Bayramlar... İnsanlar... Kutlamalar...
"Bayram gelmiş neyime//anam anam garibem//kan damlar yüreğime"
Gençlik çağımın türküsüydü bu dizeler.
Sevip de sevilmeyenlerin türküsü... Ya da "Kara sevda"ya yakalanıp derdini anlatamayanların kapıldıkları karamsarlığı anlatan dizeler...
Bayram günü de olunca seven kişi ne yapsın başka...
Bugün siyasetten söz açmayacağım. Çünkü, artık -bana da gına geldi- bıkkınlık duyar oldum bu konudan.
Bayram üzerine yazmak, dertleşmek istiyorum sizlerle...
***
"- Bayramınız mübarek olsun..."
"- Neee?"
"- Bayramınız mübarek olsun, dedim."
"- Zaten mübarek değil mi? Dini bayramlar kendiliğinden mübarek değil mi?"
"- Doğru diyorsun... Bayram günleri, sıradan günler değil... Dinin kutsallığından gelen bir farklılık bugünlerde var. Ama nasıl kutlamamız, iyi dileklerimizi bildirmemiz gerekiyor?"
***
Bayramların, özellikle dini bayramlar için insanlar birbirlerine kutlama mesajları atarlar.
Bu yerleşik bir gelenek/görenek...
Buna uymazsanız ayıplanırsınız.
Eskiden günümüzün ulaşım ve de iletişim olanakları yoktu.
Ne karayolları yapılmış, ne havalimanları...
Taşıtlar yoktu, havada uçan uçaklar da...
İletişim, ulaşım deniz kıyılarına posta vapurlarıyla yapılırdı. İnsanlar vapurların kamaralarına, güvertelerine, hatta anbarlarına doluşur, 3-4 gün, hatta hava durumuna göre bir hafta yolculuk yaparlardı.
Mektuplar, gazeteler 4-5 gün gecikmeli gelirdi...
Bu benim gençlik çağımın durumu...
Bir de daha eski zamanları düşününüz.
Anadolu'nun iç kesimlerine mektuplar/gazeteler ve diğer tüketim maddeleri posta treni, "Kara tren" ile ulaştırılırdı.
"Rötarlı dönemler..."
Şimdi öyle mi... Mesajınızı yazıp anında ulaştırıyorsunuz. Özlediğiniz arkadaşınızla, bir yakınınızla görüntülü konuşuyorsunuz yüzyüze...
Diyeceğim o ki, zaman değişince olanaklar da gelişti. İnsanlar bu olanaklarla daha mutlular şimdi.
Eskiden bayrama bir hafta on gün önceden sayısı her seferinde 100'ü aşan tebrik kartı, kartpostal yazar, gönderirdim, arkadaşlarıma, yakınlarıma, dostlarıma...
Hepsi uçtu gitti.
Bir gelenek böylece sona erdi.
Şimdi yöneticiler meydanlara/alanlara, caddelere kurulu bilboardlarda sırıtan fotoğraflarını koyarak bayram kutlaması yapıyor. Yani, gelenek ucuzlarken sırıtan bir geleneksizlik zuhur eder oldu.
Hadi, yurttaş çok sevdiği çevre insanının, arkadaşlarının bayram kutlamalarını bilboardlarda kutluyor ve bedeli ne ise ödüyor.
Acaba, yönetici mevkiinde/katında bulunanlar böyle bir ücret ödüyorlar mı?
Ödemiyorlarsa bu kutlama ne kadar samimi ve kabul gören bir davranış?
***
Kurban bayramınız mübarek olsun...
Olsun... Olsun da "bayram" adı üstünde zaten mübarek/kutsal...
Senin, benin'im, onun "mübarek olsun" demesiyle böyle bir kutsanmışlık kazanacak değil elbet.
Yüce Rabb, bayram günlerinin ayrıcalığını, kutluluğunu belirtmiş...
Bize düşen bu kutluluğa uygun düşünce ve davranışlarla bugünleri yaşamak olmalı.
O zaman birbirimizi böylesi kutsal bir güne kavuşturan Rabb'a şükranlarımızı sunalım,
birbirimize kalpten gelen sevgilerle daha nice bayramlara kavuşmamız dileklerimizi bildirelim.
"- Kurban bayramınızın sağlık ve mutluluğu, bereketi bir ömür sizlerle olsun."