Karşıyı nasıl değiştirebilirim?
Re-organizasyon çalışmasının en zor kısımlarından biri olan insanları değişmeye ikna sorunu ile burun buruna geleceği biliyordum ama umduğumdan daha kısa sürede karşıma dikildi.
Çoğunluk “Ben niçin değişeyim canım, karşısı değişsin...” illet ve inadından kolayca kurtulamıyor. Bu hastalık devam ettiği sürece kendimize yardımcı olacak teknikler yerine karşıyı değiştirmek teknikleri revaçta kalmaya devam edecek herhalde. Karşı tarafı değiştirmek için bir dizi yol var. Bu yolların kimisi sert kimisi yumuşak.
Değişim yolları arasında kısa bir gezintiye çıkıyorum. Topladığım yöntemler arasında neler var acaba?
Ağzının payını veririm... Özellikle karşı tarafı bilgim, engin tecrübem ile ezebilirim.
Analiz ederim... Tarafsız olarak durum analizini yapar, sorunu parçalara ayırırım ve bunu karşı tarafa aktarıp, bir diyalogun başlamasını beklerim.
Ayıplarım... “Ya oldu mu bu, yakıştı mı sana?” gibi bir yaklaşımla, karşı tarafı şaşırtabilirim.
Çözüm ve öneri getiririm... Çözüm ve öneri sunarak karşı tarafın başka seçeneği düşünmesini engelleyerek bana yaklaşmasını kolaylaştırabilirim.
Desteklerim... Destek vermenin başarılı bir işbirliğinin ilk adımı olabileceğini düşünürüm.
Duygularını paylaşırım... Bu yoldan satır aralarına sıkışan sorunları ve yorumları açığa çıkarırım.
Emrederim... En temel ve basit yöntemlerden biridir. Eğer karşı taraf emir almayı seviyor ve bekliyorsa işimi çabucak hallederim; eğer karşı taraf emir almaktan hoşlanmadığını göstererek işimi zorlaştırırsa ben de başka yollara başvururum.
Gözdağı veririm... Emretmek yetmiyorsa, daha da ileri gidip, emri yerine getirmez ise başına gelecekleri söylerim. Ne de olsa korku dağları bekler;
Gülünç duruma düşürürüm... Karşı tarafın bir açığını yakalayıp, şöhretini gölgeleyebilir veya perdeleyebilirim.
Güven veririm... Karşı tarafta kendine güven eksikliği hissedersem, olan gücümle güven telkin ederim.
İkna ederim... Mantık yoluyla karşıyı kendimle aynı paralele getirmeye çalışırım.
İsim takarım... Karşı tarafı küçük düşürerek üstün çıkmaya çalışırım. Eğer tutarsa karşı taraf için bayağı moral bozucu olabilir.
Konuyu saptırırım... Konuyu başka alanlara çekip, gerekirse çarpıtıp, kendi bildiğim sahada oynamaya çalışırım.
Oyalarım... Zaman kazanmak ve karşı tarafın sıkılmasını, konudan iyice soğumasını sağlamak için işi savsaklarım, ertelerim.
Överim... Gürültüden kurtulmanın en kolay yollardan biri gacırdayan yeri yağlamaktır. “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır,” uygulamasın başvurabilirim.
Sınarım... Sorularla sınayarak alınamayan cevapları bizzat vererek, karşı tarafı ciddi bir şekilde zora sokabilirim.
Sorgularım... Sorgulayarak karşı tarafı dizleri üstüne çökertebilirim.
Söylev veririm... Karşıyı etkili konuşma yeteneğimle alt edeceğimi biliyorsam hemen bir söylev veririm.
Suçlarım... Suçlama, özellikle bizim toplumumuzda en başarılı yollardan biridir. At pisliği, karşı taraf uğraşsın temizlesin. Karşısı atılan pisliği temizlemeye uğraşırken “Pardon o değilmiş, yanılmışım, kusura kalmayın!” deyip işin içinden sıyrılabilirim.
Şakaya vururum... İşi gargaraya getirilerek karşı tarafın asabını bozulabilirim.
Uyarırım – ikaz ederim... Üstünlük kazanmanın bir yolu da uyarı vermek, ikaz etmektir. İkaz üst makamlarca yapıldığı için geçici de olsa bir üstünlük sağlayabilirim.
Yargılarım... Karşı tarafı yargılayarak onunla ilgili verdiğim kararı açıklarım. Bu bazen köprülerin atılmasına yol açar, ama bir yol işte.
Yol gösteririm... Hiç değilse çok sayıda yol göstererek faydalı olabilirim.
Yorumlarım... konuya kendi açımdan bir yorum getirir, karşı tarafın da kendi yorumunu yapmasını isterim.
Şimdi arkama yaslanıp şöyle bir düşünüyorum – “Bunları ben biliyorsam karşısı da mutlak biliyordur.”
O halde istediğim sonuca varmama ne etki yapacak. Cevabı keşfediyorum – güç mesafesi... Üste çıkan altta kalanın canını çıkarır.