Ha gayret
Madem motivasyon bilgesi diye geçiniyorum. Şu anlatılana hemen çözüm üretmeyi deniyorum.
“Konu mankeni, gayretli, çalışkan, duyarlı ve kapasitesinin yüzde 90’ı ile çalışan bir insan. Uzun yıllardır beraber çalıştığı üstü ile iyi geçiniyor, ücretinden memnun ve çalışma şartları olabileceğinin en iyisi olarak düşünüyor. Ayrıca çalıştığı bölümdeki arkadaşları ile aralarında sevgi ve saygıya dayalı bir dostluk var. Kısaca, uyumlu bir ortamın içinde çalışmanın hazzını yaşıyor.
Günlerden bir gün, o çok sevdiği üstünü başka bir göreve atıyorlar ve yerine başka birisi geliyor. Yeni atanan üstünü yakından tanımıyor ama duyduklarına göre uyumsuz ve geçimsiz biri. Kısa bir süre sonra da yeni üstünün söylendiği gibi biri olduğu gün ışığına çıkıyor. Bu arada talihsizlikler tek gelmezmiş sözünü doğrularcasına başka bir duyum daha alıyor. Benzer iş yapan ancak kendisi kadar iş çıkarmadığını bildiği bir kişinin kendinden daha fazla ücret aldığını öğreniyor.
Bu iki talihsiz olay başına gelene kadar mutlu olan, birdenbire bedbin oluyor, verimi yüzde 90 dan yüzde 60 kadar düşüyor”
Ne var bunda? Anlatılana göre yüzde 90 kapasitede çalışan bu kişinin çevre faktörlerinde meydana gelen değişmeler sonucu, verimini bilerek (kasten) veya farkına varmadan (içinden gelmediği için) yüzde 60’a düşürüyor.
Ara yorumdan sonra öykünün arkasını dinlemeye geçiyorum –
“Aradan bir kaç hafta geçtikten sonra yeni gelen yönetici başka bir kuruluşta çalışmak üzere istifasını vererek işten ayrılıyor. Yönetim de daha önceki üstünü yeniden eski görevine atıyor. Çalışanın verimi bu değişiklik karşısında artıyor, artık yüzde 70’lerde çalışıyor. İş bu ya, bir sabah muhasebeci onu arayarak bir yanlışlık yapıldığını, ücretinin eksik ödendiği haberini veriyor. Artık sevinçten mutlu, eski çalışma düzeyi olan yüzde 90’lara yeniden ulaşıyor, o da artık yüzde doksancılardan biri oluyor gene. Nasrettin Hoca misali, yönetim kıymetini bilsin diye önce adama eşeğini kaybettiriyor sonra bulduruyor.”
Şimdi Kim Yarım Katrilyon İster adlı programdaki sunucunun şaşkın yüz ifadesi ile izlediği bilgi gösterişini seven bazı ukala yarışmacıların yaptığı gibi sesli düşünüyorum –
Peki, bu kişi, motive mi oldu yoksa kaybettiklerini yani tatminsizlik duyduğu faktörlerin ayarlanması sonucu performansını ilk yüzde 90 seviyesine çıkardı? Muhtemel kaybettiklerini bulduğu için, yani elindeki gidip geri geldiği için yüzde altmışlardan doksanlara fırladı. Peki, daha iyi ne olabilir ki çalışan daha da gayrete gelsin? İhtimal o ki eften püften nedenlerden dolayı veriminin daha yukarılara tırmanması ihtimal içinde görünmüyor.
Aradan bir zaman geçtikten sonra üstü artık zamanı geldiğini düşünerek çalışanın girişimciliğini kullanmasına izin verirse, yaratıcılığını ön plana çıkarırsa, karar vermesine veya kararlara iştirak etmesine olanak tanırsa, sorunları çözme becerisini kullanmasına izin verirse, kısacası eskiden olmadığı kadar sorumluluk yüklerse artık çalışan kendini bir başka hissedecektir. Öz güveni artacak, sorumluluklarının önemini kavrayacaktır. Kapasite olarak gene yüzde 90 kullanabilir ama artık eskisi gibi performans kapasitesi 100 değil, 120’ye ulaşacaktır. Artık 100 üzerinden yüzde 90 değil, 120 üzerinden yüzde 90 yani yüzde 108 ile çalışmaya başlayacaktır.
Eh bu işleri halletmek biraz tecrübe, biraz akıl, biraz da cesaret istiyor.