Şah mat

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Kişiler arası veya kuruluşlarda bölümler arası anlaşmazlıklar çeşitli nedenlerle ortaya çıkabiliyor. Kimi zaman ego tatmini, kimi zaman önemli sayılmak, kimi zaman “Sırf hareket olsun, ortalık kızışsın, karışsın” diye başlıyor. Bazen üst üste gelen olaylar sonucu hiç bir kötü veya art niyet olmadan anlaşmazlık kendiliğinden ortaya çıkıyor.

Anlaşmazlık birbirini izleyen küçük olaylar dizisi şeklinde ifade edilebilir. Önce yaşanmış olaylar anlaşmazlık çevrimini etkiliyor ve anlaşmazlık çevriminin sonucunda belli beklentiler oluşuyor. Hayal kırıklığı, beklentinin karşılanmaması, istenenin elde edilmemesi, hüsran ile başlayan bir anlaşmazlık tarafları karşı karşıya getiriyor. Algılama çevriminin işlemesi sonucunda anlaşmazlık konusu oluşuyor.

Bu konunun oluşmasından sonra olaya karışma ve taraflar arasında etkileşim başlıyor. Bu etkileşim sırasında değişik güç kaynaklarından yararlanılıyor. Bu güçler, bilgi gücü, mevki gücü, çekici güç, yasal güç, uzmanlık gücü, zorlayıcı güç, ödüllendirici güç olarak adlandırılıyor ve değişik şekillerde kullanılıyor. Bu etkileşim sonucu bir yeni durum ortaya çıkıyor. Bu yeni durum başka yeni durumlara da gebe kalabiliyor. Eğer taraflardan biri yenilmeye doymamış ise gene savaş çıkarabiliyor.

Geleneksel topluluklarda anlaşmazlık kötüdür, o halde önlenmeli, saklanmalı fikri hâkim. Ayan beyan bir anlaşmazlık hali bile kolayca yok sayılabiliyor. Davranış bilimciler anlaşmazlık “geçmişte vardı – simdi de var – gelecekte de olacak” diye düşünüyorlar. Yok saymak veya var saymak yerine yönetmek daha akılcı diye olsa gerek bu düşünceye varıyorlar. Şimdilerde telifçiler anlaşmazlıkları yönetmeyi deniyorlar.  

Eğer anlaşmazlık ortaya çıkamaz ise, en tehlikeli olan mekâna, yer altına kaçıyor. Bu, yastık altından “Ha çıktı ha çıkacak,” derken polisiye önlemlerle Türkiye’deki paranın bir daha gün yüzü görmemek üzere yastık altına kaçması gibi bir olgu.

Anlaşmazlığa en az iki taraf karışıyor. Taraf daha çok olursa da işler iyice karışıyor. Her tarafın gerçekleşmesini değişik şiddette istediği arzuları, ihtiyaçları ve beklentileri oluyor. Taraflar beklentilerini, isteklerini karşılamak üzere değişik çözüm yöntemlerine başvurup, taktik kullanıp, farklı davranış sergiliyorlar.

Bu tepkileri beş ana başlıkta[i] incelemek mümkün -

Aslanlar gibi çarpışalım... Bu yaklaşım, benim dediğim olsun, yani “hep bana, hep bana,” kompleksini, bencilliğini ifade ediyor. “Ben kazanayım, karşı taraf kaybetsin. Benim dediğim olsun,” anlayışı hâkim oluyor. Bu yola, hızla ve kararlı bir şekilde yaklaşmak gerektiğinde, acil durumlarda, maliyet kısma, işten adam çıkarma, disiplini sağlama gibi pek de sevimli olmayan durumlarda, karşı çıkma alışkanlığı edinmemiş kişilerin boşluklarından istifade etmeyi kendine vazife edinenlere, cazgırlara karşı kullanılıyor.

Karşıyı hoş tutalım... Ben kazanmasam da olur, karşı tarafa kazandırayım anlayışını gösteriyor. Bu yaklaşım “Hep sana akılsızlığını” veya bonkörlüğünü ifade ediyor. Kaybet – Kazandır adıyla da bilinen bu yaşamda karşı tarafa taviz verilmesi veya hak tanınması söz konusudur. Bu tarzı eğer, yanılmış isek, diğeri için bir ölüm – kalım meselesi ise, hayati önem taşıyorsa, sosyal avantaj kazandırıyorsa, güzel güzel, kardeş kardeş giden ahengi bozacak ise ve çalışanların gelişmesine yardımcı olacak ise kullanırız.

Pastayı büyütelim... Pastayı büyütelim ki herkese daha büyük dilim düşsün anlayışıdır.  Küçük dilimle yetineceğimize pastayı büyütelim, hep beraber daha çok kazanalım: Kazan, kazandır yaklaşımı eğer, bir şeyler öğrenmek istiyorsak, başka sözlerin hikmetinden yararlanmak istiyorsak, tarafların bir yüklenim üstlenmesi gerekli ise ve bütünleşik çözüm arayışında isek başvururuz.

Pastayı kardeşçe paylaşalım... Paylaşmak, hele hele yarı yarıya paylaşmak en iyisidir düşüncesini yansıtır. Bu yola “Hem bir şeyler alırım, hem de bir şeyler veririm,” tarzı terazi misali orta yol adı verilir.

Yemeyelim, yedirmeyelim... Ne biz kazanalım, ne de karşı taraf kazansın, ne sana ne bana inadını gösterir. “Bana yar olmayanı sana da yar etmem!” demektir. Beraber kaybedelim. Kaybet, kaybettir adıyla da bilinen bu yaklaşımda inatlaşma ön plandadır. Ses çıkarmayalım. Daha önemli konular varken, hiçbir şekilde istediğimizin gerçekleşmesi mümkün değilse kullanırız.

Ben bunların içinde en çok aslanlar gibi çarpışalım seviyorum. Bu tarzların doğru yerde kullanılırsa hepsi doğru, yanlış yerde kullanılırsa hepsi yanlış olabilir. Marifet doğru tarzı doğru yerde kullanmaktır. İnsanlar bazı tarzları diğerine tercih ederler. Etkili yöneticiler, karşı tarafa ve duruma göre değişik tarz kullanabilen kişilerdir.



[i] Kenneth W. Thomas, Conflict and Conflict management“, in M.D. Dunnette (ed.) Handbook of Industrial and Organziational Psychology, Rand McNally, Chicago, s. 889-935.      

Şah mat