İsimlerinden korkan vergi rekortmenleri!
Gelir İdaresi Başkanlığı’nın açıkladığı Türkiye geneli vergi rekortmenleri listesi adını açıklamak istemeyen mükelleflerle dolu.
İlk 100 kişi arasındaki 53 mükellef, bilgilerinin açıklanmasını istemedi.
En çok vergi verenler arasına girmenin utanılacak bir yanı mı var?
Utanılacak bir şey yoksa, vergi rekortmenleri neden isimlerinin açıklanmasını istemezler? Sanki yüz kızartacak bir iş yapmışlar gibi kendilerini saklarlar!
Helalinden kazanıp üste vergisini de vermek, bir kimseyi ancak gururlandırır.
O halde neden göğüslerini gere gere ortaya çıkmıyorlar?
Birçok ülkede, vergi rekortmenliği büyük bir onur olarak görülürken, Türkiye’deki vergi rekortmenlerinin isimlerini gizlemesi, kafaları karıştırıyor.
Oysa biliyoruz ki, vergilendirilmiş kazanç kutsaldır.
Yetkililer, vergi rekortmenliği getiren gelirlerin büyük kısmının, bankalarda tutulan mevduat, devlet kağıdı ve hisse senedinden elde edilen gelirler olduğuna dikkat çekerek, “Bazı mükellefler, bankada bulunan sırdaş hesaplarının eşi ve yakınları tarafından bilinmesini istemiyor. Bu nedenle isminin gizli kalmasını tercih ediyorlar. Bazı mükellefler de, yakınlarının borç para istemesinden endişe ediyor ve isimlerinin gizli kalmasını istiyor”diyorlar.
Bu kadar olumsuzluğun yanında beni pozitif düşündürecek olaylarda var.
Saygın bazı İstanbul gazeteleri, bu haberi verirken, Konukoğlu soyadına ayrıcalıklı bir ithafta bulundular:
“Gaziantep’te Konukoğlu soyadlı 7 mükellef listeye girdi.”
Bu başlığın altında 7 Konukoğlu’nun listedeki sıralamasına yer veriliyor.
Nereden baksanız, Gaziantep için olumlu bir algı. İsimlerini, göğüslerini gere gere listeye yazdırıyorlar.
Burada sırası gelmişken şunu da yazmalıyım. İstanbul’da daha birkaç hafta önce dünyanın en büyük Batı’lı bir bankasının Türkiye operasyonundan sorumlu yabancı bir bankacı, birlikte bulunduğumuz bir dost ortamında, benim Gaziantepli olduğumu öğrenince, “Burada sizin fevkalade latif bir işadamınız var, onunla tanışıyorum” diye Zeki Konukoğlu’nun ismini söyledi.
Algı ve imaj kavram gerçeğine inanan, bunun toplum mühendisliği olduğunu ve subliminal mesajlar içerdiğini bilen bendeniz derinden etkileniyorum.
Tuhaf yasalarımız var!..
Bu arada borsa kazançları, faiz ve repo gelirleri, tutarı ne olursa olsun beyan edilmiyor.
Örneğin borsadan 10 milyon lira kazanan ya da 50 milyon lira mevduat faizi ve repo geliri elde eden veya bir banka hissesini ya da anonim şirket hissesini iki yıl geçtikten sonra satan ve 50-100 milyon TL veya 1-2 milyar lira kazanan kişi 1 lira dahi vergi ödemiyor. Çünkü yasa böyle.
“Vergi ödeyenler listesinde yok veya sembolik bir vergi ödüyor ama her yıl serveti artıyor. Karısı bir giydiğini bir daha giymiyor. Bir ayakları Türkiye’de bir ayakları Avrupa’da, onlar niye sorgulanmıyor?” diye düşünenler için:
Yürürlükte olan yasalara göre, bir iş adamına veya eşine, “Bu servetinizin ya da harcamalarınızın kaynağı ne?” diye sorulamıyor. Daha doğrusu sorulamayacağına dair yasa var.
(9 Ocak 2003 Tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 4783 sayılı Yasa).
Yabancı ülkelerde (İngiltere, Fransa, Almanya, ABD örneği) bu tür sorgulamalar yapıldığından, insanlar servet artışı ve harcamalarına göre gelir beyan etmek zorunluluğunu hissediyorlar..
Bir de…
Türkiye’nin en zenginleri listesinde yer alan 100 kişiden 70’i, “En çok vergi ödeyenler” listesinde yok. Niçin?
Kurumlar vergisi listesinde de tıpkı gelir vergisi listesinde olduğunu gibi birçok kurum ismini açıklamak istemedi. 27 kurum ilk 100’de yer almasına rağmen ismini gizledi.