İcra ilanları, borç-alacak ilişkileri...

YAYINLAMA: 13 Aralık 2017 / 20.00 | GÜNCELLEME: 13 Aralık 2017 / 20.00

Siz istediğiniz kadar ekonomi şöyledir, böyledir deyin, "Görünen köy kılavuz istemez." Şu sıralar gazete okuyanların en çok canını sıkan ne biliyor musunuz? Gazete sayfalarının icra ilanlarıyla dolu oluşu... Ben de bu şikayetçilerden biriyim. Gazete sayfalarında icra ilanlarından haberlere yer kalmıyor.
Şu yaşıma geldim böylesine yoğun icra ilanının yayınlandığı anımsamıyorum.
Başka bir ifadeyle ekonominin barometresi icra ilanları oldu, desek mi acaba? Öyle ya; ilanlara bakıyorum hemen hepsi - kim olduğu belli olmayan- kimi firmaların taşınmazlarının tam sayfa satışı ile ilgili... Belli ki, ödeme gücünü yitiren/iflas eden kişiler/firmalar; kredi alırken teminat olarak gösterdikleri, ipotek ettikleri taşınmazları alacaklı bankalar ya da firmalar icra yoluyla satışa çıkarmışlar.
İşte bu ilanlar can sıkıcı...
***
Anadolu'da Trakya'da tarımsal alanda üreticilerin durumu nedir? Bu alandaki üreticilerin bankalara borçlu olduğu, borçlarını ödeyemedikleri söyleniyor.
Ne kadar borçlu? Gerçek anlamda ne miktarda? Söyleniyor, o kadar!
Üreticidir, elbette borcu da, alacağı da olacak... Nihayet ekonomik anlamda üretimde bulunuyor, bu dünyanın içinde yaşıyor.
Ancak, duyduğumuz kadarıyla kimi finans kurumlarının kredi çağrılarına, sağladığı kredi kolaylıklarına kulak asan, inanan üreticilerin buralara borçlu kaldıkları şeklinde.
İşte, bu durum düşündürücü...
***
Üreticinin böyle bir durum yaşadığı ortamda; finans dünyasının karlılık yüzdesinin/göstergesinin inandırıcılığı ne derece doğru acaba?
Ödeme gücü kalmayan bir kişinin/kurumun, borcuna faiz tahakkuk ettirmek; bunu borcun ödenemediği yıllar boyunca gelir olarak banka hesabından gelir olarak göstermek gerçekçilik olabilir mi?
Finans dünyasından gelen -sanal olarak düşündüğümüz- karlılık haberlerinin böyle tahsil edilemeyen alacaklardan kaynaklanmasına ekonomistler itiraz ediyorlardır sanırım.
Evet, finans kaynağı, verdiği kredi için gerekli güvenceleri almış olması doğru bir düşüncedir ve böyle olmalıdır da... Bu tutum/anlayış tüm dünyada da böyle yaşanıyor.
Ancak, güvence/teminat var diye; batmış bir kuruma ya da borç ödeme gücü kalmamış kişiye faiz üzerine faiz kaydedip bunu talep etmek/istemek, gerçek bir finansçı için düşündürücü olmalı...
Bizce, ödeme gücünü yitirmiş bir kurum ya da kişinin; düştüğü denizde boğulan insan durumdan kurtarılması yine finans dünyasının göstereceği anlayışa bağlı... Bu, ödenemeyip geciken borç için faiz üzerine faiz yazmakla değil, "banka-müşteri" borç ilişkisinin; yeniden gerçekçi bir anlayışla, gerçekçi bir gözle elden geçirilmesiyle olmalı.
Yani bu kez finans dünyası; kendisinin sıkı kontrolünde -daha önce de böyle olmalıydı elbet- bozulan ödeme dengelerini tedavi edecek önlemlerle kişi/firma kurtarma operasyonunu bizzat yönetmeli. Yoksa, işin kolayını tercih edip, kontrolsüz bir dönemin sonunda kişilerin/firmaların düştükleri durumdan -ne anlayış ise- taşınır, taşınmaz mallarını icra yoluyla satmak; bizce eski bir finans yöneticisi/gazeteci olarak çıkış, kurtuluş yolu olamaz/olmamalı...
Asıl düşündürücü ve de acı olan da; bu tek taraflı düşüncenin varlığıdır bizce... Finans dünyası kolaycılığı değil, bir doktor titizliğiyle düşünüp/davranıp iyileştirici önlemlerle kendi sorunlarına da çözüm aramalı, tedavi etmeli...

İcra ilanları, borç-alacak ilişkileri...