Gaziantepli yöneticiler halkın eğitimine duyarsız!
Gaziantep’teki konuyla ilgili resmi kurum ve belediyeler, kentin sosyal altyapısını yükseltecek hiçbir çaba ve gayret içinde değil.
Belediyeler, sosyal belediyeciliği park ve taziye evi yapmak zannederken, kentteki gürültü kirliliğini önlemekle görevli kurumlar kılını kıpırdatmıyor.
Mesela kent merkezinde bu kadar çok ve birbirine yakın cami mevcut iken, neden minarelerin tepesindeki hoparlörler yeri göğü inletecek düzeyde bağırtılır anlamak mümkün değil!
Veya bir kentte gecenin bir vakti düğün konvoyu istilasına engel olacak bir tanrının kulu yok mudur?
Vallahi yoktur!
İşte bu duyarsızlık yüzünden bu şehirde kent ve kentlilik ruhunu yakalaması mümkün değildir!
Dün TÜİK Gaziantep Bölge Müdürü Dr. Ahmet Tan’ın Sabah’ın maline gelen yazısını aynen üçüncü sayfamıza aldım.
Belki okuma özürlü ve halkın eğitimine duyarsız kent yöneticileri okur da Gaziantep’in bu ciddi sorunu konusunda tedbir alıp, uygular ve bizi şaşırtırlar diye düşündüm.
***
Tanıdığım Amerikalı bir öğretmen Gaziantep’teki bir özel okulda çalışıyor. Her günün sonunda çocukların şımarık, terbiyesiz ve saygısız yetiştirilmiş olmasından dert yanıp, adeta ağlıyor.
“Bu okulda öğretmenlerin öğrenci değil, öğrencilerin öğretmenlerin üzerinde otoritesi var. Bakıyorum diğer öğretmenler de bu durumu pek umursamıyor. Ama ben tahammül edemiyorum” diyor.
***
Gaziantep’teki diğer özel okullarda da durumun farklı olmadığını biliyorum. Devlet okullarında durum belki biraz su götürür. Mesela bizim Buse kentin göbeğindeki devlet okulunda 4. sınıfta. Bazı varlıklı ailelerin çocuklarının daha o yaşta öğretmeni terslediğini, öğretmeniyle dalga geçtiğini garipseyerek anlatırken, buna karşılık öğretmenin hiçbir şey yapmadığını anlatıyor.
Demek istediğim, okullarımızda eğitim-öğretimin, öğretim ayağı kırık, eğitim ayağı adeta felç.
***
Aileler derseniz o da ayrı bir yüzü madalyonun!
Kentin çevresini kuşatan yoksul varoşlarda anne-baba cahil olduğu için çocuğuna gereken terbiyeyi, kendine ve çevresine saygılı olmayı öğretemiyor.
Gönderdiği okulda 70-80 kişilik sınıflarda da hangi babayiğit öğretmen ailenin bu konudaki eksiğini tamamlayıp, çocukta davranış değişimi sağlayacak?
***
Merkezde yaşayan ve çoğunluğu sonradan görme zenginler çocuklarını lüks arabalar, birbirinden pahalı cep telefonları ve benzeri şeylerle şımartırken, aynı sonradan görmüşlüğü onlara da yansıtıp, maddiyatın her şeyin üzerini örttüğünü zannederek ne yazık ki yine görgüden, terbiyeden, ahlak ve saygıdan mahrum çocukları salıveriyorlar sokaklara, caddelere..
***
Durum böyle olunca, Gaziantep’in sokakları eğitimsiz, cahil, görgüsüz, kendisine ve çevresine saygısızlar güruhu ile dolunca, ortaya dayanılmaz bir tablo çıkıyor.
Seyyar satıcı veya manav iki dakika önce burnunu sildiği eliyle iki dakika sonra size sebze- meyve tartıyor.
Altındaki son model arabayı kendini tatmin aracı olarak kullananlar, terör estirip, olanca kabalığı ve saygısızlığı kendinde hak görüyor.
Düğünden çıkan araç konvoyundaki saygısızlar sürüsü gecenin bir vaktinde klaksonlara basarak insanları yatağından hoplatıyor.
İşyeri sahipleri, dükkanındaki çöpü yayaların geçtiği kaldırımlara öteliyor.
Düğün dernek adı altında artık apartmanlarda, balkonlara sokaklara kurulan yüksek desibelli amfilerden yayılan saçma sapan müziklerle insanlar evlerinde rahatsız ediliyor.
Her olur olmaz törenin veya eğlencenin sonunda atılan havai fişeklerle insanlar yerinden fırlıyor.
Vee... Tüm bu eğitimsizliğe dayalı altyapısızlık yüzünden bu kentte yaşamak, sokaklarında yürümek, trafiğinde araç kullanmak bir kesim insan için adeta işkence haline geliyor.
***
Her konuda markalaştırıp, ortak akılla yönettikleri kentin nasıl eğitim, görgü altyapısından yoksun bir göç kenti olduğunun farkına varmayan veya varmak istemeyen kent yöneticileri, ne yazık ki vatandaşı kentin kurallarına uydurma konusunda gereken duyarlılığı gösterip, koyacağı müeyyidelerle kentin sosyal yaşam seviyesini yükseltemiyor.
En azından gürültü kirliliğini önlemek, düğün konvoylarının klakson edepsizliğini ve düğün gürültülerini önlemek adına hiçbir kurum görevini yerine getirmiyor.
Anlaşılan şu meşhuuur “ortak akıl” yalnızca göz boyama süreçlerinde devreye giriyor.
Ve galiba o da yalnızca parayla besleniyor!