Resim ressamı yansıtır
Michelangelo Rönesans döneminin en ünlü ressam ve heykeltıraşlarından birisidir.
1505 senesinde, Vatikan’daki Sistine Şapeli’nin tavan resimlerini yapması için görevlendirilir. Bu iş, Michelangelo’nun en büyük ve önemli başarılarından birisidir.
Sanatçı, yaklaşık 4 yıllık bir çalışma sonucu tavan resimlerini tamamlar. Tavan resimlerini yaparken, sıra Hz. İsa’nın temsili resmine gelir. Resim neredeyse bitiyormuş, ama bir türlü son rötuşları yapamıyormuş.
Hz. İsa’nın yüzünde bir şeyler eksikmiş. İsa’nın yüzünde o yumuşaklık, o naiflik, o sadelik, o sevgi ifadesi yokmuş. Ne yaparsa yapsın bir türlü o duyguyu resme veremiyormuş. Günlerce denemesine rağmen bir türlü o duyguyu yakalayamıyormuş. Artık uykuları kaçmaya başlamış. Bir gün bunun sebebini düşünürken bir arkadaşı ile tartıştığını ve hala ona karşı öfke ve kızgınlık duyduğunu fark etmiş. Sonra Hz. İsa’nın “İbadet etmeye gittiğinde bir arkadaşın ya da kardeşin için iyi duygular beslemiyorsan önce gidip af dilemen gerekir” sözünü duymuş. Hemen Şapelden çıkıp arkadaşının yanına koşmuş. Yaşadığı her şeyi en ince ayrıntısına kadar ona anlatmış. “Günlerdir çalışıyorum ama Hz. İsa’nın yüzünü bir türlü olması gerektiği gibi yapamıyorum. İçimde hep kızgınlık ve öfke duygusu beliriyor” demiş.
Arkadaşından af dilemiş ve affedilmiş. Bu olaydan sonra, çok farklı bir ruh haline bürünmüş. İçi sevgi ve huzurla dolmuş. Şapele geri dönmüş ve 5-10 dakikalık çalışma ile resme istediği duyguyu vermiş. O Hz. İsa’nın en güzel temsili resmi olmuş. Birkaç fırça darbesi ile Hz. İsa’nın temsili resmi ortaya çıkmış, çünkü Michelangelo’nun ruhu artık uyum içindeymiş.
Eğer ressam isen, ellerin resim yapar ama ruhun o resme hükmeder. Kızgın, öfkeli, üzüntülü bir insanın mutluluk tablosu yapması imkansızdır. Resim her zaman ressamını yansıtır.
Üzgün bir aşçının yaptığı yemekle mutlu bir aşçının yaptığı yemek aynı olamaz.
Mutsuz bir doktor hastasına mutluluk veremez. Eğer mutsuzsanız şarkılarınızda hep mutsuzdur. Damar şarkılar dinleyen insanlara bakın, hiç birisinin yüzü gülmez.
Zakkum ağacı zehir verir, siz ondan bal alamazsınız. İçinizde ne varsa dışınıza o sızar. Nasıl ki ayna mutsuz bir insanı mutlu gösteremezse yaptığınız her iş, sizin ruhunuzun yansımasından başka bir şey değildir. Önce ruhunuzu temizleyin, içinizi arındırın, içinizi güzelleştirin ki dış yansımanızda güzel olsun.
Çirkin bir insanı hiçbir ayna yakışıklı gösteremez.
Hüzün şairi, aşk şairi, ayrılık şairi dersiniz ya her şair içindeki duyguları mısralarına döker.