Ödül, aslında dünyayı yönetiyor!..
Bizde ‘ödül’ deyince pek hoş karşılanmaz. Sıkıntı yaratır!
Çoğunluk şöyle düşünür ve değerlendirir:
İnsanlar arasında ‘tefrik’ yaparak ödüllendirmek diğerlerini gücendirir, ahengi bozar!
Bu nedenle de dernekler, kurumlar, belediyeler vb’leri ödül işi sıkıntılı olduğu için mümkün mertebe uzak dururlar.
Uzak durulmasının önemli bir nedeni de, çoğu zaman seçim yapmak durumu olduğu için seçicilerin adil davranmayacakları öngörülür.
Oysa, Batı’da başarının temelinde ‘ödül’ yatar.
‘Nobel’ bir ödül değil midir?
‘Oscar’ bir ödül değil midir?
Bir ömrü bu ödüllere adayanlar o kadar çoktur ki…
Bunlar en çok bilinen ‘ödül’ler olduğu için dikkat çekmek istedim.
Lafı Şahinbey Belediyesi’ne getirmek istiyorum.
Başkan Tahmazoğlu, ‘ödül’ü en iyi değerlendiren, ileri görüşlü değerli bir yönetici.
Dün bütün gazetelerde vardı, ‘Şahinbey Belediyesi’nden başarılı öğrencilere bilgisayar’ haberi.
Yanılmıyorsam bir ay kadar önceydi, Şahinbey Belediyesi’nin toplu ödül töreninde Ortaokul ve Lise birincilerine ödül olarak bilgisayar verildi. O toplantıda ben de vardım.
Ödül töreninde Vali Ali Yerlikaya güzel ve heyecanlı bir konuşma yaptı. Tahmazoğlu’nu bu önemli öngörüsünden dolayı kutlarken, gelecek sene yalnız birincilere değil, ikinci ve üçüncülere de ödül verilmesini temenni etti.
Onun bu dileğini dinlerken gözlerim nemlendi, çünkü ben de başarının ödüllendirilmesini bir teşvik, bir zaruret olarak görüyorum.
Yerlikaya konuşmasını bitirirken, Tahmazoğlu ile aralarında çok kısa bir diyalog oldu.
Vali Yerlikaya, “Ben gelecek sene için temennide bulunmuştum. Ama başkanımız Tahmazoğlu, hayır, bu seneden başlatıyoruz, dedi. Kendisine çok teşekkür ediyorum” diyerek mikrofonu bıraktığında o kadar mutlu oldum ki…
Önümden küçük bir kız çocuğu, Ortaokul öğrencisiydi, geçerek sahneye çıkmaya hazırlanırken gözüm ayakkabılarına takıldı. Hurda plastikten yapılma ayakkabıcıkları vardı. Üstü başı da fakirliğini yansıtıyordu.
Belki de uzun seneler böyle güzel bir bilgisayarı olmayacaktı. Ama bileğinin hakkıyla aldığı o ödülü evine hangi duygularla götüreceğini kendi kendime nemli gözlerle düşündüm. Tebriğe gelecek komşular yalnız onu değil, belki de daha çok gururlu ailesini sevindirecek, mutlu edecekti.
Dün gazetelerde yukarıda başlığını yazdığım haberi okurken, kalbim, beynim beni o ilk ödül gününe götürdü. Hep o küçük kızı düşündüm.
Başarılı insanları ‘ödül’lendirmek çok yüce bir duygu, asil bir davranıştır.
Önceki sene Avrupa Futbol Şampiyonası’nda gruplardan çıkıp, hemen ilk eşleşme maçında mağlup olarak ülkemize dönen milli futbol takımımıza adam başı 600 bin Euro prim verilmişti. (Ödül değil, prim!)
Bu yüzden oyuncular, yöneticiler ve teknik direktör arasında tatsızlık çıkmış, kırıcı konuşmalar olmuş, Arda Milli Takımı bırakmıştı (!)
Birçok futbolsever gibi bu olay beni de derinden etkilemiş, çok üzmüştü. Şampiyon olan takıma verilen prim 280 bin Euro idi. Rezilliği düşünebilir musunuz?
Geçen gün ekranları başında herkesi duygulandıran, gururlandıran Ampute Milli Takımımızın Avrupa Şampiyonluğu’nu Şahinbey Belediyesi’nin 30’ar Cumhuriyet altını ile ödüllendireceğini okuyunca biraz şaşırdım! Meğerse takımın yarısı Şahinbey Belediyesi Ampute Takımı’nın oyuncusuymuş. (Bilmemek değil, öğrenmemek ayıp!)
Dün gazeteniz Sabah’ta, final maçını seyircilerin arasında seyreden Tahmazoğlu şöyle diyordu:
Öncelikle Ampute Milli Takımımızı yürekten tebrik ediyorum. Onlar yüreklerini ortaya koyarak Avrupa şampiyonasında oynadıkları maçları, Almanya’yı 7-0, Gürcistan'ı 9-0, İspanya’yı 4-0, Rusya 2-1, Polonya 2-0 ve finalde İngiltere’yi 2-1 devirerek şampiyon oldular. Onlar hiçbir beklenti içerisine girmeden yüreklerini ortaya koydular. Koltuk değnekleriyle çok ciddi bir mücadele verdiler. Final maçında oradaydım. O atmosferi gerçekten görmek gerekiyordu. 40 bin kişi oturmadan ayakta son saniyeye kadar izledi. Bundan dolayı gururluyuz.
Ödüllendirme sırası Antepliler’de…
Eminim bu çalışmaların, özverinin, ileri görüşlü olmanın ödülünü Antepliler 2019’un Mart’ında Tahmazoğlu’na vereceklerdir.