Karne
Okullar, bir eğitim öğretim dönemini daha tamamladı. Dün heyecanla karnelerini alan öğrencilerin dört gözle bekledikleri yarıyıl (sömestr) tatili başladı. Aslında hem öğrenciler, hem öğretmenler, hem de veliler için başlayan iki haftalık bir süreç de denilebilir. Bir zamanlar oturduğumuz sıralarda tatil sevinci yaşayan öğrenciler iken, şimdi veliler olarak daha farklı bir heyecan yaşıyoruz.
Her çocuğun kendine özgü kişilik özellikleri ve yetenekleri olduğuna göre, başarısını sadece okul derslerine veya aldığı karne notuna bağlamamak gerekir. O yüzden ailelerin özellikle sınav haftası veya karne gününde mükemmeliyetçi bir yaklaşım sergileyip, çok büyük beklentiler içerisine girmemesi gerekiyor aslında. Bu durumu bizzat yaşamış biri olarak, hiç unutmam, yaklaşık iki yıl önce öğrencilere karnelerini dağıttığım gün, bir veli gelip bana ‘hocam, geçen dönem çocuğumun bilgisayar dersi 4 düşmüştü, bu dönem yine 4 düşürmüşsünüz’ diyerek sitem etmişti. Çocuğunun gayet zeki ve başarılı bir çocuk olduğunu belirtmeme rağmen, ‘O zaman niye karnesine 5 düşürmediniz’ diye de devam etti ısrarcı tutumuna. Karne notu ne olursa olsun, özellikle ilköğretim çağındaki her çocuğun ihtiyaç duyduğu koşulsuz sevgidir aslında. Aileler bunu ne kadar gösterebiliyor veya ne kadar başarabiliyor aslında ona bakmaları lazım daha çok.
Başarı, her zaman takdir edilmesi gereken bir olgudur elbette ama çocuğa bu takdiri, çok pahalı hediyeler alarak veya büyük vaatlerde bulunup, her istediğini yaparak göstermek de gerekmiyor diğer taraftan. Çocuğu, zayıf not aldığında cezalandırıp, yüksek not aldığında ödüllendirmek, ona olan sevgiyi koşullandırmak anlamına geliyor bir nevi. Çocukta, ‘Başarılı olduğumda, bana değer verilir, başarısız olursam hiç değer verilmez’ gibi yanlış bir düşüncenin oluşmasına neden olur bu.
Bir diğer önemli nokta ise çocukların hiçbir konuda ve hiç kimse ile kıyaslanmaması gerektiğidir. Ama bazı aileler, bu hatayı sıkça yapıyor ne yazık ki. Bazı öğrenciler, arkadaşlarına göre biraz daha geri planda olabilir, bu gayet normal. Bu durum, onu bir başkası ile kıyaslamak gerektiği algısını ortaya koymamalı. Çocuk, ona sahip olduğu yetenekleri doğrultusunda verilen sorumluluk bilinci ile her anlamda ön plana çıkar daha çok. Aldığı not veya karne yüzünden hiçbir çocuk, üzülmeyi hak etmiyor kesinlikle.