Üretici tüketici trafiğinde kooperatifin rolü...
Tarımsal ürün ithalatında rekora koşar bir durumdayız.
Ülkede üretilen pek çok tarım ürününün ithalatı yapılıyor, ne yazık ki...
Şaşmamak ne mümkün...
Şaşmak kadar, çok da üzülmek gerek bu duruma.
Ama asıl şaşılacak konu; -ya da sorun- nüfusun hızla artışına karşın, ekonomik, kültürel, sosyal, beslenme, sağlık, eğitim vb. alanlarda oluşacak sorunları önceden düşünememek...
Bu bilinçte olamamak...
Yani, ekonominin nasıl işlediği gerçeğini unutmak ya da bilememek...
Oh ne güzel!.. Nüfus hızla artıyor... Artsın!.. Daha da artsın...
Bu artışa alkış tut!..
Ama bu artışın yarın ne gibi sorunlar yaratacağını unut...
Unut ve günü gün et...
Böyle umursamazlıkları ekonomi hiç affetmiyor...
Ve acımasız kurallarını yaşamın her alanında hemen uygulamaya koyuyor.
Kalıcı izler de bırakıyor üstelik.
İnsanlar dert yanıyor, sızlanıyor.
Neyse biz konumuza dönelim.
Cumhuriyet'in ilk yıllarda başlatılan bir kooperatifçilik hareketimiz vardı.
O dönemde TARİŞ, FİSKOBİRLİK, ANTBİRLİK, ÇUKOBİRLİK, TRAKYABİRLİK vb. kooperatif birlikleri ve onları meydana getiren kooperatifler vardı.
Amaç, üreticinin ürününün değerince pazarlanması, tüketiciye kaliteli ve de ucuz ürün sağlanmasıydı.
Bir tür üretim-tüketim zinciri...
Ne oldu bu birlikler ve onları meydana getiren kooperatifler?
Ne olacak, üvey evlat muamelesi görünce görevlerini yapamaz oldular, söndüler.
Şimdi gazetelerde okuyor, TV'lerde izliyoruz, üreticiler ürünlerini pazarlayamamaktan yakınıyorlar.
Şimdi üretici ile tüketici arasında oluşan "avantacı grup", ürünün ilk fiyatı ile son pazarlama fiyatı arasında uçurumlar kadar bir fark yaratıyor.
Böylece vurguncu grup, elini sıcaktan soğuğa sokmadan köşeyi dönüyor.
Oysa, üretici kooperatifleri teşvik edilip yaşatılsaydı, işlevini yapamaz duruma düşürülmeseydi bu durum mu oluşurdu?
Tüketici kooperatifi; doğrudan üretici kooperatife baş vurup ihtiyacı olan ürünü hem ilk elden, hem de daha ucuza alacaktı ama...
Şimdi ne oluyor: örneğin, patatesi, soğanı ya da başka bir tarım ürünü meyve ve sebzeyi stoklayıp piyasayı kontrole alanlar, fiyatları istedikleri düzeyde kendi istekleri doğrultusunda tutup haksız kazanç sağlayabiliyorlar.
O zaman pazarda da, marketlerde de fiyatlar yükseliyor.
Sonuç malum; Rusya'dan buğday, Azerbaycan'dan soğan ithal edeceğiz.
Sadece buğday, soğan olsa...
Daha nice tarım ürününü döviz vererek ithal ediyoruz.
DP iktidarı, 1955'den itibaren yükselen fiyatları kontrol için, dahası ekonomiyi rayına oturtmak için "Milli Korunma Kanunu adı altında bir dizi önlemler almıştı ama, sonuçta karaborsa oluşmuş, çoğu ürün tezgah altına gitmişti.
Aynı uygulama daha önce İkinci Büyük Savaş sırasında da uygulamaya konulmuştu. Liberal bir ekonomik politika uygulamak iddiasıyla iktidara gelen DP , bu kez aynı yolu seçiyordu.
O zamanlarda da kooperatifler "üvey evlat"tı. Çünkü, yandaş tüccar/esnaf vardı, onların kazanması istendi nedense...
Sözün özü; hükümet bugün üreticiyi ve de tüketiciyi kooperatifler yoluyla teşvik etmek gibi bir konuma gelmiş bulunuyor.
Hal Yasası acilen gözden geçirilere, bu yerlere giren ve çıkan ürünlerin kimler tarafından yapıldığını ve piyasada satışa sunulan ürünlerin kaynağının kontrole alınması gerekir.
Bugünkü durumda; fiyat kontrolünden önce, üreticinin ürününü direkt kendi kooperatifine; onun da karşı tarafta alıcı olan tüketici kooperatifine satma zorunluğu getirilmeli...
Bunun için de kooperatifçiliğin yeniden düzenlenmesi gerekiyor.