Su gerçeği ve su fiyatı...
Dünyada iklim değişikliği yaşadığı bir gerçek... Bunu bilim adamları söylüyor. Ilıman iklim kuşağının giderek kuraklığa doğru gittiği gözleniyor. Ülkemizde bundan 50-60 yıl önce hortum yaşanmazken; şimdi bu olayın ilk ve sonbahar mevsimlerinde zarara neden olduğuna tanık oluyoruz. Bu olağanlaştı da...
Sadece hortum değil; heyelan, seylap, çığ olayları da arttı yaşadığımız coğrafyada...
İlkbaharı, sonbaharı bırakalım; yaz mevsiminde Orta Anadolu'da bile küçük bir sağanak yağmurun yarattığı taşkının ölümlere ve zarara neden olduğunu da tanık oluyoruz şimdilerde.
Burada ana unsur akar sunun yeterli frenlenemediği gerçeği var.
Ülkemizin su kaynakları itibariyle zengin olduğunu ifade edebiliriz. Ancak, bu kaynaktan yeterli şekilde -geleceği de dikkate alarak- yararlandığımızı söyleyemeyiz. Bu durum için; "Su akar, aval aval bakar" sözünü söylemiş söyleyen...
Cumhuriyet yönetimi ile başlayan akarsulara gem vurma, baraj yapma hamlesini hala tamamlamış olmak; bu konudaki çalışma karnemizin zayıflığını gösteriyor.
Hala baraj yapıyoruz.
Çünkü, bu konudaki ihtiyaçlarları hep mevsimlik/dönemsel olarak ele alıp değerlendirerek bugünlere geldik. O zaman da hep bu konuyu/sorunu yaşamak durumunda kaldık ne yazık ki...
Yanlış anlaşılmasın kimileri gibi inkarcı değiliz, beğenilmeyen "Tek Parti Dönemi"nde bile barajlar yapıldı.
DP döneminde de... Ardından "Barajlar Kralı" olarak tanımlanan Rahmetli Süleyman Demirel de gelip-geçti bu ülkenin yönetiminden...
Baraj konusunda bilgi birikimi olan, iklimi itibariyle az da, çok da yağışlı kuşakta bulunan bir ülkenin kalkınma hamlelerinde en güvenli doğal kaynağı suyu, yani dereleri, ırmakları, gölleri ve denizleri yeterli kullandığını bugün bile söyleyemeyiz. Çünkü, hala "dere akar, insan bakar" konumundan/durumundan kurtulmak için çaba gösteriyor, ırmaklarımız üzerine barajlar kurmaya çalışıyoruz. Oysa bu çalışmalar çoktaaan bitmiş olması gerekirdi.
Kısacası bu konuda geç kalmış bir görünümümüz var.
"Su zenginiyiz" ancak; bu doğal kaynağı hizmete yönelik yeterli kanalize edemediğimiz, barajlar, göletler, sarnıçlar kuramadığımız, kısacası yeterli depolayamadığımız için; şimdi de yetkililer kar yağmadığından yaz mevsiminde olası bir susuzluktan söz ediyorlar şimdiden.
Bu da ülke su politikasının tutarsızlığı tabii ki...
Kimse "Eskinin susuz İstanbul'unu düşünün..." denesin, çünkü her göreve gelen her iki böyle olumsuzlukları yaşatmamamak için siyasete soyunuyor.
Özetle şunu vurgularız: Yerel yönetimler, kentlerin ve kentte yaşayan kişilerin temizliği; içme ve kullanma suyu konusunda kurdukları işletmeleri "su üzerinden kar etme" ticari anlayışına mahkum edemezler. Etmemeliler... ülkemiz insanı bunu hak etmiyor.
Su fiyatının ülke genelinde yakınma konusu olduğunu biliyorum.