Sonsuza dek duracaklar!
Danışmanlık insanlık durdukça duracağına kanaat getirdim. Nasıl mı?
Bende çok ta sende kaldı mı?
Tavuk çiftliği sahibi adamın tavukları sakince yaşarken birdenbire kavga etmeye başlarlar, bütün gün birbirlerini yerler, akşama kadar bir kısmı ölür, diğer kısmı kavgadan perişan. Her gün sabahtan akşama aynı şey tekrar eder. Adam, çaresiz, hemen bir danışman çağırır ve derdini anlatır.
Danışman - “Tavuklara su yerine ıhlamur içir!” diye akıl verir. Çiftçi aklı derhal uygular. Bir hafta geçer, hiçbir değişiklik olmaz, tavuklar gene gırtlak gırtlağa, ölen ölene. Danışmanı gene çağırır adam.
Danışman hemen - “İçme sularına sakinleştirici ilaç at!” diye buyurur. Ertesi hafta çiftlik sahibi biçare danışmana başvurur - “Ne olacak benim halim, bu tavuklar ölmeye devam ediyor, sende başka akıl var mı?” diye sorar.
Danışman biraz ümitsiz konuşur - “Bende akıl olmasına akıl çok ta, sende tavuk kaldı mı?”
Anlaşılan danışmanlık herkes sıfırı tüketene kadar yaşayacak...
22 Kasım 20.. Dur deneyimi öğren!
Akıl satıcıları ile çok haşır neşir oldum. Hatta bir ara ben de soranlara akıl sattım. Hiç mi hata yapmadım?
Hata yaptım tabii, bir kısmı tecrübesizlikten bir kısmı da mecburiyetten oldu.
Ne gibi hatalar yaptım birkaç basit örnek vereyim -
Sahte şöhrete kapıldım... Adı çok geçen danışmanın sadakatinin de o derece kıt ve kısır olduğunu sonradan öğrendim. Ancak bende haklıydım tabii, günlük gazetelerde “Türkiye’nin medarı iftiharı, Harvard işletme okulunu bitirmiş!” diye lanse edilen bir kişiye gel de inanma.
Aşırı inanç duyduklarım oldu... Duyduklarıma arada bir körü körüne inandım, enine boyuna sorgulamadım.
Meğerse her yerde aynı esprileri anlatırlarmış.
Tavsiyeleri kırptım... Aldığım tavsiyeyi kırpıp kırpıp kullandım. İşime gelenleri alıp işime gelmeyenleri almazlık ettim. Josh Billings’in “Tavsiye, Hint yağı gibidir, vermek kolay, yutmak korkunçtur,” sözünü doğruladım.
Bulunmaz Hint kumaşı sandım... Aldığım eninde sonunda bir tavsiyedir, dünyanın ne başı ne de sonu dedim. Bulunmaz Hint kumaşı gibi akla sarıldım, ikinci bir görüşe baş vurmadım.
Seçenek istemedim... Tek çözümü benimsedim, danışmandan kıyaslamalı bir analiz istemedim. Lord Chesterfield’in “Birisi akıl istiyorsa, aslında övülmeyi bekler,” sözünü doğrularcasına çalıştım.
Baltayı taş üstüne taşa vurmuşum...
i Hürriyet Gazetesi İnsan Kaynakları eki, 23 Nisan 2000.
ii Bu öyküyü kadim dostum Avni Aker yıllar önce bir seminerde anlatmıştı.