Erbap yorumu ‘2’
Aklı ehiller bu ilkeyi şöyle yorumluyor - “Aynı amaca bir yönetici ve bir planla varabiliriz. Otuz yıl önce de planlama teşkilatı ve elektrik sıkıntısı vardı şimdi de aynı teşkilat var ve tama yakın kapasiteyle üretim yapabilsek bugün de elektrik sıkıntısı olacak. Demek ki aynı sonuca aynı teşkilatla her zaman varabiliyoruz...”
Adil ücret... Fayol diyor ki – “Çalışanlara adil ücret verilmeli...”
Aklı ehiller bu ilkeyi şöyle yorumluyor – “Bu bize uymaz. Bütün gününü pinekleyerek geçiren dışarıdan ilkokul bitirmiş misafirhane bekçisine tam gün çalışan üniversite eğitimli bir öğretmen, bir mühendis veya bir doktorun üç katı maaş veririz. Okumuşa çok versen okumamış haklı olarak der ki - ‘Bize imkân verildi de biz mi okumadık? Veya Okuduysa okudu, benim için okumadı ya?’
Kararlara katılım... Fayol diyor ki – “Çalışanları uygun ölçüde kararlara katacaksın...”
Aklı ehiller bu ilkeyi şöyle yorumluyor – “Tüm kararları merkez, patron veya başkent verir. Böylece aklı daha evvel olanların katılımı sağlanır...”
Emir – komuta zinciri... Fayol diyor ki - “Emir komuta zinciri olacak, bazı acil durumlarda ve gerektiğinde kısa devre kullanılacak...”
Aklı ehiller bu ilkeyi şöyle yorumluyor – “Emir komuta zinciri kesinlikle bozulmaz. Prensibi bozmaktansa, bir evrak, dolayısıyla evrak sahibi bir imza için sittinsene (60 sene) bekleyebilmeli. Sabrın sonu selamettir. Ama acil durumlar istisna olmaktan çıkıp kural olunca kısa devre istenirse hayatın gerçeği olur...”
Düzen... Fayol diyor ki - “Düzen olacak, insanlar ve nesneler doğru zamanda doğru yerde bulunacak...”
Aklı ehiller bu ilkeyi şöyle yorumluyor – “Doğru yerde, yanlış insanlar veya nesnelerle daha başarılı oluyoruz. İtfaiyecileri alevlerden korumak için üzerlerine bundan neredeyse yarım asır önce - 1955 yılında - keşfedilen yanmaz giysileri değil tutuşmaya uygun parlak kırmızı, sarı renkli plastik yağmurluk giydiriyoruz...”
Eşitlik... Fayol diyor ki – “Çalışanlar arasında eşitlik olacak, yöneticiler çalışanlarına eşit ve hakkaniyetli olacak...”
Aklı ehiller bu ilkeyi şöyle yorumluyor – “Bu prensip istisnalar dışında doğrudur. İstisna kategorisinde sadece sınırlı sayıda kişi, akraba, eş, dost, arkadaş, klandaş, partidaş, mahalledaş, hamili kartlar bulunur...”
Verim... Fayol diyor ki - “Yüksek personel devir hızı verim kaybına yol açar...”
Aklı ehiller bu ilkeyi şöyle yorumluyor – “Birisi nerede fazla kalırsa etrafı ile samimi olur, işe ticaret karıştırır, ahlaki sapma gösterir, onun için tebdili havada ferahlık vardır. Sık sık yerini değiştirelim, hiçbir şey olmaz ise dedikodu önlenir, yolluklar ödenir, ekonomiye hareket kazandırılır. Verim konusunda, başarısı tartışılsa bile, sürekli geçerliği olan dehşet bir önlemimiz var – haftada veya ayda bir gazete, araca benzin alma, telefonla konuşma, iki lambadan birini kapa, terleme, üşüme gibi köklü önlemlerle dopdolu tasarruf genelgesi yayınlamak...”
Gayret... Fayol diyor ki – “Çalışanların plan yapmalarına ve bu planı yürütmelerine izin verilirse daha çok gayret sarf ederler...”
Aklı ehiller bu ilkeyi şöyle yorumluyor – “Çalışanlar sadece emir ve talimatları uygulamaları yeter; zaten gayreti, kendileri dâhil, kim istiyor, kim bekliyor ve kim soruyor ki? Yapılan bir araştırmaya göre hâlihazırda devlet memurlarının yüzde 95’i yorgunluktan şikâyetçi imiş. Onları daha fazla üzmeye kimsenin hakkı olmasa gerek...”
Takım ruhu... Fayol diyor ki – “Çalışanlarda takım ruhu olmalı, kurumsal ahenk ve birlik olmalı...”
Aklı ehiller bu ilkeyi şöyle yorumluyor – “Takım ruhunu teşvik, çete kurmak ve çeteciliği teşvik ile eş anlamdadır, o nedenle takım ruhu yerine her türlü ruhsuzluk tercih edilir...”
İşte, toprağı bol olsun, Henri Fayol’un tatbikatta geçirdiği tecrübe sonucu gördüğü aksaklıkları önlemek üzere yaptığı öneriler ve yorumlamalar.
Bu satırları yazdığımdan bu yana yirmi beş kocaman yıl geçmiş. “Ne değişti?” diye düşünmeye çalışıyorum… Adam ilkeleri koymuş, 85 yıl sonra hala ilkeleri aklı ehillere kendine göre yeniden keşfetmek, sonra tıraşlamak ve daha sonra da beğenmeyip tadil etmekle geçiriyor.
Karşılama ama karşılasan iyi olur...
Birkaç yıl önce geçen bir olay aklıma geliyor - Bir bakan çıkıp illerdeki valilere diyor ki “Ben dâhil, kimseyi kilometrelerce uzaktan ala vala, davul zurna ile karşılamayacaksın.”
Bir diğer bakan arkadan diyor ki - “Karşılamaya gelen bu yasağı koyanın memuru değil ki yasak koyuyor, beni karşılayın, yoksa…”
Yukarı tükürsen bıyık, aşağıya tükürsen sakal.