Yerli usul!
Yıl 1998, Antalya havalimanı, yolcu İstanbul’a uçacağım. Check-in işlemini yaptırıp, kalkışa zaman olduğu için beklemek üzere kafeteryaya oturuyorum. Uçak gelmesi gereken saatte inmiyor. Bir aksilik olduğu kesin ama herhangi bir anons yapılmıyor. Tam biniş saatinde (ne hikmetse hep öyle olur!) bir saat gecikme var anonsu yapılıyor. Beklenen bir saatin dolmasına birkaç dakika kala “Bir saat gecikme daha var,” anonsu yineleniyor. O sırada bankonun önünde bir hareket göze çarpıyor. Tecrübeli olduğum için böyle durumlarda bankoya yakın durmam gerektiğini bilerek, pozisyonunu sağlamlaştırıp, bankoya rampa ediyorum. Bankodaki görevli daha önce verilmiş biniş kartları alıp, yeni biniş kartları veriyor. Hemen bir tane kapıyorum. Tam yeni kartlar bitmek üzere iken hareketi gören diğer yolcular da bankoya hızla yanaşmaya çalışıyorlar ama nafile. Görevli elindeki biniş kartları bitince şu açıklamayı yapıyor - “İstanbul’dan beklenen uçak gelemedi, bu arada Trabzon’dan bir takımı getiren uçak geldi, o uçak İstanbul’a gönderilecek, ancak bu uçak ötekine nazaran daha küçük onun için biniş kartları bitti, diğer biniş kartı olan yolcular bir sonraki uçağa binecek.”
Yolculardan biri fikrini söylüyor - “Bunu biliyorsunuz da niçin yeni biniş kartlarını eski biniş kartı sıra numarasına göre dağıtmayıp önce gelenleri cezalandırdınız?” Bu şikâyetçi kişinin sesi kalabalıktan çıkan homurtular arasında kaybolurken, sesi cılız kalan kişi kaderine razı olup sessizce, bekleyeceği ikinci bir fazla saati okuyarak değerlendirmek üzere gazete bayiine yöneliyor.
Bonkörlük veya dilimizdeki anlamı ile eli açıklık güzel bir olgu. İnsanın içini ferahlatıyor, iyilik yapmanın huzuru yaşanıyor, inananlar öbür dünya için topladıkları puanı hesaplıyor, gösteriş meraklıları etrafa hava atıyor. Tabii bu yardımlar maddi ve kesenin gücüne bağlı. Bir de gayri maddi olup ta keseye dokunmayanlar var. Benim ilgi alanıma bu ikinciler giriyor.
Bağış yapıyorsun onun karşılığında muhtemelen muhtaç olan insanlara bir türlü yardım yapılıyor. Vergi veriyorsun karşılığında herhalde bir hizmet alıyorsun. Bunlar kayıtlara geçiyor. Ama zamanını ayırıyorsun bir insanla konuşuyorsun, ona doğruyu eğriyi ayırt etmeyi gösteriyorsun bu yardımdan sayılmıyor çünkü kayıtlara geçmiyor. Hâlbuki gün içinde onlarca kez, yüzlerce kez bu görünmeyen yardımı alıyor, veriyoruz.
Sanal piramitler ileti ticaretinin bir bölümü yardımlaşma şeklinde sergileniyor.