Daha çok saygı

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Çocuk, genç ya da yaşlı olsun, herkesin en çok ihtiyaç duyduğu ve sürekli olması gereken bir kavramdır aslında saygı. Bu yüzden, kişilik ve karakter analizi, en çok bu kavram göz önünde bulundurularak ortaya çıkarılabilir.

Gözlemlediğim birkaç olaydan ötürü, saygının önemine değinmek istedim bu hafta özellikle. Sevgi kelimesi ile başlamadım yazıma, çünkü bana göre, saygı, sevgiden çok daha önce gelir. Sevgi zamanla azalabilir veya önemini kısmen yitirebilir ama saygı yerini koruduğu sürece istenmeyen pek çok durumun ortadan kalkacağını düşünüyorum.

Bir hastanede, doktor ile hastası arasında, çok da önemli olmayan bir nedenden ötürü çıkan küçük bir tartışmaya şahit oldum bir gün. 1-2 dakika içerisinde bu tartışma, hiç de hoş olmayan seviyesiz sözcükleri de içinde barındıran ağız dalaşına bıraktı yerini. Doktor bu durumu bir şeyleri döküp, kırma yoluna giderek geçiştirmeye çalışırken, hasta ise bu tercihini, şikâyet etme yönünde kullandı. Tarafların birbirlerine karşı sevgi beslemelerine gerek yok doğrudur ama karşılıklı bir saygı olsa bu tarz bir olumsuzluk yaşanmazdı diye düşünüyorum. Dışarıdan bir gözle baktığımda, iki tarafın da kendilerine göre haklı sebeplerinin olabileceğini düşündüm ama bahsettiğim saygı kavramının eksikliğini de hissetim fazlasıyla.

Çocukluklarından beri, birbirlerine sevgi ile bağlı olan bir çift var bildiğim mesela, taraflardan birinin yaptığı bir yanlış aradaki sevgiyi güvensizliğe bırakmışken yerini, saygının var olması durumunda dengesini korumayı başarabilen bir seviye olurdu en azından. Saygının önemini yitirdiği durumlarda, sevgiden bahsetmek pek de mantıklı gelmiyor doğrusu.

Tartışırken birbirlerini dinlemeksizin bağıran hatta sadece kendini haklı çıkarma gayreti içerisinde karşılıklı iki tarafın diyaloğuna şahit olurum çoğu zaman. Tabi bu durumu yine sevgi kavramından çok saygı olgusunun yoksunluğuna bağlarım. Çünkü, bu kavramın eksikliğini gördüğüm her ortamın, iletişimsizlik ve kaos ortamına zemin hazırladığına tanık olurum hep.

Saygı, büyüklük kavramıyla özdeşleştirilir çoğu zaman ama bana göre, aklın, mantığın belirlediği yönde hareket etmektir. Karşılaştığımız herhangi bir insana bu gösterileceği gibi, doktor hastaya, öğretmen öğrenciye, anne-baba çocuğuna elbette saygı duymalıdır. Bu anormal bir durum değildir kesinlikle. Tam tersi, muhatapların karşılıklı göstermesi gereken bir olgu olmakla birlikte mantığın verdiği doğrultuda hareket etmektir. Kısacası, sevmediğimiz bir insana dahi saygı duymamız gerekir ama saygı duyduğumuz her insanı sevmek zorunda değiliz.

Sevgi, duygusal bir olgu iken, saygı mantıksaldır bana göre. Duyguların, insanoğlu üzerinde psikolojik bir etkisi vardır genelde ve çoğu zaman yanlış karar vermelere ve yanlış eylemlere sebebiyet verebiliyor. Mantık kavramını içinde barındıran saygı ise, akıl yolunda karar verip, ona göre hareket etmektir kesinlikle.

Daha çok saygı