Böyle mi olmalı?
BRÜKSEL - Davet aldınız, yurt dışına çıkacaksınız. Davete ilişkin gidiş-dönüş uçak biletleriniz de geldi.
Hemen hazırlık... Kitaplar, dergiler, giysiler...
Valizinizi yerleştirirken, birden usunuza/aklınıza nicedir kullandığınız ilaçlarınız geliyor.
Yurtdışına gidiyorsunuz diye hastalıklarınız yakanızı bırakacak değil ya...
Hemen daha önce uzman doktor raporuyla aldığınız ilaçlardan kullanmadığınız ne kadar var. Ona bakıyorsunuz. Yurt dışında kalacağınız 45 güne yetecek mi?
Bakıyorsunuz, yetmiyor...
Peki, şimdi ne olacak?
Aile doktorunuza gitseniz yeni bir reçete yazamayacak...
Yazsa bile eczaneniz elinizdeki ilaçlar bitmediği için reçetedeki ilaçları veremeyecek/vermeyecek...
Peki, şimdi ne yapacaksınız?
Yapacağınız bir şey yok... Cebinizdeki parayla ilaçlarınızı alıp yurt dışına çıkacaksınız.
Hani, yurttaş olarak sosyal güvenlik altındaydık?
Bu güvenlik sadece yurtiçi bir alanı mı kapsıyor yoksa? Yurt dışını kapsamıyorsa işte size güvensiz alan...
Brüksel'e gelmeden önce bu sıkıntıyı yaşadım.
Daha önceki yurtdışı gezilerimde de buna benzer olayla karşılaştım. Yurtdışına gidiyorum ya; Allah göstermesin hastalık, kaza vb. durumlar için sigorta yaptırmak istedim. Sigorta acentesine gittim.
Aldığım yanıt; "- Tamam... Hemen yapalım..." oldu.
Pasaportumu, kimi evrakları verdim. Sekreter aldı, baktı, inceledi... Diğer masalardaki arkadaşlarına bir şeyler sordu, geldi.
"-Sizi sigorta yapamıyoruz..." dedi. Sonra nedenini açıkladı: "- Yaşlısınız!.."
Haydaaa!.. İşe bakar mısınız?
Yani, ölüm riskim fazla, yani...
Ama seçim zamanı oy kullanırken bu gözetilmiyor, niçin?
"Aklı melekesi" yerinde mi diye sorulmuyor, niçin?
Yurttaş hasta yatağından sedye ile sandık başına oy kullanmaya götürülüyor.
Sağlığı yerinde yurtdışına seyahat edecek yurttaş ise sigorta yaptıramıyor.
Ama yaşına/başına, hastalığına, ruhsal dengesine bakılmadan YASAMA görevine seçilen yurttaşları var bu ülkenin...
Bu ne tezat böyle?
***
Çağdaşlaşma değil, çağdaş düşünceyi yakalamamız için kim bilir daha kaç fırın ekmek yememiz gerekecek.