Yurttaş bıktı, usandı...
Dışarıdan gazel okumayı seven bir anlayışımız giderek artıyor.
Toplumsal yaşamda, ikili ya da kurumsal ilişkilerde "dışarıdan gazel okuma" ukalalığı bizim gibi gelişememiş/kalkınamamış toplumlarda görülüyor/yaşanıyor çoğunlukla...
İkili ya da kurumlar arası bir sorunla hiç ilgisi olmadığı halde araya laf/söz sokan kişiye Karadenizli Temel "Kudalis" der.
Yani... Kazanda kaynayan çorbayı karıştırmak için kaşık kullanamazsınız, küçük gelir. İşte o zaman kaşıktan büyük olan kepçe var ya; onun Karadenizdeki adı "Kudal"dır.
İki kiş konuşurken, birbirlerini ikna etmeye çalışırken bir başka kişinin münasebetsiz şekilde araya girip söz almaya çalışması durumunda o kişi;
"- Kudalisluk yapma!.." diye ikaz edilir.
Bu şu anlama gelir: Kudalislik yapan kişiye, "- Sen işine git!.. İşine bak... İşimize karışma!..
***
CHP 24 Haziran seçimi sonrası -dahası her seçim sonrası gibi- kaynayan kazan görünümünü yine kazandı.
Erken kurultay...
Tüzük kurultayı...
Yeterli-yetersiz imza tartışması...
Taban-tavan görüş uyumsuzluğu...
İşte böyle bir ortamı yaşayan "Anamuhalefet Partisi CHP'nin imdadına, iktidar partisi AKP'nin kimi sözcüleri; -üzerlerine görevmiş gibi- yetişmeye, akıl vermeye çalışıyor.
Bunlardan biri de Mahir Ünal...
Bizce doğru değil...
Siyasal gelenek değil... Ve de yakışık değil.
Madem rakipsiniz, bırak birbirini yiyebilirlerse(!) yesinler. Senin işine daha iyi gelmez mi?
Haaa... Belki de Ünal "siyasal melek" rolüne soyundu.
İşte bunu bilemiyoruz...
***
CHP'nin yaşadığı iç sorunu, onu yönetenler ve ona gönül bağlayan partilileri ilgilendirir.
Dışarıdan bu partinin içişlerine laf/söz yetiştirmeye "doğru" diyen varsa ben üzerime düşecek görev olan özürü Mahir Ünal'dan dilerim.
Bu ülkenin esenliği için siyaseten birbirlerine rakip partilerin birbirlerinin içişlerine ilişkin söz etmesini doğru bulamam ve bulmamalıyız.
Hele de ülkemizin çok çetin/zor bir dönemi geçerken partililerin centilmenlik örneği sergilemesi gerekirken; yurttaşlar arasında kırgınlık/dargınlık yaratacak söylemlerde bulunulması ne derece doğru?
Bu hususta sağduyu sahibi partilileri ve yurttaşları düşünmeye çağırıyorum.
***
Papağan doğuştan konuşmaya -tam değil tabii ki- meyili olan özelliğiyle sevilir, evlerde beslenir.
Öğretilen sözcükler kadar konuşur ancak.
Ama lütfen dikkat ediniz, öğretilen sözcüklerle...
Papağana ne denli güzel sözcükler öğretirseniz, karşılığını buna göre alırsınız.
Adap dışı kötü sözcük öğretirseniz, papağanın kimi zaman adap dışı sözlerine katlanmanız gerekir.
***
Siyasal yaşamımıza son yıllarda bulaşan birbirini karalama/aşağılama, itham etme davranış bozukluğu bir hastalık oldu ve giderek yaygınlaşıyor.
Ülkemiz siyasetinin her zamandan çok bir "barışa, bahar havası"na ihtiyacı olduğunu artık bilmeliyiz.
Siyaset yapanlar; "milletin vekili" sıfatıyla ve böyle bir sorumluluğu duyup yaşayarak ülkeyi yönetme sevdasına kapılmalı...
Yurttaş, siyasal çekişmelerden bıktı...