Düşüncelerin senin mi?

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Yanıma geldiğinde onun tartışmak için geldiğini anlamıştım. Konuşmaya başladı ve haklılığını ispatlamaya çalışıyordu. Ona “Bu anlattıklarından sana ait bir düşünce var mı?” diye sordum.
Seninle tartışsam, benim düşüncelerim doğru diyeceksin. Lütfen biraz düşün. Anlattıkların içinde sana ait bir düşünce var mı? Yoksa bütün düşüncelerini dışarıdan mı aldın?”
Adam sessizliğe büründü. Sustu ve bir daha konuşamadı. Bir düşüncenin “benim” olduğunu söylemem anlamsızdır. Sen, ben, biz zihnimizdeki bütün bu düşünceleri dışarıdan aldık. Ama biz zihnimize gelen her düşünceye “benim” diye sarılır ve bağlanırız.
Benim dinim, benim felsefem, benim teorim” der dururuz. Düşünce seviyesinde bile bağlılıktan vazgeçemeyiz. Kelimelere, sözcüklere, cümlelere takılıp kalırız. “Benim ağzım, benim gözüm, benim burnum, benim eşim” demek bizi rahatlatır.

Aslında onların hepsini dışarıdan aldık. Onlar bize verildi. Onlar bize ait değil. Gerçek bağlılık, gerçek bağımlılık düşüncelerdedir.

 
Genç bir adam kendisine üstat arıyormuş. Yaşlı bir ustanın yanına gitmiş ve sohbetlerine katılmaya başlamış. Yaşlı adam sohbetlerde hep aynı şeyleri anlatıyormuş.

Genç adam yaşlı ustanın anlattığı şeyleri tekrar tekrar dinlemekten usanmış. Yaşlı ustanın yanından ayrılmaya karar verdiği gün oraya genç bir usta gelmiş. O gece sohbeti genç usta yapmış.

Herkes hayran hayran onu dinliyormuş.
Genç adam konuk ustanın vaazını dinlerken “Usta dediğin böyle olmalı. Müthiş bilgisi, harika bir zekası var” diye içinden geçirmiş.


Yine genç adam “Yaşlı usta hiçbir şey bilmiyor. Hayatını boşa harcamış” diye düşünüyormuş. Konuk usta vaazı bitirince gururla çevresine bakınmış. Cemaatin üzerindeki etkiyi anlamaya çalışıyormuş.

 Bir ara gözleri, yaşlı ustaya dönmüş. Yaşlı usta “Saatlerdir seni dinliyorum ama hiç konuşmadığını gördüm” demiş. Genç usta “Olur mu?” demiş. “Sen deli misin? Ben iki saatten beri konuşuyorum ve herkes beni dinledi. Sen deli gibi hiçbir şey konuşmadığımı söylüyorsun. Beni dinlemedin mi?
Yaşlı usta “Tam aksi çok dikkatli dinledim. Ama sen hiçbir şey söylemedin. Söylediğin şeylerin hepsi başkalarından geliyor.
Kendi deneyimine dair hiçbir cümlen yok. Sen hep başkalarının düşüncelerini ve deneyimlerini aktardın.
Ama sen hiç konuşmadın
”. Eğer farkındalık kazanmak istiyorsan hiçbir düşüncenin sana ait olmadığını bilmelisin. Hiçbir düşünce senin değildir. Senin olmayan bir düşünceye “benim” demek yalancılıktır.

Sen kendini hep düşüncelerle özdeşleştirirsin. “Hiçbir düşünce benim değildir” cümlesini zihnine yerleştir. Senin zihnin han gibidir. Yolcular gelir ve giderler. O yolcular hana ait değildir. Sadece konaklamak için uğrarlar.

Senin zihnin kuşların pineklediği ağaca benzer. Kuşlar ağaca konar ve bir süre sonrada uçarak oradan uzaklaşırlar. Dün zihninde konaklayan düşünceler bu gün yoklar. Bu gün gelen düşüncelerde yarın olmayacaklar. Düşüncelerin sana ait olduğunu düşündüğünde o düşüncelere bağlanırsın ve o düşünceler seni yönetmeye başlarlar. Hiçbir düşünce sana ait değil.

Sen sadece bir izleyicisin, seyircisin, tanıksın. İnsan kendi deneyimini anlatamaz. Çünkü onu anlatacak düşünceleri, kelimeleri icat etmemiştir. Hacca, umreye gidip gelen bir çok insana sordum. “Bana orasını anlatır mısınız?”. Hepsi aynı cevabı verdi. “Hayır, anlatamam. Orasını yaşamak lazım”.


Gerçek deneyim anlatılmaz, sadece yaşanır. Yaşamadan anlatan başkalarının yalancısıdır. Aşkı yaşamayan birisinin aşkı anlatması sadece nakildir, aktarmadır.

Düşüncelerin senin mi?