Dost, düşman yok! Mefaat var, menfaat…
İktidara kızanlar bunu tarafsız gözle iyi değerlendirmelidirler.
ABD, bal gibi teröristlere silah veriyor. Hem de gizlemek ihtiyacını bile duymuyor. Bunlar, ‘IŞİD’le mücadele ediyor, onun için veriyoruz diyor. Söylemeye gerek var mı, bedava veriyor.
Peki, bize neden vermiyor? Hem de paramızla istiyoruz.
“Sizin korumalar kanunsuz işler yapıp gittiler, bu nedenle son silah siparişlerinizi şimdilik erteledik” diyorlar!!
ABD’den hava savunma sistemi istiyoruz, vermiyorlar. Ruslar’dan alınca da, NATO’yu ileri sürüp almamalısınız diyorlar.
Paramızla verme, başkasından alınca da karşı çık!
Güya NATO’da müttefikiz!
Çağlayan’ın tutuklanmasını istiyorlar.
Ama Türkiye’nin altını üstüne getiren, yaşamı bize zehir eden cemaat liderini vermiyorlar.
Vermeme nedenini açıklama zahmetine bile katlanmıyorlar!..
AB ile de aynı sorunlar…
54 yıldan beri bizi üyeliğe alacaklar!
Başta ben, hep inandım. Ama şimdi sokakta yüz kişiye sorun, bir tane inanan çıkar mı?
Bizi bundan 15-20 sene önce alsalardı, Türkiye bugün böyle mi olurdu?
50 sene önce ben Londra’da İspanyol ve İtalyan öğrencilerle birlikte okudum, aynı evlerde kaldım. Çok iyi arkadaşlıklar kurdum.
Yemin ediyorum, o zaman İtalyanlar’ın gerisinde değildik, İspanyollar’ın biraz ilerisindeydik. Bir liramızın karşılığı 80 bin lira etti. Kaldığım evin hizmetçisi İtalyandı. Kocası da bir lokantada bulaşıkçıydı. Bizden asla daha iyi değillerdi.
Şimdi yalnız bir bankalarının, Koçile YKB’de yarı yarıya ortaklar, UniCredit’in toplam mal varlığı 891 milyar Euro. Alman devi Commerzbank’ı almaya çalışıyor. Alırsa mal varlığı1.5 trilyon Euro olacak…
Barzani’nin arkasında görünürde yalnız İsrail var. Başka hiç bir ülke yok!
Zavallı ABD bile söz geçiremiyor! İnanıyor musunuz bu masallara?
Uzun lafın kısası, ülkelerarasında dostluk olmaz, olamaz…
Daha önce de yazmıştım, ama tekrarlamalıyım.
İngiltere Başbakanı Lord Palmerston’in kelamı içtihat niteliğinde…
“İngiltere’nin ezeli ve ebedi dostları ve düşmanları yoktur, değişmez menfaatleri vardır. Dostlarımız ve düşmanlarımız zaman içerisinde değişir, değişmeyen menfaatlerimizdir.”
Akıllı olmalıyız! Ama akıllı olmak da o kadar zor ki…
Sevgi’ye devam…
Bir profesör, sosyoloji sınıfındaki öğrencilerini Baltimore şehrinin kenar mahallelerine göndermiş ve o bölgede yaşayan 200 erkek çocuğunun durumlarını araştırmalarını ve her bir çocuğun geleceği hakkında bir değerlendirme yapmalarını istemişti.
Öğrencilerin hemen hepsi bu çocukların gelecekte hiç bir şanslarının olmadığını dile getirmişlerdi.
Yirmi beş yıl sonra bir başka sosyoloji profesörü tesadüfen bu çalışmayı bulur ve öğrencilerinden bu projeyi sürdürmelerini, aynı çocukların ne olduğunu araştırmalarını ister
Öğrenciler, o bölgeden taşınan ya da ölen 20 çocuk dışındaki 180 çocuktan 176'sının olağanüstü başarı gösterip, avukat, doktor ya da işadamı olduklarını ortaya çıkarırlar.
Profesör çok etkilenir ve bu konuyu izlemeye karar verir.
Birer yetişkin olan o çocukların hepsi o bölgede yaşadıkları için, her biriyle buluşma şansı olur.
"O koşullarda nasıl bu kadar başarılı oldunuz?" sorusuna verdikleri cevap hep aynıdır:
"Mahalle okulunda bir öğretmenimiz vardı. Onun sayesinde."
Profesör, bu öğretmeni çok merak eder. Hayatta olduğunu öğrendiği yaşlı öğretmenin izini bulması zor olmaz. Ziyaret için evine gider.
Karşısında yılların yüzüne eklediği kırışıklıklara rağmen hala dinç duran yaşlı bir kadın bulur.
Merakla yaşlı kadına, bu çocukları kenar mahallelerden kurtarıp, başarılı birer yetişkin olmalarını sağlamak için kullandığı sihirli formülün ne olduğunu sorar.
Yaşlı öğretmenin gözleri parlar ve dudaklarının kenarında bir gülümseme belirir:
"Çok basit" der.
"Ben o çocukları çok sevdim...”
Sevgi üzerine durmadan yazıyorum ya, yukarıdaki hikayeyi önceki gün bir arkadaşım gönderdi.
İnternette buldum. Gerçek bir hikaye. Çok etkilendim. Okumadıysanız okumanızı istedim.
Dünyanın en zeki adamı Albert Einstein da aynı şeyleri kızına yazdığı mektupta söylemişti. Sevgi, dünyanın en büyük gücü.
Ama bu gücün farkında olan insan sayısı, en azından benim çevremde olanlar, iki elimin parmaklarından daha az!
Maalesef…