Düğün pastası
Hiyerarşiler enteresan olgular. İnsanları düğün pastasında olduğu gibi kat kat diziyoruz. Kat sayısı hakkında değişik görüşler var. “Kat sayısı ne kadar fazla ise o kadar iyi,” diyenler olduğu gibi az katlı hiyerarşileri önerenler var. Şimdilerde moda kat çıkmak değil yanlamasına genişlemek. Hiyerarşilerde kimileri daha üstte kimileri daha altta yer alır. Katlar arasındaki döşemeler kimi yerde şeffaf, kimi yerde ahşap, kimi yerde çok sağlam, kimi yerde de ne su, ne de ısı geçirmeyen 600 doz beton.
Dik, çok katlı sanal piramitlerde dikine düşünme eğilimi var. Yani bir üstteki kademedekiler bir aşağısında yer alan kademede bulunanların hep talimata, metoda, eğitime, yetiştirmeye, iteklenmeye, yönlendirilmeye, emredilmeye muhtaç olduğuna, kendi başlarına bir işi başaramayacaklarına inanıyor. Alttakilerin verimleri düşük, yanlışı mutlaka anında gecikmeden cezalandırılması gereken, doğrusu yarım ağız “Eh işte olmuş ama bir dahaki sefere şu aşağıdaki 50 maddelik listedekilere de daha iyi bak,” talimatı ile geçiştirilen bir sürü insan sayılıyor. Zaten ıslah ve iflah olmaz suçlular da hep o aşağıdakiler arasından çıkmıyor mu?
İstek dışı olarak da gerçekleşse de organizasyon yapılarının yatay düşünmeye dönmesi halinde uğraş başkalaşıyor. Bu durumda yatay düşünce işin içine giriyor. Barikatları kaldırmak, çevrimleri incelemek ve sorunları bulmak, ölçümleme yapmak, herkesin dikkatini çevrim kalitesine yönlendirmek, takım çalışmasına prim tanımak, prosedürler ile ilgili bazı çalışmalara yapmak gerekiyor.
Dikey düşünenlerin yatay düşünmeye alışması kolay olmuyor tabii.