizi sonlandırıyoruz. Bu; bir irade, bir kararlılık hepimiz için..
Peki, bu kararlılığı ortaya koyup, sağlık açısından, maddi açıdan vb. konularda zararını gördüğümüz sigara tiryakiliğinden niçin kopmuyoruz?
Benimkisi Yüce Rabb'imin bana bir uyarısıyla oldu, şükürler olsun...
Sigara tiryakisi okurlarıma içmeme kararlılığı diliyorum.

Sigara tutsaklığı ve kurtulma yöntemi...