Kutnu canlanıyor…

YAYINLAMA: 18 Eylül 2017 / 20.00 | GÜNCELLEME: 18 Eylül 2017 / 20.00

Kutnu kumaşa karşı büyük bir tutkum var. Çok beğeniyorum. Her zaman bu güzelliğin tanıtıma ihtiyacı olduğunu düşünmüşümdür.
Uzun yıllar once ABD’nin en büyük, kaliteli mağaza gruplarından ‘Sears’a kutnu kumaş göndererek, bunu çok şeyde değerlendirebilirsiniz diye mektuplar yazıp ticaret elçiliği yapmıştım. Cevap vermediler.

Nihayet benim gibi kutnuya aşık; mesleğinden, imkanlarından ve konumundan dolayı bu işi hayal ettiğim yere götürebilecek, Antep’in yakın ve uzak tarihinin canlandırılması için bonkör yatırımlar yapan bir işadamı çıktı: Adil Konukoğlu.

Bugün Londra’da kutnu beğeni kazanıyor, medya üzerine düşüyor, dünyada gündem yaratıyorsa bunda en büyük pay Adil Konukoğlu’nun. Bakan Başkan’la bu gibi konularda çok iyi anlaştıkları için ortaya nefis tablolar çıkıyor, ‘Kutnu Tanıtım Grubu’ Başkanı Jülide Konukoğlu ile birlikte büyük başarılara imza atıyorlar.

Geçen sene Ocak ayında Zeugma Müzesi’ne gelen Türkiye’nin en ünlü mankenleri tarihi mekanda kutnudan yapılan kreasyonları, o sırada Gaziantep’te bulunan çok sayıdaki büyük elçinin huzurundaki defilede bütün dünyaya tanıttılar. O güzellik hiç unutulmadı. Kutnu, Londra Moda Haftası’na 2014 yılında da gitmişti.


Bütün bu çalışmalar olmasaydı, tanınmış moda tasarımcısı Bora Aksu’nun akına gelir miydi, cesaret edebilir miydi, 2018 İlkbahar-Yaz koleksiyonu kutnu kreasyonlarını Londra Moda Haftası’nda sergilesin!..
Çok sükse yaptı. Hatta inanın, belki de hayatının en başarılı sunumunu gerçekleştirdi.

İnsanları bıktıran karamsarlığın, sınırımızda savaş endişesinin yaşandığı şu günlerde gelen başarı ve güzel haberler bir nebze de olsa insanı mutlu ediyor.


Tarihimizde dokumacılık var…

Şimdi Karkamış’ıkazan, buluntularıyle büyük başarılara imza atan dünyanın sayılı arkeologlarından Prof. Dr. Nicolo Marchetti, Taşlıgeçit’I kazarken bulduğu ‘tezgah ağırlıkları’nı bana gösterdiğinde once ne olduğunu anlamamıştım.
M.Ö. 14’üncü yüzyılda burada dokumacılık yapıldığına en güzel kanıt bu. Bu ağırlıklardan yüzlerce bulduk” demişti.
Daha sonar benzer kanıtlar Karkamış’ta da bulundu. Bu sefer tarih hayli geriye gitti, günümüzden 3 bin sene öncesine…

1938 yılında Cumhuriyet’in 15.Yıl anısına yayınlanan ‘Gaziantep Halkevi Broşürü’nde, 1915 yılında Antep’te 4000 dokuma tezgahının bulunduğundan ve bu işten ekmek yiyen 20 bin kişinin varlığından bahsediliyor.
Culhaların çalıştırdığı el tezgahları, sonar kamçılı tezgahlar ve daha sonra da Fransızlar’ın icadı jakarlı tezgahlar.

Bunları yazmamın nedeni Antep’in dokumacılık geçmişi çok zengindir.
16. Yüzyıldan beri dokunan kutnu şimdi Londra’da beğeni kazanırken Gaziantep’i de gündeme getirdi. İşte böyle dünyanın en önemli platformlarında imaj oluşturan tanıtımlara ihtiyacımız var.


Bakın bakalım bizim Genlerimizde neler var…

Üretim ve ticaret bu yorede yaşayan insanların genlerinde bulunuyor. Bunun kanıtı 4 bin sene öncesine dayanıyor.
Anadolu’da bakır vardı, altın vardı, gümüş vardı ama tuncun üretimi için gerekli olan kalayın bulunmasında güçlükler çekiliyordu.

Asurların ülkesinde bol kalay vardı. 200-250 eşeklik kervanlara kalay ve el emeği göz nuru işlemeler yükleniyor, Antep ve buradan geçerek diğer krallıklara altın gümüş karşılığı satılıyordu.
Güvenlik büyük sorundu. İşte serbest bölgenin ilk temeli o zaman atıldı. Mezopotamya’da serbest bölge kuruldu. Krallıklardan herkes neyi varsa getiriyor, borsa oluşturuluyor ve değiş tokuş, yani ‘barter’ sistemi uygulanıyordu.

Diğer ülkelerin gümrük kapıları vardı.
Ama Anadolu’ya bol miktarda kaçak ta giriyordu. Antep, o zamanda çok önemli bir ticaret merkeziydi. Bunu kanıtlayan tabletler bulunmaktadır.
Bunların çözümleri bende var.

Asurlular, kalayı bize diğer krallıklardan daha pahalıya satarlardı. Onlara vade yapar, bize yapmazlardı.
Bir de, diğer krallıklarda kaçakçılık olmaz, bizde çok olurdu!..
Bu günü yazmıyorum, 4 bin sene öncesini anlatıyorum! Şimdi yeri ve zamanı olmadığı için bu konuya girmek istemiyorum. Daha sonra…

Kutnu canlanıyor…