Doğadaki çevrimlerden en önemlisi: Su çevrimi
Dünyamızın yaratıldığı yaklaşık dört milyar yıldan bu yana geçirdiği ısıl, Jeomorfolojik, atmosferik ve diğer birçok parametreler yönlerinden yapılabilecek araştırma ve incelemeler yüzlerce cilt kitaba ancak sığar. Doğada bulunan göreli önemli bazı çevrimleri düşünürsek karbon çevrimi, azot çevrimi, oksijen çevrimi, vb. sayılabilir. Bunların içerisinde hayat sahibi her canlının sudan yaratıldığı ve onsuz olunamayacağı gerçeği dikkate alınarak yaşamsal değeri itibariyle su çevriminin bunların en başında incelenmesi ve değerlendirilmesi gereği açıktır. Son birkaç yıldır ülkemizde ve özellikle İstanbul'da hesapsız kitapsız oluşturulan inşaat ve yüksek katlı binalar (30 ile 90 kat) yanında 3’üncü Köprü, 3’üncü havaalanı gibi zorunlu olduğuna inanmadığım, lüks ve israf sınıfına soktuğum projeler bahanesiyle ve başka yer ve şartlar nedeniyle yaklaşık üç (3) milyon ağaç kesilmiştir. Bu durum yüzyıllar boyunca oluşmuş doğal engelleri bozmuş, yaz ve kış ve diğer mevsimlerdeki mutat yağış düzenini kökünden bozmuş yağışlar azalmıştır. Yukarıdaki şema bu düzenin ne kadar önemli ve üzerine titrenmesi gereken bir mahiyette olduğu, anlayana yeterli açıklıktan belgedir.
Otuz metre boyunda, ergin, yeşil yapraklı bir ağaç bir günde 300 kg. karbondioksiti absorbe eder ve doğaya 250 kg. oksijen salar. Ayrıca yaptığı teneffüs dolayısıyla önemli miktarda su buharını da tabiata salar. Bir de bu, milyonlarca ağaç popülasyonu için düşünüldüğünde bitki örtüsünün hayati önemi inkâr edilemez. Şemayı incelediğimizde görülecektir ki, içinde bulunulan bölgenin ısı-nem-sıcaklık dengesini bozmak, bunun bilincinde olmayan kişi veya güruhlarca işlenen doğa katliamı aşağıdaki suretlerde tezahür etmektedir. Yeşil alanları yok etmenin ceremeleri; atmosferi ısıtan sera etkisi yaratan gazların salınımının giderek artmasına neden olan insan etkileri, bilhassa mega kent yollarında sirküle eden motorlu taşıt sayısının önceki yıllara göre iki kattan fazla artmasının sadece atmosferi ısıtmakla kalmayıp denizleri ve okyanusu da ısıttığı belirlenmiştir. Tabii ki burada aşırı şehirleşmenin de aynı yönde yıkıcı etkilerinin inzimam etmesinin (üst üste gelme) büyük çarpan etkileri rolleri vardır! Havanın aşırı kirlenmesi, gürültü kirliliği de caba. Konya ilimiz ise ağaç yokluğundan yağışı çok az.
Yukarıdaki saptamalar bana ait. Gelelim Türkiye dışı odakların bu alandaki görüş ve tespitlerine. Gazete başlıklarından birkaçı şöyle: “Yağmur azalacak, şiddeti artacak”, “İklimi insan değiştiriyor”, “İklim değişikliği soframıza geldi.” Sağanak yağışlar ve seller son bir iki yılda son derece artmadı mı? Facialara sebebiyet vermedi mi? Bunun başlıca nedeni de özellikle Marmara Bölgesi'nde asırlardır oluşmuş ormanlarımızın inşaat için alanlar açılması amacıyla tahrip edilmesi, ağaçların yakılması ya da sökülmesi yoluyla havanın su dengesinin bozulmasından ileri geldiği dikkatlerden kaçmamıştır bilenler için…
Uydudan 2 Ağustos'ta İstanbul'da heyecan yaratan hortumu gösteren ABD Ulusal Hava ve İklim Tahmini Merkezi uzmanları, Türkiye'nin de içinde bulunduğu Akdeniz Bölgesi'ndeki aşırı sıcakların daha da artacağını belirttiler. Meteoroloji uzmanı Marty Hoerling, ‘şehirleşme, yeşil alanların yok edilmesi ve atmosferi ısıtan sera etkisi yaratan gazların kullanımının giderek artmasına neden olan insan etkileri’ dolayısıyla yağmur sayısının azalacağını, ancak çok şiddetli yağmurlar olacağını söyledi. Hava Durumu Tahmini Merkezi Şefi Ed Danaher, İstanbul'daki hortumu izlediklerini ancak ABD’ye bir etkisinin olmayacağını düşündükleri için incelemedik.