2019 rakamlar
İlk okulda bir hocam vardı, YILDIZ öğretmen, ben ona hayrandım. O da beni çok severdi. Hatta beni severken dişlerini sıkar elleri ile yanaklarımı mıncıklardı. Canım acır fakat öğretmenim olduğu için benim hiç sesim çıkmazdı. Daha sonra yatılı gittiğim ortaokuldan her sömestr tatiline eve geldiğimde, elini öpmek için evine giderdim. Her sene aynı muhabbetle yanaklarımı mıncıklar, severdi. Her karşılaştığımda ‘hayat sadece matematiktir, bunu asla unutma’ derdi. Öğrenim gördüğüm süreçte bayramlarda ellerini öpmeye hep giderdim. Üniversite okuduğum süreçte yine bayramlarda onu ziyaret etmeyi hiç eksik etmedim. Hayır duasını alırdım. Evliliğimde ondan etkilenmedim desem belki doğru olmayabilir çünkü evlendiğim eşimin ismi de YILDIZ oldu.
Evlendikten sonra da bayramlarda eşimle birlikte onun elini öpmeye giderdim. Söylemi hiç değişmezdi. ‘ Metin hayat her zaman matematiktir, bu gerçeği hiç unutma’ sözleri hala kulağımdadır. Çok doğru sözlerdi bana söylediği.
Istatistiksel bir araştırma geçti elime, bir gazetenin yapmış olduğu rakkamlar vardı listede. Çok ilgimi çekti. Bu gerçekleri görsel olarak takip etmekteydik ancak, rakkamlar çok çarpıcı olduğu için burada dile getirmenin doğru olduğuna inanmaktayım.
Türkiye’de 880,673 si resmi kadrolu 149 457 si özel sektörde olmak üzere 1,030,130 öğretmen eğitim kurumlarında çalışmakta. 80 milyon nufuslu bir ülke için bu rakkam doğru mu diye sorgulamak istemem. Örgün eğitim gören 17 milyon 883 bin öğrencinin yaşadığı ülkemizde eğitim düzeninde son 17 senede 22 defa sistem değişikliğine gidilmesi, kaliteyi düşürmüş olduğu acı bir hakikattir. Bir örnek olarak ekranda bir yarışmada, Fen fakültesi mezunu Fizik lisanslı gencin Samsun’dan Trabzon’a giderken hangi illerden geçileceğini bilememesi üzücüdür. Ülkemizdeki okul sayısının 65,564 olduğunu göz önüne alırsak, kaliteli eğitim verilmesini beklemek hayal olduğunu düşünürüm. Bir sınıf içinde kaç talebe olmasından ziyade onları eğitecek öğretmenlerin kalitesi önemlidir. Bunu asla unutmamak gerekir.
Ülkemizdeki diğer rakamlar da ilgi çekicidir. Mesela Türkiye’de 1553 hastane hizmet vermekte ve buralarda çalışan 114 827 doktor bulunmaktadır. Ancak bu rakkamların büyük bir bölümü 3 büyük şehirde İstanbul, Ankara ve İzmir’de olduğu da bir başka acı hakikattir. Ülkemizde yapılan araştırmada her 5635 hastaya bir doktor düşmesi ne kadar üzücüdür. Bu bir hakimin senede baktığı dava dosya sayısı gibi çarpık bir rakam olduğunu düşünmekteyim.
Ülkemin bir başka çarpık gerçeği ise Diyanet işlerinde kadrolu çalışan 106,973 imam-hatip mezunu olduğudur. Son 12 senede inşaa edilip imam hatip mezunlarına iş sahası açmak adına yapılan 33,100 camii ile müslümanların ibadet yeri olan Camii sayısı 82,693 rakkamına ulaşmıştır. Muassır medeniyetler seviyesi hedeflerinin bir tek odağı vardır, o da araştırma ve geliştirme yatırımlarına verilen önem olduğunu düşünürüm. Burada çalışacak insanların üniversite kurumlarında iyi ve kaliteli eğitim almaları gerektiğine kalben inanırım.
Eller Mars gezegenine araç gönderip, uzayın bilinmiyen sırlarını çözmeye çalışırken, bizler hala bir baş örtüsü konusunu temcit pilavı gibi üzerinde 1400 yıl yorulmamızı anlamakta zorlanmaktayım.
Kalkınmış olmak rakamlara dayanır ancak rakamların üzerinde oynanmamış olması gerek. Çarpık rakamlar bize kendimizi değil, gerçek dışı neticeleri gösterir diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.